Gazetecilikten çiftçiliğe transfer oldu
Mehmet Çatay, iktisat mezunu. 1975-2015 yılları arasında çeşitli gazetelerde muhabir, foto muhabiri, genel yayın müdürü olarak çalışmış. En son Fenerbahçe Spor Kulübü Medya Sorumlusu olarak görev yapmış. 150 ay süreyle arkadaşlarıyla birlikte kulübün resmi yayın organı Fenerbahçe Dergisi’ni hazırlamış. 2015’te emekliye ayrılarak, ‘çiftçi, zeytinci, üretici’ olarak hayatında yeni bir sayfa açmış. Eşi Nuray Çatay ise bankacılık ve halkla ilişkiler okumuş. Bir dönem kafe işletmiş. Aynı zamanda seramik ve tiyatro sanatçısı, zeytin ve zeytinyağı sevdalısı.
HER ŞEY O YAZLIKTA BAŞLADI
Onların öyküsü 1990’ların başında Ayvalık’ta bir yazlık satın almalarıyla başlamış. Sızma zeytinyağı sonraki yıllarda sofralarından eksiltmedikleri besin maddesi olmuş. Öyle ki, kısa bir süre sonra tatil dönüşü İstanbul’daki yakınlarına zeytin ve zeytinyağı taşır hale gelmişler. Sonra, 15-20 ağaçlık bir zeytinlikle kendi zeytinyağlarını üretme derdine düşmüşler. Kendi elleriyle toplayıp fabrikaya teslim ettikleri zeytinleri sıkılmak için 4-5 gün beklediğinden kalitesinden çok da mutlu kalmamışlar. Çin’den getirttikleri küçük bir makineyle fabrikaya gönderdikleri zeytinleri eş zamanlı sıkarak aradaki farkı analiz ettirmişler. Onların sıktığı zeytin 0.5 asit, fabrikaya sıktırdıkları zeytin ise 1.5 asit çıkmış. Üstüne üstlük odun kokuyormuş, yani kusurluymuş.
ZEYTİNLERİN TÜMÜ GÖMEÇ’TE
Bunun üzerine hemen kolları sıvamışlar. Zeytindostu Derneği ile tanıştıktan sonra öncelikle Türkiye’de yayınlanmış zeytin ve zeytinyağıyla ilgili neredeyse tüm kitapları elden geçirmişler. Bu konuda uzmanlaşmış kişilere ait her türlü bilgiyi belleklerinde depolamışlar. İtalya, İspanya, Yunanistan, Tunus gezilerinden edindikleri bilgi ve belgelerle muhteşem bir arşiv oluşturmuşlar. Sayısız eğitime katılmışlar. Ardından da Balıkesir’in Gömeç ilçesi ve çevre köylerdeki zeytinliklerden toplayacakları zeytini soğuk sıkım yöntemiyle sıkacakları makineyi bulup aynı bölgede kurdukları küçük bir yağhaneyle işe başlamışlar. Kısa bir süre sonra bu koşuşturma meyvesini ‘Çatay Soğuk Sıkım Zeytinyağı’ olarak vermiş.
Mehmet Bey, “Şimdi, iyi tarım uygulamalarıyla tek tek ilgilendiğimiz Gömeç ile İkiçeşmeler, Kuyualan, Boztepe, Karaağaç ve Kumgedik köylerindeki 60 dönüme yakın bahçelerimizde bulunan büyük çoğunluğu yağlık Edremit, Gemlik ve Domat cinsi 700 ağaçtan tek tek elle toplanan zeytinlerimiz aynı gün hiç bekletilmeden yine kendi yerimiz olan Karaağaç’taki yağhanemizde soğuk sıkım tekniğiyle erken hasat sızma zeytinyağına dönüştürülüyor. Çıkan yağ meyvemsi tadı ve kokusunun kaybolmaması için gerekli şartlarda depolanıyor” diyor.
200’DEN 2 BİN 400 LİTREYE
2016 sezonunda kendi tesislerinde sadece 200 litrelik üretim yapabilmişler. Elektrik henüz bağlanmadığı için jeneratör yardımıyla gerçekleştirdikleri bu küçük üretimle Zeytindostu Derneği’nin yarışmasına katılmışlar ve bronz madalyayla ödüllendirilmişler. 2017’de elektrik ihtiyacının karşılanması ve mahsul bolluğu ile yaklaşık 17-18 ton zeytin toplayıp 2 bin 400 litre erken hasat yağ üretimi yapmışlar.
Mehmet Çatay, “Elimiz ayağımız Gömeçli mihmandarımız Hüseyin Yılmaz, eşim Nuray ve oğlumuz Çağman, ekim-kasım boyunca tayfalarımızın topladığı zeytinlerin elekten geçirilmesi, iyi-kötü ayrımı, yıkanması, saatte 80 ve 200 kiloluk soğuk sıkım yapabilen Campagnola ve Kocamaz marka makinelere aktarılması konusunda önemli çaba sarf ettiler. İşin aslı, bu yıl, ‘Kendi başımıza ne kadar bu işin üstesinden geliriz?’ senesiydi. Çok yorulduk, küçük problemler yaşadık ama ailemiz için inanılmaz bir öğreti oldu” diye konuşuyor.
SATAMAZSAM SABUN YAPARIM
‘Çatay’ (soğuk sıkım) ve ‘Zeytin Zamanı’ (ilk hasat) adlı iki markası bulunan aile bunları Karaağaç’taki satış merkezi ve internet aracılığıyla tüketiciyle buluşturuyor. Kızları Aybike Almanya’da yaşayan çift, önümüzdeki dönemde çocukları da zeytin ve zeytinyağı ile ilgilenirlerse bu ülkede bir satış mağazası açmayı planlıyor. Mehmet Bey, hedeflerini ise şöyle özetliyor:
“Dışarıdan zeytin veya zeytinyağı almak gibi bir hedefimiz yok. Kendi yağımızla kavrulmak istiyoruz. Bu yıl bizim bölgede zeytin bol olmasına rağmen kalite çok iyi değildi. Yağmur yeteri kadar yağmadı. Tablanın içinden iyiyi kötüyü ayırmak inanılmaz vakit kaybettirdi. Özellikle erken hasat zeytinyağı üretimi yapanlar her sezon yağlarını üretip satmak zorundalar. Her ne kadar depolama koşulları içinde azot ve argon gazlarının saklama koşullarındaki kolaylıkları olsa da tüketiciye taze yağ yedirmek benim ön koşulum. Çünkü azot veya argon marifetiyle paslanmaz depolarınızı 2-3 yıl süreyle aynı tat ve nefasette saklamanız mümkün. Hatta yazın 35 derece sıcağında 17-18 derecedeki soğuk deponuzda da yağınızı saklayabilirsiniz. Ama satış gerçekleştiğinde tüketicinin bu zinciri bir şekilde devam ettirmesi lazım ki, yağ bozulmasın. Ben bunun cevabını bulamadım. En kötü senaryo, yağımı satamadım elimde kaldı. Problem değil, sabun yaparım. Büyük kararlılıkla 7 yaşındaki torunum Levin’in yiyebileceği saflıkta zeytinyağı üretmeye devam edeceğim.”