KONUK YAZAR
CİHAN DEVRİM AVUNDUK-ZEYTİNYAĞI SOMELYERİ
A’dan Z’ye gerçek sızma zeytinyağı
E: EFSANELER
OLEA
PRIMA ABRONUM UMNIUM EST
(Zeytin, bütün ağaçların ilkidir.)
Geçmişi insanlık tarihi kadar eski olan zeytin ve zeytinyağı hakkında günümüze kadar ulaşmış birçok efsane bulunmaktadır.
İlyada Destanı’nda yer aldığı üzere, Homeros bir zeytin ağacının altında oturur. Zeytin ağacı ona der ki:
“Ben hem herkese aitim, hem hiç kimseye ait değilim. Sen gelmeden önce de buradaydım, sen gittikten sonra da burada olacağım…”
YUNAN MİTOLOJİSİ’NDE
Mitolojide ‘tüm tanrıların ve insanların babası’ olarak yer alan Zeus’un önderliğinde Attika şehri için bir yarışma düzenlenir. Yarışmaya göre Attika şehrine en değerli armağanı verecek olan, kentin koruyucusu olacaktır. Yarışmaya Zeus’un kızı tanrıça Athena ile deniz tanrısı Poseidon katılır. Poseidon mızrağını toprağa saplar, pınarlar oluşturur ve şehre çok güçlü bir at hediye eder. Athena ise bir zeytin ağacı diker. Deniz tanrısının kaynaklarından çıkan su tuzlu olduğundan çok değerli değildir, ama Athena’nın ağacı insanlara yemek, yağ ve odun verir. Zeus; yağı, meyvesi ve odunu değerli kabul edilen, barışın ve zenginliğin simgesi zeytini sunan Athena’yı birinci seçer. Şehir o günden sonra Atina diye yeniden adlandırılır.
Bir başka hikayede de, hepimizin bildiği tıp biliminin sembolü olan çift yılanlı asanın aslında bir zeytin dalı olduğu ve Zeus’un, Hermes’in barışma gücünü ölçmek içi, zeytin dalını iki yılan arasına koyduğu rivayet edilir. Yılanlar kavga etmeyi bırakır ve aniden zeytin dalına sarılır ve oradan ayrılmaz. Bu görüntü o zamandan beri Hermes’in ve tıp biliminin sembolü olmuştur.
Dünyanın ilk araştırmacı tarihçisi ve yazarı olan, Batı Anadolu’da Halikarnassos’ta (Bodrum) doğan Herodot’a göre zeytin o kadar değerli ve kutsal sayılırdı ki, sadece erdemli erkeklerle bakire kızların meyveleri toplamasına izin verilirdi.
Antik dönemde en önemli spor yarışmalarından ikisi Panathinaikos oyunları ve olimpiyat oyunlarıdır. Bu oyunlarda zeytin dallarından yapılmış olan taç takma geleneği vardır. Panathinaikos oyunları tanrıça Athena ile ilişkilendirilmiştir. Yine Herodot’un aktarımına göre Atina’nın zeytin ağaçları özel yasalarla koruma altına alınmıştı. Her 4 yılda bir Athena’nın doğum gününde yapılan müsabakalarda bu zeytin ağacı dallarından taçlar takılırdı. Oyunda başarı kazanan atletlerin ödülleri ise zeytinlerden sıkılan yağların konulduğu amforalardı. Olimpiyat oyunları ise Herakles’in bir armağanı olarak görülürdü. Herakles’in Zeus tapınağının yanına diktiği yabani zeytin ağacının dallarından yapılmış taçlar da müsabakalarda kazanan oyunculara verilirdi.
ESKİ MISIR’DA
Eski Mısır’da zeytin kutsal bir meyve olarak kabul edilir ve Nil Nehri ile sulanan bereketli Mısır’ın tanrıçası İsis’in zeytinin nasıl işleneceğini halka öğrettiğine inanılırdı.
Firavun Tutankamon’un tacı zeytin yapraklarıyla örülü olup adaleti simgelerdi. III. Ramses, Güneş Tanrısı Râ’ya aydınlanmanın simgesi zeytin dallarını şöyle sunmuş:
“Senin şehrin Heliopolis’i zeytin ağaçlarıyla süsledim. O zeytin ağaçları ki, meyvelerinden halis zeytinyağı elde edilir. Bu zeytinyağı senin tapınağını aydınlatan kandilleri besleyen yağdır.”
NUH TUFANI’NDA
Büyük tufanda Hz. Nuh’un gemisindeki canlılardan başka bütün canlılar suların altında kalarak yok olur. Tufan durduğunda Hz. Nuh, yaşamın normale dönüp dönmediğini anlamak için geminin penceresinden dışarıya bir güvercin salar. Sular çekilip hayat normale dönmediği için güvercin gemiye döner. 7 gün sonra güvercin tekrar pencereden salındığında ağzında yeni koparılmış bir zeytin dalıyla geri döner. Yeryüzünde suların çekildiği ve hayatın normale döndüğü anlaşılır. O günden sonra ağzında zeytin dalı tutan güvercin ümidin ve barışın simgesi ve de tufanın bütün dünyayı ve canlıları yok etmesine karşın gemidekilerden başka hayatta kalmayı başarabilen tek canlı olan zeytin ağacı ise ölümsüzlüğün simgesi olur.
