Zeytincilik, Ayvalık’ta yapılan en yaygın tarımsal faaliyet. İlçe arazisinin yüzde 60’ı, tarım arazilerinin ise yaklaşık yüzde 76’sı zeytinlik. Ayvalık toprakları yaklaşık 2 milyon zeytin ağacını barındırıyor. Ve bu rakam Türkiye zeytin ağacı varlığının yaklaşık yüzde 2’sini oluşturuyor. Bölgede doğal yayılım gösteren tüm ağaçlar Ayvalık çeşidi. Bunlar, yüzyıllar önce ‘Delice’ denilen yabani zeytinden aşılanmış. Bu yüzden de çevre koşullarına karşı çok dayanıklılar. Ayvalık zeytini gerek yağlık, gerek sofralık üretimine uygun bir çeşit. Kendi yöresinde iyi yetiştirilip, iyi işlendiğinde yüksek duyusal ve kimyasal kalite özelliklerine sahip zeytinyağına dönüşüyor.
ÜLKE EKONOMİSİNE KATKI
Ayvalık, 43 bine tona yakın zeytin üretimi ve 7 bin tona yakın zeytinyağı ile ilçe ve ülke ekonomisine ciddi katkılar sağlıyor. İlçedeki zeytinliklerden (ağaç başı yaklaşık 20 kilo verimle) 40 bin ton civarı zeytin tanesi toplanıyor. Ürünün yüzde 25-30’u sofralık, kalan yüzde 70-75’i ise yağlık zeytin olarak değerlendiriliyor. Ayvalık’ta 6 bin 500 civarında aile zeytinlik sahibi ve çoğu geçimini bu sektörden sağlıyor. 100 dolayında da bu işi yapan kayıtlı firma var. Zeytincilik, turizmle birlikte en önemli gelir kaynağı. Zeytin, Ayvalık’ta adeta bir yaşam biçimi. Hasat dönemlerinde canlanan ilçe, hem yerlileri, hem de çevre ilçe ve köylerden gelenler için bir ekmek kapısı.
TAĞŞİŞE KARŞI MÜCADELE
Ayvalık’ta zeytin&zeytinyağı üretimi varlığını yüzyıllardır koruyor ve sürdürüyor. Nereye giderseniz gidin her yer zeytin ağacı, her köşede zeytin kokusu. Sanki yemyeşil bir zeytin denizi! Ayvalık’ta üretilen zeytinyağının önemli bir bölümü ‘natürel sızma’ sınıfında. Duyusal özellikler bakımından, meyve aroması ve nefaseti kuvvetli. Sahip olduğu olumlu duyusal ve kimyasal özellikleri ürünün kalitesini uzun süre korumasını sağlıyor. Yörede sofralık zeytinlerin işleme tekniği çoğunlukla natürel. Yeşil ve siyah sofralık zeytin üretimi neredeyse birbirine eşit oranda. Ayvalık zeytinyağının başka yörelerin yağıyla karışmaması ve tağşişi (yani hileyi) önlemek için Ticaret Odası’nın girişimiyle 2006’da ‘coğrafi menşe işaretlemesi’ hakkı alınmış. Bu sayede de markalaşma yolunda ciddi adım atılmış. “Şimdi dünyaya açılma zamanı” denilerek, AB tescili çalışmalarına da başlanmış