Bu okulun kapısı herkese açık
İzmir Karaburun’un İnecik köyünde ‘iyilik’ temeli üzerine kurulmuş bir okul var. Adı, ‘Zeytin Okulu’... Ege Üniversitesi’nden bir grup iktisatçı akademisyen ve öğrencinin bir araya geldiği Zeytince Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği tarafından Büyükşehir ve Karaburun belediyelerinin desteğiyle hayata geçirilmiş. Köyde metruk haldeki eski ilkokul binası yenilenmiş, çevre düzenlemesi yapılmış, hayaller de böylece gerçeğe dönüşmüş.
Okul, Efes–Mimas Kültür Rotası üzerinde, bu yolun ziyaretçileri, yürüyüşçüleri ve bisikletçileri için bir uğrak noktası olmanın yanında zeytin ve zeytin ürünleri başta olmak üzere doğal, kültürel ve endüstriyel varlıkların korunmasını ve bölgede bu varlıklara dayalı istihdam ve gelir yaratılmasını amaçlayan bir eğitim ve dayanışma merkezi olarak faaliyet gösteriyor.
Eğitim seminerleri, atölye çalışmaları ve hasat şenliği gibi etkinlikler düzenleniyor. Yöredeki ürünlerle ilgili üretim, tüketim, pazarlama alanlarında çeşitli organizasyonlar gerçekleştirilerek özellikle kadın ve gençlere istihdam ve gelir artırıcı yeni alanlar oluşturulması hedefleniyor. Okulun zaman içinde ‘gurme şehirler ağı’na (Delice) ve Slow Food’a dahil olması da planlanıyor.
Zeytin sadece bir ürün değil
Zeytince Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği kurucularından Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Funda Barboros’un ifadesiyle, dünyayı iyileştirmenin, güzelleştirmenin en iyi yolunun paylaşmak olduğundan hareketle; yeniliğe açık, meraklı akademisyen ve öğrenciler bu çatının altında toplanmış.
Çoğunluğu eğitim alanında çalıştığı için, yapılabilecek en iyi katkının birlikte öğrenmeye ve öğretmeye dayalı bir yaşam kurmak olduğuna karar verilmiş. Buradan da ‘Zeytin Okulu’ fikri doğmuş. 2015’te, Büyükşehir Belediyesi’nce gerçekleştirilen Efes–Mimas Yolu Kültür Rotası Projesi’nde gönüllü olarak çalışılıp Yarımada’nın zeytin envanterinin oluşmasına katkı sağlanmış. -İşte bu yüzdendir ki, Zeytin Yolu’nu, Zeytince Derneği’nin en büyük başarılarından biri kabul ediyorlar.-
21’inci Yüzyıl’ın temel dinamiklerinden birinin ekolojik eksen olacağı inancıyla bu odakta bir araya gelince bölgenin en temel değerlerinden zeytin etrafında birleşmişler. Zira, onlara göre zeytin sadece bir ürün değil, etrafına hayat kurulabilecek değer. Zeytin Okulu’nda en iyi bildikleri şeyi, eğitim işini yapıyorlar. Gönüllü çalışıyorlar. Burası ticari bir yer değil. Çoğunluğu iktisatçı olmak üzere, matematikçiler, felsefeciler, kimyacılar, arkeologlar, öğrenciler bir arada. Öğrenciler hoca, hocalar da öğrenci. Kimse için tek bir rol yok. Eğitim anlayışları bu. Zeytin Okulu herkesin. Bir kişinin eseri değil, bir yerin değil, bir yere de ait değil. Kimseden bağış almadan, kira ve diğer giderleri ortaklaşa karşılıyorlar.
Tek dilekleri tohum olabilmek
Yaklaşık 35 kişiler. Yatay örgütlenme modelini benimsemişler. İçlerinde lider, şef, kurucu, fikir annesi ya da babası yok. Her sene başka biri başkan oluyor. Zaten başkan olma nedeni de yasal zorunluluktan. Aralarında başkan kimliğinde özel, ayrıcalıklı kimse yok. Kararları ortak akılla alıyorlar. Birinin ‘Hayır’ dediği işi asla yapmıyorlar. Zeytin Okulu’nu sadece kendilerine ait bir yer olarak da görmüyorlar. Onlar gibi bakan herkes istediği gibi buradan yararlanabiliyor. Aynı değerlere sahip, bulunduğu alana aynı şekilde özen gösteren insanlara kapıları sonuna kadar açık. Binayı isteyen herkes kullanabiliyor.
Burayı kurarken Doğa Okulu, Matematik Köyü, Taş Mektep ve Buğday Okulu gibi kuruluşları kendilerine örnek almışlar. Bilgilerini, deneyimlerini ve ilişki ağlarını aktararak yörenin canlanmasını sağlayabileceklerini düşünmüşler. Varlıklarıyla bir değişim başlatmak istemişler. Tohum nasıl etrafı değiştiriyorsa, onlar da buraya tohum olmak istemiş. Büyüme gibi bir dertleri yok. Tek dilekleri sadece güçlü bir tohum olabilmek. Burada yapılan işlerin başkalarına ilham vermesini ve benzer başka çalışmalara zemin hazırlamasını arzuluyorlar.
Egeliyiz, ona sahip çıkarız
Mottoları şöyle: “Bizler Egeliyiz. Oturduğumuz, yaşadığımız yerdeki kültürel, sosyal, tarihsel ve ekonomik değerlere sahip çıkmak zorundayız. Bizler burada olup bu güzelliği yaşadığımız ve paylaştığımız sürece olumsuz girişimleri önlemek için de mücadelede bulunacağız. Burası evimiz ve sahip çıkacağız. Eğitimler vererek, insanları daha da bilinçlendirip zeytin gibi ne kadar önemli bir ürüne sahip olduklarını göstereceğiz. Ne yazık ki, birileri söylemedikçe ne kadar değerli şeylere sahip olduğumuzu fark edemiyoruz. Şu anda zeytin bizlere yeni bir hayat kattı. Çocuğunu, evini, yurdunu sahiplenmek, yetiştirmek, güzelleştirmek neyse zeytine de öyle yaklaşıyoruz. Böyle oldukça kimse ona zarar veremez.”