Zeytin cennetinde büyüyen Büşra Garagöz, reklamcılık eğitimi almasına rağmen, ‘mutlu et, mutlu ol’ felsefesinden yola çıkarak, ata mirası zeytincilikte karar kılmış. Zeytinliklerinin bulunduğu Latmos Dağları’ndan esinlenerek ‘The Latmos’ markasına hayat vermiş. Şimdi, bu dağlarda yaşayan Tanrıça Selena’nın ölümsüzlük ve sonsuz yaşamın sırrını sakladığı zeytin ağacının mucize meyvesinin suyunu sofralara taşıyor.
The Latmos’un zeytin ve zeytinyağı yolculuğu ailenin köklerine kadar uzanıyor. Ailenin zeytinyağı işine başlama hikayesi ise Büşra Garagöz’ün, dedesinin ve babasının izinden giderek, bu mucize meyveye/suyuna olan sevgisini ve bilgisini işe dönüştürmesiyle hayat bulmuş. Büşra Hanım, Bahçeşehir Üniversitesi Reklamcılık Bölümü mezunu. Halen reklam ve marka iletişimi üzerine yüksek lisans yapıyor. Öğrenmeye ve üretmeye olan heyecanı her yaşında onunla olmuş. Öğrencilik hayatına devam ederken aynı zamanda aile şirketlerinde çalışmış. Hangi işin kendisini mutlu edeceğini düşünmüş. ‘Mutlu et, mutlu ol’ felsefesinden yola çıkmış. “Kendime ve çevremdeki insanlara nasıl bir katkı sağlayabileceğimi düşündüm. Kutsal kitaplarda adından bahsedilen 5 meyveden biri olan zeytin cennetinde büyümüştüm. Araştırdıkça zeytine ve zeytinyağına olan merakım ve tutkum daha da arttı. Tutkum işim olsun istedim ve ‘The Latmos’ şirketini kurdum” diyor.
EFSANEDEN ETKİLENDİ
The Latmos’un zeytinlikleri Ege’nin incisi Aydın Söke’de. 450 dönüm. 4 bin ağaçları var. Tamamı ‘Memecik’ çeşidi. Sıkımı Ayvalık’taki Koz Olive’de aynı gün içinde yaptırıyorlar. Zeytinyağı tutkunlarına Trendyol ve web siteleri üzerinden ulaşıyorlar. Yakın gelecekte ihracata başlamayı ve böylece dünya çapında daha fazla kişiye sağlığa faydalı ve lezzetli The Latmos Zeytinyağı’nı ulaştırmayı hedefliyorlar. The Latmos tek markaları. Büşra Garagöz, neden bu ismi seçtiğini ve logosunun doğuşunu ise şöyle anlatıyor:
“Binlerce yıl önce, Antik Yunan’da, Latmos (Beşparmak) Dağları’nın eteklerinde bir efsane dolaşıyordu. Bu efsaneye göre Latmos Dağları, Tanrıça Selene’nin en sevdiği ve gizli hediyesini sakladığı bir yerdi. Selene, ay tanrıçası olarak biliniyordu ve güzelliğiyle ünlüydü. Gökyüzünü aydınlatarak geceyi gündüze çeviriyordu. En büyük sırrı ise hayat ağacıydı. Bu özel ağaç, ölümsüzlük ve sonsuz yaşamın sırrını içinde saklıyordu. Bu mucizevi anın merkezinde bir zeytin ağacı dikiliydi. Bu ağaç gündüzü simgeliyordu ve meyveleri en lezzetli zeytinyağını üretiyordu.
HER DAMLASI ÇOK ÖZEL
The Latmos Zeytinyağı, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda gecenin büyüsünü ve gündüzün tazeliğini sofralara getiriyor. Markanın logosu da Latmos Dağları’nın ışıltısını ve zeytin ağacının gücünü yansıtan bir anıt olarak tasarlandı. Bugün The Latmos Zeytinyağı, Latmos Dağları’nın büyüsünü ve Tanrıça Selene’nin gücünü kutlamak için bir yol sunuyor. Her şişe, bu efsanevi gücün bir yansıması. Bu nedenle sofraları özel kılıyor. Gece ve gündüzün birleşiminde saklı olan bu özel zeytinyağının her damlası Selene’nin özel gücünü yansıtıyor. Ben de onu temsil etmesi adına ağacın köklerinde duran Latmos’tan doğan bir hayat ağacı oluşturdum.”