CENNETTE İKİ AĞAÇ VARDIR: BİRİ, “GERÇEK AĞACI” DİYE BİLİNEN İNCİR AĞACIDIR. DİĞERİ İSE, “HAYAT AĞACI” OLARAK TANIMLANIR VE O DA ZEYTİN AĞACIDIR.
- ADEM’LE
Bir rivayete göre Hz. Adem 930 yaşına gelip ölüme yaklaştığını fark ettiği zaman Allah’tan hem kendisini, hem de tüm insanlığı bağışlamasını dilemeye karar verir. Bunun için oğlu Hz. Şit’i cennete gönderir. Cennet bahçesinin bekçiliğini yapan melek, Şit’in ricasına karşılık cennet ağacından üç tohum alır ve ona verir. Bu tohumları öldükten sonra babasının ağzına koyup o şekilde gömmesi gerektiğini söyler. Bir süre sonra Hz. Adem vefat eder. Ve oğlu Şit, babasının ağzına bu tohumları koyup defneder. Hz. Adem’in gömüldüğü yerden üç farklı ağaç yeşerir. Biri sedir, biri servi, diğeri de zeytin ağacıdır. Yani artık Allah ile insan arasında barış sağlanmıştır ve Allah insanlığı bağışlamıştır.
Hz. Adem’le ilgili bir farklı rivayet de şöyle: Hz. Adem bir gün teninde ağrı duyar ve Allah’a yakınır. Bunun üzerine Cebrail, Allah’ın emriyle yeryüzüne zeytin ağacını indirir. Hz. Adem’e gider bu ağacın meyvesini yiyip yağını sıkmasını ve bunun bütün ağrılara şifa olacağını söyler. Bu sebeple yeryüzünün ilk ağacının zeytin olduğu söylenir.
TEVRAT’TA
İnsanlara ‘hakkaniyet ve doğruluk’ anlatılırken zeytin ağacı işaret edilmiş ve bu kutsal ağacın erdemine dikkat çekilmiş, zeytinyağından bolluğun ve refahın sembolü olarak söz edilmiştir. Sadece Tevrat’ta değil, bütün ilahi kitaplarda zeytin ağacı ve onun özsuyu zeytinyağı tüm erdemlerin sembolü olarak geçmektedir. Bu kitaplarda zeytin ve zeytinyağı bolluğun, adaletin, gururun, zaferin, refahın, sağlığın, bilgeliğin, kutsallığın, aklın, arınmanın ve yeniden doğuşun, kısaca insanlık için en önemli erdem ve değerlerin sembolüdür.
İNCİL’DE
Hıristiyanlar zeytini talih ve barış işareti olarak kabul ederler, elçiler barış haberi getirdiği zaman zeytin dalı sunarlardı.
Bununla birlikte, Hz. İsa’nın göğe çıkışının gerçekleştiği Zeytin Dağı’ndaki bahçede bulunan zeytin ağaçlarının o zamandan kalma ağaçlar olduğuna ve bugün mevcut olan 8 zeytin ağacının çarmıha gerilişine tanıklık ettiğine inanılır.
KUR’AN’DA
Zeytinle ilgili 6 surede 7 ayet bulunmaktadır. Nahl, Tin, Enam, Müminun, Abese, Nur surelerinde geçen zeytin, övülmüş ve ondan mübarek bir bitki olarak bahsedilmiştir.
Hz. Muhammed (SAV) de, zeytinden sık sık bahsetmiş, hurma, su ve zeytinle iftar edilmesi de fıkıh kitaplarında tavsiye edilmiştir. Zeytin mideyi doldurmadığı halde besleyici olabildiği için tasavvufta riyazet yapanların en çok rağbet ettiği gıdalardan olmuştur. Erak (arak) ağacı bulunmadığı takdirde zeytin ağaçlarının lif veren dal veya köklerinden yine misvak olarak faydalanılması tavsiye edilmiştir.
Yazarın notu:
Anavatanı topraklarımız olan, insanlık tarihine şahitlik etmiş zeytin ağaçlarımızı bizden sonraki nesillere de derin değer keyif bize özgü efsanelerle yoldaşlık edebilmesi için şifa kaynağı özelliklerini koruyabilecek şekilde bilimsel verilere dayalı, doğru yöntemlerle ve nice emekle yetiştirilen zeytin ağaçlarımıza, üretilen softalık zeytinimize, zeytinyağımıza, emek verenlerimize sahip çıkalım.