FİRMA: Primis Otomotiv Dış Ticaret Ltd. Şti.
MARKA: Felovia
BÖLGE: Bursa, Mudanya
Bir keşfi tanıma ve yeniden keşfetme hikayesi
Onlar üç kişiler: Sinem Bayram Vatansever, Bülent Vatansever ve İclal Yıldız Demir… Üniversite yıllarından yarım kalmış hikayeleri 10 yıl sonra hiç mucizevi bir karşılaşmayla yeniden başlayan Sinem ve Bülent, yollarını ararken zeytini keşfetmişler. Sonra onlara Sinem’in 24 yıllık çocukluk arkadaşı İclal de katılmış. Zeytinin peşinde çıktıkları bu yolculukta ‘Felovia’ya hayat vermişler.
Her şey mucizevi bir karşılaşmayla, üniversite yıllarından yarım kalmış bir hikayenin 10 sene sonra hiç ummadıkları bir anda, beklemedikleri bir yerde yeniden ‘Merhaba’ demesiyle başlamış. Bu yeniden ‘Merhaba’ için biri (Bülent Vatansever) yıllarca Eskişehir ve ardından İngiltere’de kimi güzel ama kimi çok zorlu bir serüvenden gelmiş. Diğeri (Sinem Bayram Vatansever) ise İstanbul’a takılıp kalmış, gitmek istemiş ama gidememiş, zorlu yollardan geçmiş ve yorgun bir serüvenden çıkagelmiş. Sanki arada yaşanan 10 yıl, bu ikiliyi bir araya getirmek için yaşanmış. Sonra bu ikili 10 yıl önce yarım bıraktıkları bu hikayeyi yeniden keşfetmeye başlamış. Kendi yollarını ararlarken de bir şeyi daha, zeytini yeniden keşfetmişler. Hayatın onları 6 ayda paketleyip Bursa Mudanya’da zeytin ağaçlarının içine sürüklemesiyle yüzyıllar önce keşfedilen ama dikkatli bakmadan, anlamaya çalışmadan farkına varılmayan zeytini yeniden keşfetmeye koyulmuşlar. Eğitimler almışlar, okumuşlar, araştırmışlar, yeni insanlarla tanışmışlar. Ardından, Sinem’in 24 yıllık çocukluk arkadaşı (İclal Yıldız Demir) da aralarına katılmış. Dostluğunu, desteğini her zaman yanlarında hissettikleri İclal, başından beri gönüllü olarak destek verdiği Felovia’da kurucular arasına katılmış.
SİNEM, BÜLENT VE İCLAL’İN HİKAYESİ
Evet, onlar üç kişiler. Sinem Bayram Vatansever, iletişim tasarımı ve yönetimi okumuş. Mezun olduktan sonra 3 yıl farklı markalara iletişim danışmanlığı veren bir ajansta çalışmış. Ardından da yoluna TEMA Vakfı çıkmış. TEMA Vakfı’nda 5 yıl sosyal medya koordinatörlüğü, ardından kısa süreliğine dijital iletişim koordinatörlüğü ve 2 yıl iletişim bölüm başkan yardımcılığı yapmış. Doğa adına tüm bildiklerini, farkındalığını TEMA Vakfı’ndaki 8 yıllık macerasına ve bu macerada karşısına çıkan doğa aşığı insanlardan öğrenmiş. Bu nedenle sonrasında yapacağı işin kurumsal bir firmada çalışmak olmayacağı konusunda karar kılmış.
Bu yola birlikte çıktığı eşi Bülent Vatansever de üniversitede turizm eğitimi almış. O da yıllarca Türkiye’de, ardından 4 yıl İngiltere’de çalıştıktan sonra pandeminin de etkisiyle Bursa’ya dönmüş. Bülent de kendisine yeni bir yol çizmek istemiş ve e-ticaret alanında çalışmalar yürütmüş. Karşılaştıklarında o da kurumsal hayata elinden geldiğince dönmeyeceği bir yoldaymış.
Bu yolculuğa başından beri gönüllü destek verdikten sonra aralarına katılan İclal Yıldız Demir ise bilgi belge yönetimini bitirmiş. IB kütüphane uzmanı ve tazecik bir anne. Anne olunca da doğal ürünler ve sağlıklı beslenme konusunda her anne gibi titizlendiği için bu konuya büyük ilgiyle yaklaşmış ve hikayeye ortak olmuş.
