Ben herkese aidim, kimseye ait değilim, sen gelmeden önce de buradaydım, sen gittikten sonra da burada olacağım
Derler ki cennette iki ağaç vardır: Biri incir ‘Gerçek Ağacı’, diğeri ise zeytin ‘Hayat Ağacı’. Zeytin kutsal kitapların ağacıdır. Hem Müslümanlar, hem Hıristiyanlar, hem de Museviler için aynı simgesel anlamı taşır: Akıl, zafer, barış, bolluk, bereket, uzun ömür, olgunluk, saflık, sadelik… Zeytin aynı zamanda binlerce yıllık bir kültür, gelenektir. Doğallık, sağlık, lezzettir. Alın teri, sevinç, mutluluk, sadakat, tutku, hayat, yaşama biçimidir. Sıkılan ilk dane, sürülen ilk damla, bandırılan ilk ekmektir. Sofralarımızın vazgeçilmezidir. Efsanelere konu olan kıymetli bir meyvedir. Mitolojide ‘ölümsüz ağaç’ olarak anılır. On binlerce yıllık geçmişiyle insanlık tarihinin en kıymetli hazinelerinden biri sayılır. Homeros, onun kıymetini İlyada Destanı’nda kendi sesinden şöyle aktarır: “Ben herkese aidim, kimseye ait değilim, sen gelmeden önce de buradaydım, sen gittikten sonra da burada olacağım.” Geçtiğimiz aylarda bir gece yarısı Madencilik Yönetmeliği’nin 115’inci maddesine eklenen bir fıkra ile zeytinlik alanlarda madencilik faaliyetlerine izin verilmesi, madencilik faaliyetleri için zeytinliklerin taşınması, taşınan, yok edilen zeytinlik alan kadar alanın zeytinlik olarak tesis edilmesi kararlaştırıldı. Düzenleme 1 Mart tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Ancak, açılan davalar üzerine Danıştay yürütmeyi durdurdu. Biz de kim ne diyor, ne öneriyor, sizler için derledik.
ALTIN YUMURTLAYAN TAVUĞU KESİYORUZ
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Başkanı Dr. Mustafa Tan: Çalışmalara göre yaklaşık 135 milyon ağacın olduğu bölgeyi etkiliyor bu. Ülkede zaten 168 milyon meyve veren, 27 milyon da vermeyen zeytin ağacı var. Sadece enerjiyle değil, diğer madenler de devreye girdiğinde büyük bir zeytin katliamı olacak. Zaten birçok yerde ağaçlar kesildi ve kesilmeye devam ediyor. ‘Sadece rehabilite edeceğiz, oradan oraya taşıyacağız’ sözleri inandırıcı değil. Dünyanın hiçbir yerinde de böyle bir uygulama yok. İnsanlar zeytin ağacına muazzam değer veriyor. İtalya’da ve İspanya’da baş tacı edilmiş. Burada ise kendi evinde misafir haline gelmiş. Kendi evinde sürgüne gidiyor ağacımız. Yılda 1.5 milyar dolar değil, 6-7 milyar dolar getirebilecek bir sektörden bahsediyoruz. Bu altın yumurtlayan tavuğumuzu da kesmek üzereyiz. Sektörümüzün hiçbir şekilde görüşü alınmadan zeytincilik kanunumuz yönetmelik aracılığıyla bir kez daha delinmek isteniyor. Zeytin ağacımızı 25 yıldır TBMM’de tam 7 kez koruduk. Bu kez de koruyacak, bir kez daha hak yerini bulacak ve kazanacağız.
ÇOK BÜYÜK BİR ÜZÜNTÜYLE KARŞILADIK
Zeytindostu Derneği Başkanı Prof. Dr. Fügen Durlu Özkaya: Düzenlemeyi büyük bir üzüntüyle karşıladık. Zeytin ağaçları konusunda tüm paydaşların ülkemizde korunmaya değer menfaatlerin tespiti için yürütülecek politikaları açıkça tartışmasının faydalı olacağına inanıyoruz. Zeytin ürünlerine katma değer kazandırılması için yürütmekte olduğumuz tüm çalışmalara inanç ve gayretle devam edeceğiz. Zeytinlik alanların yok olmasının önünü açan bu uygulamadan mutlaka vazgeçilmelidir.
