Kömür ocağından dünya sofralarına
Atay ailesi tam 108 yıldır madencilikle uğraşıyor. Kavala’dan göç eden aile bu işe 1870’te başlamış. 1910’da Sultan Reşat’ın mührüyle Aydın Şahnalı’daki kömür madenlerinin işletmesini üstlenmişler. 16 yıl önce de, “Çevreye olumlu bir etkimiz” olsun diyerek, maden sahalarını rehabilite etmeye karar vermişler. Ege Ormancılık Araştırması Enstitüsü ile birlikte döküm alanlarının ağaçlandırılması konusunda ortak proje yürütmüşler. Bu kapsamda farklı yaştaki döküm alanlarına kızılçam, akasya, iğde, badem ve zeytin ağacı dikmişler. 5 sene süreli olarak planlanan projenin ilk 2 yılından sonra doğanın emsalsiz gücü kendini göstermiş ve doğal zeminin 150-200 metre derinliğinden çıkarılarak serilmiş olan döküm toprağında başta akasya ve zeytin olmak üzere tüm deneme türleri susuz ve gübresiz dahi gelişme göstermiş. Sonuçta, zeytin, yalancı akasya ve incirin döküm alanlarındaki toprağa ve bölgeye en iyi adaptasyonu sağlayacak, ekolojik dengeye en olumlu etkide bulunacak ağaç türleri olduğu belirlenmiş. Ve bu gözlemden hareketle proje sonucu beklenmeden ağaçlandırma faaliyetine geçilmiş.
TÜRKİYE’DEKİ İLK ÖRNEK
Bir taraftan terk edilmiş açık ocak döküm alanlarından izin alınan arazide, diğer taraftan da ailenin kendi tapulu arazilerinde dikime başlanmış. Bakanlıktan özel ağaçlandırma yapılmak üzere 49 yıllığına tahsis izni alınan 894 dekar alanda 36 bin adet Ayvalık tipi zeytin ve 30 bin adet akasya dikimi yapılmış. Tapulu arazilerde ise 3 bin adet Gemlik ve domat tipi zeytin, bin 600 adet Bursa siyahı incir ekilmiş. Mevcut eski memeciklerle birlikte zeytin ağacı varlığı 2008 sonu itibariyle 50 bin adete ulaşmış. (Bu alandaki zeytin plantasyon programı 150 bin ağaca ulaşacak şekilde planlanmış iken zeytini orman emvali olmaktan çıkartan yönetmelik sebebiyle yeni tahsis alanlarında zeytin yerine badem ağacı dikimi yapılmış.) Bu şekilde 2004’ten itibaren maden ve tarım işletmeciliği bir arada sürdürülmeye başlanmış. Ve bu uygulama ülkemizdeki ilk kömür/zeytin birlikteliği olarak kayıtlara geçmiş.
ÇİNLİ DE YİYOR KATARLI DA
Zeytindeki ‘var-yok’ yılı farkının yüzde 10’un altına düşürülmesi hedefiyle çağdaş üretim teknikleri tercih edilmiş. Bunun için tüm zeytinliklere damlama sulama sistemi kurulmuş. Dikim alanları tesviye edilerek düzlükte dikim yapılmasına özen gösterilmiş. Bitki gelişimini olumlu yönde etkilemek üzere fülvik ve hümik asit yönünden zengin linyit katmanları belirli oranlarda toprağa katılmış. Sonuçta da ortaya Türkiye’nin yanı sıra Çin’den ABD’ye, Hollanda’dan Katar’a kadar tercih edilen bir ürün çıkmış. Atay Holding’in zeytinyağı tesisi gruba bağlı gıda işletmesi Gıdatay’a ait Umurlu Organize Sanayi Bölgesi’nde... 14 bin metrekare alanda kurulu fabrikada zeytin sıkımına 2009’da başlanmış. Yeni yatırımıla 90 ton/gün zeytin sıkma kapasitesine ulaşılmış.
HER YARIŞMADAN ÖDÜLÜ VAR
Üretilen zeytinyağları ısı ve ışıktan koruyan, içerdiği antioksidanları en uzun süre muhafaza eden azot korumalı krom-nikel tanklarda, iklimlendirmeli depolarda maksimum 25 dereceye kadar saklama koşullarında saklanıyor. Tesiste şu an itibariyle 260 bin litre kapasiteli azot korumalı paslanmaz çelik tank ve rafinajlık zeytinyağları için de 200 bin litre polyester tank kapasitesi bulunuyor. Kısa sürede 600 bin litre azot korumalı paslanmaz çelik tank, 400 bin litre rafinajlık zeytinyağları için polyester tank kapasitesine ulaşılması hedefleniyor. Fabrika, ISO 22000:2005 gıda güvenliği yönetim sistemine, JAS, EU, NOP ve TR organik sertifikalarına sahip. Zeytinyağları otomatik makinelerinde doldurulup, firma bünyesindeki laboratuvarda yapılan kontroller sonucunda tüketicilerin beğenisine sunuluyor. Halen iç piyasanın yanında Japonya, Çin, Kanada, ABD, Hollanda, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri’ne ihraç ediliyor. Gıdatay’ın ‘Delce’, ‘Savrandere’ ve ‘Attika’ (yurt dışı) olmak üzere 3 markası var. İlk ödülünü 2011’de ülkemizde düzenlenen 4’üncü Ulusal Naturel Sızma Zeytinyağı Yarışması’nda ‘Delce’ markasıyla alan firma sonraki yıllarda Amerika, Çin ve Japonya’da sayısız altın, gümüş ve bronz madalyaya layık görülmüş. Doğayla barışık kömür, kömürle barışık zeytinlerin artması dileğiyle...