Türkiye’nin el değmemiş bölgelerinden olan Datça, eşsiz tarihi, zengin bitki örtüsü, masmavi koyları, yılın 300 günü güneşli ılıman iklimi, sörf yapmaya imkan veren yaz meltemiyle cennetten bir köşe. Datça’nın en önemli tesislerden Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Konaklama Tesisi belgeli Zeyt Inn Hotel ise konuklarına kadim zeytin ağaçları eşliğinde eşsiz bir tatil keyfi sunuyor.
Akdeniz ve Ege Denizi’nin buluştuğu bir noktada bulunan Datça’yı kelimelerle ifade etmek hiç de kolay değil… Hani bilindik klişe bir tabir vardır “Anlatılmaz yaşanır” diye, işte Datça bu tabire en çok yakışan ilçelerimizden biri. Türkiye’nin iki turistik denizini birleştiren Datça, masmavi ve pırıl pırıl 52 irili ufaklı koya sahip. Akvaryum niteliğindeki bu eşsiz koylar, tertemiz plajları ile Datça’yı en özel yerlerden biri kılıyor.
Ege Denizi ile Akdeniz’i ayıran Datça Yarımadası tarih boyunca önemini korumuş ve pek çok tarihi figüre ev sahipliği yapmış. Yarımadanın ucunda yer alan antik Knidos kenti de tarihi ve doğal zenginlikleri barındıran bozulmamış bir doğa harikası. Matematikçi Eudoksos, dünya harikası İskenderiye Feneri’nin mimarı Sostrates ve kralların hekimliğini yapmış Ktesias gibi tarihi figürlerin yaşadığı Knidos, Datça’yı ziyaret edenlerin görmesi gereken en önemli destinasyonlar arasında yer alıyor.
BİR RUM KÖYÜ OLAN ESKİ DATÇA’DA
Datça’yı anlatırken Eski Datça’dan bahsetmemek olmaz. Datça’nın merkezinde bulunan Eski Datça bölgesi, 3’üncü derece sit alanı olarak doğal ve kültürel çevrenin en iyi korunduğu tatil merkezlerinden biri olarak öne çıkıyor. Eski bir Rum köyü olan Eski Datça, taş evleri, daracık sokakları, yerel dokuya uygun restoran ve kafeleriyle mutlaka ziyaret edilmesi gereken bölgelerin başında yer alıyor. Ünlü şair Can Yücel’in yaşadığı evinin de bulunduğu Eski Datça’nın kalbinde yer alan Zeyt Inn Hotel, dağ ve ova manzarası eşliğinde misafirlerine sadeliğin muhteşem hafifliğini ve konforun keyfini yaşatıyor.
ANTİK ÇAĞLARDAN BERİ YETİŞİYOR
Datça Yarımadası’nın bitki zenginliği antik çağlardan beri biliniyor. Knidos’un zamanında bir tıp merkezi olması ve çevre bölgelerden hastaların tedavi için bu kente gelmesi Datça’nın bitki zenginliğinin bir sonucu. Datça’nın kendine has ılıman iklim özellikleri de işte bu flora zenginliğinden kaynaklanıyor. Türkiye’nin en tercih edilen yürüyüş yollarından biri olan Karia Yolu, Datça’nın eşsiz ovalarından ve tepelerinden devam ederek, yarımadanın ucunda son buluyor. Eski Datça yakınlarında bulunan rüzgar türbinleri de gerçekten görmeye değer destinasyonlardan.
Zeytin, Datça’nın sembol ürünlerinden biri olarak ilçede büyük öneme sahip. Datça’da antik çağlardan beri zeytin yetiştirildiği biliniyor. Zeyt Inn Hotel’in bahçesinde bulunan yüzlerce yıllık zeytin ağaçları, bölgenin tarihine ve zeytinin önemine atıfta bulunuyor. Zeyt Inn Hotel konuklara kadim zeytin ağaçları ve zengin yöresel tarihin eşliğinde eşsiz bir tatil sunuyor.