Onun hikayesi 1988 yılında ailesinin Manisa Akhisar’ın Bekirler köyünde genç ‘Tirilye’ ağaçlarından oluşan bahçeleri satın almalarıyla başlamış. O zamanlar bahçeler ucuz, ürün ise para edermiş. İş böyle olunca o da kendisini bildi bileli hep zeytin ağaçlarının içinde bulmuş.
Ancak Deniz Ak’ın profesyonel anlamda, yani sabah erkenden kalkıp para kazanmak için zeytin bahçelerine gitmeye başladığı tarih Ağustos 2008. Yaklaşık15 yıl boyunca Paris’te okuduktan, Nanterre Üniversitesi Ceza Hukuku Bölümü’nden mezun olduktan sonra tüm eş ve dostlarını şaşırtıp, Fransa’daki hayatını terk edip, ailesinin yanında çiftçiliğe başlama kararı almış.
“Bizim evde tüm muhabbetler zeytin üzerine döner. Kahvaltıda bir başlarız, akşam uyuyuncaya kadar sürekli zeytin bahçeleri hakkında konuşuruz. Çok iyi hatırlıyorum, ‘Başka muhabbet edecek bir şey bulamadınız mı?’ diye söylenirdim, şimdi ise kendim sürekli zeytin hakkında konuşuyorum” diyor.
11 BAHÇEDEN 300 TON ÜRÜN
Ailenin bahçeleri Manisa’nın ‘zeytin diyarı’ olarak bilinen ilçesi Akhisar’ın Bekirler köyünde. En küçüğü 15, en büyüğü 55 dönümden oluşan, yüzde 90’ı ‘Tirilye’, yüzde 8’i ‘Domat’, kalanı da ‘Uslu’ ve ‘Edremit’ cinsi ağaçlardan ibaret 11 adet zeytin bahçeleri mevcut. Yıllık kapasiteleri ortalama 300 ton.
Zeytinleri şimdilik güvendikleri fabrikalarda sıktırıyorlar. Ancak bu yıl itibariyle Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu’nun IPARD desteğiyle kendi tesislerini kurabilmek adına yoğun çalışma başlatmışlar. Şu an projelendirme aşamasına yeşil ışık aldıkları fabrikayı yıl sonuna yetiştirme gayreti içindeler.
EN BÜYÜK DESTEKÇİSİ ANNESİ
Deniz Bey’in bu yolculuktaki en büyük destekçisi annesi. “Burada en büyük kahraman elbette ki annem. Traktör sürmeyi veya otları biçmeyi bilmiyor ancak zeytinciliği öğrenmem konusunda en büyük bilgi kaynağım oldu. Halen de takıldığım yerlerde ışığına başvururum. Bir de 2 yaşında kızım var. Eğer ileride o da çiftçiliğe gönül verirse kendisini yanımda görmekten çok büyük mutluluk duyarım” diye konuşuyor.
Birkaç yıl öncesine kadar ürünü pazarlamada bir sıkıntı yaşamadıklarını ancak ekonomideki daralmanın zeytin sektörünü de olumsuz etkilediğini aktaran Deniz Ak, şöyle devam ediyor:
ÇİFTLİKTE HER ŞEY ORGANİK
“Doğal olarak markalaşma sürecine girdik. 2006’da kurduğumuz Axolive Zeytincilik’e bağlı olarak 2019 yılında ‘Deniz Ak Çiftliği’ adı altında markamızı oluşturduk. İlk hedefimiz, ürünümüzün tamamını kendimiz pazarlamak. Bunun için de aktif bir şekilde gece gündüz çalışıyoruz. Organik sertifikası geçiş sürecindeyiz. Yaklaşık 20 yıldır bahçelerimizde kesinlikle kimyasal kullanmıyoruz. Tamamıyla doğal ürünlerde zararlı mücadelemizi gerçekleştiriyoruz. Örnek vermek gerekirse, ısırgan otu suyu ve gülleci bulamacı bu mücadeledeki en etkili silahımız. Doğaya olan hassasiyetimizin bize artı değer olarak geri dönüşünü bu kadar geç bir tarihte elde etmenin pişmanlığını yaşıyoruz. Keşke organik sertifikasyon kuruluşuna çok daha önceden başvursaydık. Ancak sürekli tekrar ettiğim gibi, geçmiş yıllardaki bereketli zeytin piyasaları bizleri pazarlama konusunda etkin hamleler yapmamız konusunda tembelliğe itti.”