ONLAR BİZE DEĞİL, BİZ ONLARA AİTİZ
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer: Zeytinlik alanlar için verilen ölüm fermanını derin bir üzüntü ve hayretle karşıladım. Zeytin ağaçlarının sonrasında rehabilite edilip eski haline getirilmek şartıyla yok edilmesine izin vermek en iyi ihtimalle cahilliktir. Bugün Ege Bölgesi başta olmak üzere Anadolu’nun birçok farklı yeri asırlık zeytin ağaçlarıyla dolu. Soruyorum: 100 yaşında bir zeytin ağacını kestikten sonra onu nasıl eski haline getireceksiniz? Bu yönetmeliğin Türkiye doğasını ve zeytin ekonomimizi de yok edeceğinin farkında değil misiniz? Yok etme hükmü verdiğiniz kimi zeytin ağaçları bin yaşından daha büyük. Hepimizden daha yaşlı. Çok sayıda ülkeden daha yaşlı. Onlar bize ait değil, biz onlara aitiz. Biz maden ocaklarını değil, yaşamı ciddiye alıyoruz. Öylesine ciddiye alıyoruz ki 70’imizde bile mesela zeytin dikebiliriz. Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil. Her daim, her zaman, yaşamak ağır bastığı için. Yönetmeliğin değil, zeytinlerin yanındayız.
AYNI ZAMANDA MUĞLA’MIZIN SEMBOLÜ
Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün: Zeytin sadece bir meyve değil, tarihi anlamları ve kültürel özellikleriyle Muğla’mızın büyük bir sembolü. Zeytin şehrimiz için önemli bir geçim kaynağı. Ayrıca yöremize özgün çeşitler ve iklim koşulları nedeniyle en kaliteli zeytin ve zeytinyağı Muğla’da üretiliyor diyebilirim. Zeytin o kadar önem taşıyor ki şehrimizdeki tarım alanlarının yüzde 48.29’u zeytinlik. Türkiye’deki zeytinliklerin ise yüzde 11.25’i Muğla’da. Bugüne kadar bu alanların korunması ve geliştirilmesi için özellikle imar ve çevre planlarını bu yönde yaptık. Şimdi bu yönetmelikle zeytinliklerimiz büyük tehlike yaşıyor. Bu tehlikeyi önlemek için hukuki mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.
MESUT ERGİN “DÜNYA ZEYTİN AĞACI” GÜNÜNÜ UNUTMADI (SUAT SALGIN/BALIKESİR-İHA)
İDAM FERMANI GİBİ, KABUL EDİLEMEZ
Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin: Kamu yararı adı altında zeytinliklerin maden sahalarına çevrilmesinin önünü açan değişiklik kabul edilemez. Bu karar zeytinliklerin idam fermanıdır. Zeytinliklerimizde maden sahalarının genişletilmesi ve yenilerinin açılması amacıyla yapılan değişiklik doğal hayatımıza, tarımımıza, çiftçimize, geçimini zeytin ve zeytincilik sektöründen kazanan insanlarımıza ihanettir.
İNSANA, YAŞAMA AÇILAN EN DERİN YARA
Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat: Zeytinin başkenti Milas’tan haykırıyoruz. Zeytinlikleri madenciliğe açmak insana, doğaya, tarihe, sürdürülebilir kalkınmaya ve yaşama açılan en derin yaradır. Bir gün bu yara büyür kangren olur. 3-5 günde çıkarılıp alınacak madenler için binlerce yıllık ağaçlar sökülemez. Zeytin bizim aşımız, işimiz, yaşamımız. Günümüzden geriye doğru tarih içinde bir yolculuk yaparsak Milas’ta insan yaşamının tespit edildiği tarih öncesi dönemde de zeytin ağaçlarının varlığına rastlanmıştır. Zeytincilik her zaman Milas ekonomisinin ve insan geçiminin temelini oluşturan bir unsur olmuştur. Milas’ın dağlarından yağ, ovalarından bal akar.
SERBEST BIRAKIN, BİR DAHA DOKUNMAYIN
Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras: Madenlere zeytinlerin değişilmesini kabul etmiyoruz. Ölmez ağaç zeytin size her yıl ürün verir. Ama o madeni bir defa çıkarırsın, bir daha da artık oradan bir verim alamazsın. Sözde şunu yapacaklarmış: Zeytinleri oradan taşıyıp tekrar dikeceklermiş. Dünyanın milyonlarca yılda oluşturduğu humuslu toprakta bir bitkiyi düşünün. Bir de hafriyat yapılmış bir yerde kazılmış toprağın 10 metre altında oradan çıkan bir bitkiyi düşünün. Bunu kesinlikle hiç kimsenin açıklayabileceğini düşünmüyorum. Zeytinliklerimizi serbest bırakın. Zeytinliklerimize dokunmayın.
O EN DEĞERLİ MADENİMİZ, DOKUNMAYIN
Didim Belediye Başkanı Ahmet Deniz Atabay: Yeryüzünün en değerli madeni zeytinlerimizdir. Zeytinliklerimizi madenciliğe açan ve geleceğimizi karartan bu genelge kabul edilemez. Zeytinime dokunma.