BİSİKLET TURLARI SIRASINDA KEŞFETTİLER
Gelelim bu alanda çalışmaya başlama nedenlerine… Sinem Hanım anlatıyor: “Her şey Bülent’le 10 yıl önce yarım kalan hikayemizin bir anda mucizevi şekilde bizi karşılaştırmasıyla oldu. Ne olduğunu anlamadan 6 ay içinde evlenmiş ve Mudanya’ya taşınmış bulduk kendimizi. Sonra da yeni yaşamımızı keşfe çıktığımızda bir şeyi daha keşfettik, zeytin ağaçlarını… Önümüz arkamız, sağımız solumuz zeytinlik. Zeytin ağacıyla da bir insanın duygusal bağ kurmaması çok zor. Özellikle de yıllarca zeytin ağaçlarını korumak için çalışan bir vakıfta savunuculuğunu yapan benim için. Bisiklet turları yaparken de zeytinliklerin yollarından geçerken git gide iyice Mudanya’yla ve zeytinliklerle bağ kurmaya başladık. Bir gün dedik ki, ‘O kadar zeytinliklerin içindeyiz, zeytinyağı işine mi girsek?’ Derken, ‘Burada bir sürü yerde satılıyor biz de alalım, kendi markamızı kuralım” dedik. Tabii işin böyle işlemeyeceğini birkaç üretici ve satıcıyla konuştuktan sonra fark ettik ve bu işi tamamen sahiplenmeye karar verdik. Bu işi sahiplenmek için de keşfetmek, tanımak ve bilmek gerekiyor. Biz de ‘eğitim şart’ diyerek online ve yüz yüze eğitimler almaya başladık. Bir yandan da üreticilerle, sıkım tesisi olanlarla görüşmeler yaptık. Kitapçılara girip zeytinlerle ilgili bulabildiğimiz her kitabı topladık. Böylece aslında hayatımızın hikayesi markamızın hikayesi oldu. Bir yolculuk, bir keşfi tanıma ve yeniden keşfetme hikayesi. Tüm bu öğrendiklerimizle ve öğrenmeyi umduğumuz nice bilgiye, deneyime ulaşmak için yola çıktık.”
YAPABİLECEKLERİ HER ŞEYİ KENDİLERİ YAPTI
Aldıkları eğitimler neticesinde zeytinyağının kalitesine ulaşmanın yanı sıra korumanın da çok önemli olduğunu fark etmişler. Bir zeytinlikleri yok ancak hikayelerinin özeti olan ‘zeytinin peşinde’ sloganlarıyla en kaliteli ürünü nasıl bulacaklarını keşfedip, zeytinlik sahipleriyle ve sıkım tesisleriyle bağlantılar oluşturmuşlar. Asit ölçme cihazlarıyla asidini kendilerini ölçmüşler, içindeki besin değerlerini laboratuvarlara test ettirmişler. Bu işin uzmanından aldıkları tadım eğitimi sayesinde de duyusal analizi kendileri yapmışlar. Meyvemsiliğini, acılığını ve yakıcılığını yine kendileri test etmişler. Zeytinyağının kalitesinin düşmanı olan ısı, ışık ve zamana karşı önlem alarak kendi dolum tesislerini kurmuşlar. Işıktan korumak için koyu renk cam şişelerin peşine düşmüş, hatta bu konuda oldukça zorlanmışlar. Bu da onlara yeni bir keşif yolu açmış. Yerli dorica şişeler alıp onu gıdaya uygun şekilde siyaha boyatmışlar. Tasarımlarını arkadaşlarına, sevdiklerine danışa danışa kendileri hazırlamışlar. Web sitelerini de, ödeme altyapılarını da kendileri kurmuşlar. Meslekleri ve ilgi alanları doğrultusunda yapabilecekleri her şeyi kendileri yapmışlar. Bunun mutluluğunun tarif edilemez olduğunu söylüyorlar. Dijital nesil olarak satışlarını ağırlıklı web sitelerinden yapıyorlar. Yanı sıra Amazon, Trendyol, Hepsiburada ve n11’de ve zeytinhouse.com’da da varlar. Bunun dışında zeytinyağının sağlık ve gastronomi açısından değerini bilen restoran ve yöresel lezzetlerin bulunduğu satış noktaları üzerinde de çalışıyorlar.
