FİRMA: FJV Tüketim Ürünleri
MARKA: Bağlarözü
BÖLGE: Balıkesir, Burhaniye, Gömeç
Lezzetle sanatın buluşması
Moda tasarımcısı ve ressam Bahar Seda Cengiz, “En yüksek kalitede zeytinyağını üreterek gastronomide tercih edilen bir ülke olmamızın önünde zihinlerimizden başka engel yok” diye yola çıkmış. Yol haritasını, ‘tüketiciye saygı, güven ve estetik’ olarak belirlemiş. Ortaya ‘Bağlarözü’ markası çıkmış. O anlattı, bize de yazmak düştü…
Bahar Seda Cengiz, ‘Bağlarözü’ markasının doğuşunu ‘lezzet ile sanatın buluşması’ olarak tanımlıyor ve gerçek lezzete ulaşmak için iyi niyetin altını çiziyor. Bazı zeytinyağı üreticilerinin içine düştüğü maliyet ve rekabet kaygısının kaliteyi olumsuz etkilediğini düşünen Bahar Hanım, bu sebeple ailesi ile birlikte maliyetleri düşürmekten önce kaliteyi ve tüketici mutluluğunu artırmayı hedefliyor. Sanat ise eğitiminden geliyor. O bir moda tasarımcısı ve ressam. Yol haritası ise tüketiciye saygı, güven ve estetik…
ÖNCE LİYAKAT SAHİBİ BİR EKİP GEREK
Bağlarözü’nün bir aile oluşumu olduğunu söyleyen Bahar Seda Cengiz, ailesinin tüm fertleriyle birlikte bir ekip oluşturmuş. Ekibin üretim kısmında babası var. 2004 yılında başladığı zeytin yatırımının tamamını Edremit Körfezi’nde oluşturmuş. Gömeç başta olmak üzere, Ulubeyler, Karaağaç ve Pelitköy’de toplam 10 bin ağaç ile 100 tonluk zeytinyağı kapasitesine ulaşmış durumdalar. Bağlarözü’nün yönetilmesinde ise tecrübeli bir ekip var. Her yerde değil, doğru yerde olmayı hedefleyen, sadece gerçek lezzeti arayan tüketiciyle buluşmayı hedefleyen bir ekip… Bu nedenle baglarozu.com ticaret sitesini kurmuşlar.
TASARIM MARKANIN HİKAYESİDİR
Bahar Hanım, markanın logosunda yer alan zeytin ağacını kendisi çizmiş. Tüm tasarımı da yine kendisine ait. Çok emek vererek ulaşılan çok sade bir tasarım. Bir ambalajın sade ancak şık olmasının daha fazla emek istediğini belirtiyor. Çok şey söyleyen değil, doğruları söyleyen bir tasarımı olduğu için gurur duyuyor. Ambalajın üzerine ticari taleplerini değil, zeytinin hikayesini yazmışlar. “Zeytin; Hipokrates’e göre ilaçtı, Hera’ya göre güzellik kaynağı” diye yazıyor bu hikayede. Georges Duhamel ve Nazım Hikmet’ten alıntılara da yer verilmiş. Yani biraz da zeytinin tarihi romantizmine dem vurmuşlar. Üzüntüleri ise bu kadim romantizmi bugünlerde sahiplenen çok fazla kişinin olmaması.
ORGANİK TARIM BİR HEDEF
Organik tarım yapabilmek için başvurularını yaptıklarını ve bu doğrultuda korunmuş bir tarım alanı oluşturduklarını kaydeden Bahar Seda Cengiz, gerçek organik ürünler için meşakkatli bir yolun olduğunu ama bu yolu şevkle yürümeye devam edeceklerini paylaşıyor. Ticari değil, tüketiciye saygılı davranacaklarını, organik ürün için tüm koşulları maliyetine bakmaksızın sağlayacaklarını aktarıyor.
DENETİM OLMAZSA OLMAZIMIZ
Baştan beri iyi niyetli tarımdan bahseden Bahar Hanım, “Denetim olmadan iyi niyetimizin sonucundan da emin olamayız” diye ekliyor. Bu yüzden tüketiciye sunacakları zeytinyağını kendilerinin değil, akredite laboratuvarlara analiz ettirdiklerini ve çıkan sonucu şeffaf bir şekilde paylaştıklarını dile getiriyor. Ayrıca, iyi tarım uygulamaları sertifikası aldıklarını ve belirlenen plan doğrultusunda tarım yaptıklarının altını çiziyor.
REKABET DEĞİL, BİRLİKTELİK
Sözlerini bitirirken de sektörün sıkıntılarına vurgu yapıyor: “Türkiye zeytin üretimi bakımından bir cennet olmasına rağmen maalesef dış pazarlar için yeterince kalite algısına sahip değil. Üreticiler ekonomik kaygılarla düşük maliyet ve düşük fiyat stratejisi izliyor. Ancak biz dünyanın ucuz ürün merkezi olmamalıyız. En yüksek kalitede zeytinyağını üreterek gastronomide tercih edilen bir ülke olmamızın önünde zihinlerimizden başka engel yok. Kaliteye önem veren üreticileri gördükçe umutlarım yeşeriyor ve daha motive çalışıyorum. Onlarla birlikte global fuarlarda markamızdan önce Türkiye’yi tanıtmak en büyük gayem.”
Bahar Seda Cengiz