BİZDE ZEYTİN AĞAÇLARI DOKUNULMAZDIR
Akhisar Belediye Başkanı Besim Dutlulu: Zeytin çiftçimiz için, üreticimiz için, Türkiye için çok önemli. Hem ekonomik anlamda, hem de sağlıklı besine ulaşım açısından bu böyle. Zeytin ağacının koruma altında olması gerektiğini düşünüyoruz. Tarım Yasası ve Zeytin Koruma Kanunu ile zeytin ağaçları ülkemize dokunulmazdır. Yönergelerle bunun değiştirmemesi gerektiğini düşünüyoruz.
DOĞAYI BOZARAK MADEN ÇIKARILMASIN
Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan: Elbette yeraltı madenlerinin, rezervlerinin çıkması ülke ekonomisi için önemli. Bunlara karşı değiliz. Ancak doğayı bozarak, ağaçları, ormanları, zeytinlikleri katlederek böyle bir girişimin doğru olmadığını söylüyoruz.
SEKTÖRÜ DEĞİL, VATANDAŞI ETKİLEYECEK
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar: Bu karar sektör ve ülkemiz için büyük bir kayıp olacak. Zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasının ardından bahçenin yeniden tesis edilmesi, üretimin ekonomik değer kazanması için geçecek süre, ekosistemin yeniden sağlanması kolay olamayacak. Zeytin üretimimizi artırarak dünyadaki yerimizi daha üst sıralara taşımamız mümkünken bu düzenlemeyle önemli bir tarım, sanayi, ticaret ve istihdam alanı olan zeytincilik sektörü büyük ölçüde zarar görecek. Bu sektörden geçimini sağlayanlar mağdur olacaklar. Sağlıklı beslenmenin önemli bir parçası olan zeytin ve zeytinyağı üretimimizin azalması sadece üreticilerimizi ve sektörü değil, tüm halkımızı olumsuz etkileyecek, iç tüketimi zora sokacak.
BU HÜCUMLAR BİZİ ÜZÜYOR, ŞAŞIRTIYOR
Edremit Körfezi Zeytin ve Zeytinyağı Üreticileri Dernekleri Federasyonu Başkanı Yahya Ağacık: İkide bir zeytine karşı olan olumsuz tavırlar bizi şaşırtıyor. Nasıl böyle bir şey olabilir? Zeytinler zaten toplam alan olarak Türkiye’nin yüzde 3’ünü kaplıyor. Bizim 4.5 milyar doları bulan yağ ithalatımız var. Buna karşı ara ara yapılan hücumlar bizi üzüyor, şaşırtıyor.
GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN YARALAR AÇAR
Milas Ticaret ve Sanayi Odası Bakanı Reşit Özer: Atatürk’ten miras zeytincilik kanunumuz aşılmak ve zeytinlik alanlarımız maden sahası haline getirilmek isteniyor. Oysa en temel hukuk ilkesidir: Yönetmelikler yasalara, yasalar anayasalara aykırı olamaz. Bu karar binlerce yıldır Anadolu insanının en temel besin maddesi olan zeytin ve zeytinyağımıza, bunlara emek veren, üreten üreticilerimize, zeytin ve zeytinyağı ile karnını doyuran, geçimini sağlayan insanlarımıza yapılan büyük bir haksızlıktır. Milas zeytinyağı AB’den coğrafi işaret almışken, Türkiye zeytin ve zeytinyağı üretiminde giderek dünyada söz sahibi olmaya başlamışken zeytinlik alanlarımızın madenciliğe açılması geri dönüşü olmayan zararlara yol açar.
DEĞERİNİ ANLAMADIK, ANLAYAMIYORUZ
Edremit Ziraat Odası Başkanı Ali Yılmaz: Bu tür girişimler sürdürülebilir tarıma ve üreticinin motivasyonuna zarar veriyor. Ben bir kez daha aklıselimin hakim olacağına, bu yanlış karardan geriye dönüleceğine inanıyorum. Zeytincilik taşımayla olmaz. Yani Resmi Gazete’de denildiği gibi oradan alınıp oraya konulamaz. Böyle bir zeytincilik dünyanın hiçbir yerinde yok. Ülkemizin stratejik milli bir ürünüdür. Bizim ihraç edebildiğimiz tek bir ürün var, o da zeytin ve zeytinyağı. Bu ürünün değerini maalesef anlamadık, anlayamıyoruz. Biz eğer zeytine sahip çıkmazsak, buğdayın başına gelenler onun başına da gelirse bugün ihraç ettiğimiz zeytini yarın ithal eder duruma geliriz.
YETER, GİDİN BAŞKA ŞEYLERLE UĞRAŞIN
Çanakkale Geyikli Tarımsal Kalkınma Kooperatif Başkanı Tayfur Can: Zenginlerin zengin oldukları kadar yeter. Zeytinliklerle uğraşacağınıza gidin başka şeylerle uğraşın. İnsanların ekmek teknesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük -eğer ki layıkıyla yaparsanız- girdisi olan bu zeytinyağıdır. İnsanların geçim kaynağını yok etmeyin.