ÖNCELİKLERİNDE ASYA ÜLKELERİ VAR
Şu an iki farklı çeşit zeytinden üretilen yağları var. Biri, yaşadıkları bölgenin zeytin çeşidi olan ‘Tirilye’, diğeri de aslında zeytinyağı denince akla gelen ‘Ayvalık’. Ancak herkesin damak tadı farklı olduğundan ilerleyen zamanlarda farklı zeytin çeşitlerinden üretilen zeytinyağlarını sunmayı da planlıyorlar. “Hikayemiz gibi her an yeni bir şeyler peşine düşüp yeni keşfedilecek ürünler sunabiliriz” diyorlar. Hayallerinden biri de zeytinyağının İtalya’da olduğu gibi kıymetinin, gastronomiye ve turizme katkısının anlaşılması. Ülkemizden de çok iyi markaların çıkması ve yurt dışında pazara sunulması. Bu nedenle özellikle Asya’yı önceliklerine alarak satış kanalları oluşturmak için çalışmaya başlamışlar.
TOPLUM OLARAK KONUYA ÇOK UZAĞIZ
Ve Sinem Bayram Vatansever sözlerini bir anısını paylaşarak tamamlıyor: “Biz zeytin ağaçlarına, zeytine, zeytinyağına, zeytin yaprağına ve sağlıkla ilişkisini de insanlara anlatmak istiyoruz. 7 yılı aşkın süredir sporla ilgilenmeme ve sağlıklı beslenmeye özen göstermeme rağmen zeytini bu zamana kadar bu kadar detaylı keşfedemediğime şaşkınım. Hatta beyaz yakalı ve marketteki ürünleri bilinçli bir şekilde aldığını düşündüğüm arkadaşlarımızın bile konuya çok uzak olmasına şaşkınız. Arkadaş buluşmalarında herkes bize markasını göstermeden zeytinyağı tattırıyor ve ‘Nasıl?’ diye soruyor. Bir arkadaşımızın zeytinyağının tadı bayat, meyvemsilikten, acılıktan ve yakıcılıktan çok uzak geldi damağımıza. İyi bir marka olduğunu söyledi. Ambalajı görmek istedik. Ambalaj da ‘riviera’ yazısını görünce şaşırdık, ‘E bu rivieraymış” dedik. ‘Yani?’ diye sordu. Aslına bakarsanız zeytinin peşine düşmeden önce bizim de durumumuz pek farklı değildi. Ambalajlarda kafalar o kadar karışıyor ki, zeytinyağı denince hepsinin aynı olduğu düşünülüyor. Biz de tek tek arkadaşlarımıza kalite sıralamasını ve hangi kalite ürünü nerede tüketeceğini anlatıyoruz. Bunun topluma da anlatılması gerektiğini ve etiket karmaşasında hangi ürünü hangi alanda kullanacağına dair de bilgilendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.”
HAYALLERİNİN
YOL ARKADAŞI
Markalarına isim seçerken bol bol mitoloji gezmişler. Zeytinle, doğayla bağlantısı olsun istemişler. Tam, ‘ormanların ve kaynakların koruyucusu’ anlamına gelen bir tanrıça isminde karar kıldıklarında bilinen bir çikolata markasının bu ismin patentini aldığını ve 15 yılı aşkın süredir hiçbir şey yapmadan elinde tuttuğunu öğrenmişler. Sonra birkaç harf değiştirerek ‘Felovia’da karar kılmışlar. Hiçbir dilde hiçbir anlama gelmeyen bir isim… Ve ona şöyle bir anlam vermişler: “Felovia bir yolculuk, bir keşfi tanıma ve yeniden keşfetme hikayesi. Yeni yolların heyecanı, öğrenmenin keyfi, damağın yeni tadı. Bu toprakların bize verdiği hayatımızla birlikte hayalimizin de yol arkadaşı, zeytin ağaçları…”
Sinem Bayram-Bülent Vatansever, İclal Yıldız Demir
Onları bu hikayeyle buluşturan aslında bisikletleri olmuş. Vatansever çifti için bisiklet hala dünyanın en büyük icatlarından. Özgür hissettirmesinin yanı sıra sağlıklı bir yaşam için ve keşif için herkesin ulaşabileceği harika bir araç. Bu nedenle bisikletlerle zeytinlikler gezecekleri planlar yapmaya başlamışlar. Böylece hem keşiflerini devam ettirecek, hem de zeytinin peşinde çıktıkları yolculukta bir rota, zeytin rotası oluşturmayı hedefliyorlar.