BİR ZEYTİN AĞACI BİLE KAYBOLMASIN
Mersin Akdeniz Ziraat Odası Başkanı Musa Yılmaz: Tarım topraklarımızın ne maden-taş ocağı alanlarına, ne de beton bloklara hibe edilmesini istiyoruz. Bizim varlık sebebimiz budur. Bir tane zeytin ağacımızın dahi kaybolmasını istemiyoruz.
BÜYÜK BİR GIDA KRİZİNİN HABERCİSİ
TMOOB Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Hakan Çakıcı: Zeytin ve zeytinciliğin korunması gerekirken elektrik ihtiyacının karşılanması için alınan bu karar büyük bir gıda krizinin habercisidir.
GÖZDEN GEÇİRİN, YOKSA ÇOK GEÇ OLACAK
Prof. Dr. İlber Ortaylı: Türkiye zeytinlikleri hiç de küçümsenecek miktarda değil, daha doğrusu değildi. Çok ciddi tedbirler almazsak bırakın etrafa zeytin satmayı, kendi ihtiyacımızı bile karşılayamayacak duruma düşeceğiz. Bu yönetmelik mutlaka gözden geçirilmeli, yoksa çok geç olacak.
ÖNEMLİ BİR İSTİHDAM VE GELİR KAYNAĞI
Tema Vakfı: Zeytin ağacının anavatanı Türkiye küresel zeytin üretiminin yüzde 15.2’sini karşılıyor. 2019’da 415 bin ton zeytin, 1 milyon 110 bin ton zeytinyağı üreten ülke için zeytin önemli bir istihdam ve gelir kaynağı. TEMA Vakfı olarak ülkemizin başta zeytinlikler olmak üzere tüm verimli tarım topraklarının madencilik faaliyetlerinden korunmasını talep ediyoruz.
BİNLERCE YILLIK EKOSİSTEMİ BOZMAYIN
Doğa Vakfı: Bir zeytinlik hayal edelim; içinde meşeler, insanlar, kuşlar, bukalemunlar, çakallar, böcekler ve orkideler bir arada yaşıyor. Yemyeşil meralarında hayvanların otladığı, kelebeklerin, arıların uçuştuğu bir ekosistem. Kertenkelelerin, kaplumbağaların ve daha nicelerinin içinde yuva kurduğu bir dünya. Elbette bu bir hayal değil! Anadolu’daki zeytinlikler tam olarak böyle bir dünya, içindeki canlarıyla bir bütün. Kurdu kuşu doyuran zeytinlikler aynı zamanda temel bir geçim kaynağı. Binlerce yıldır kadim yöntemlerle süren zeytincilik aynı zamanda ekosistemleri ve biyolojik çeşitliliği koruyor. Anadolu’nun yağış ve kuraklık rejimine uyum sağlamış olan zeytinlikler iklim, su ve gıda krizine uyumlu üretim alanları. Biliyoruz ki hiçbir maden sahasında yapılacak rehabilitasyon, binlerce yıllık bir ekosistemi geri getiremez.
ZEYTİNE UZANAN ELLER KARŞILIĞINI GÖRÜR
Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu: Uygarlık tarihinin hayat ağacı, tüm inançlarda Tanrı’nın kutsadığı zeytin ağacına yapılan saygısızlık tarih boyunca hiç affedilmemiş. Örneğin antik çağda yedi bilgeden biri kabul edilen Solon koyduğu kanunlarda zeytin ağacı kesenlere de ağır cezalar (ölüm dahil) öngörmüş ve bu yasa titizlikle uygulanmış. Bu zeytinin ve zeytinliklerin korunmasıyla ilgili tarihte bildiğimiz en eski hukuki uygulamalardan biri. Varoluşumuzun, yaşam kültürümüzün en önemli yoldaşı, paydaşı zeytine ve zeytinliklere yönelik değişikliği kınıyoruz. Zeytine uzanan hoyrat eller tarihte olduğu gibi er geç karşılığını görecektir.
YÖNETMELİK NE DİYOR?
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 1 Mart 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan ‘Maden Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 115’inci maddesine eklenen fıkra şöyle: Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda madencilik faaliyeti yürütecek kişinin faaliyetlerin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini taahhüt etmesi şartıyla genel müdürlük tarafından belirlenen çalışma takvimi içinde zeytin sahasının madencilik faaliyeti yürütülecek kısmının taşınmasına, sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak bakanlık tarafından izin verilebilir. Zeytin sahasının taşınmasının mümkün olmadığı durumlarda sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak bakanlıkça izin verilebilmesi için madencilik faaliyeti yürütecek kişinin madencilik faaliyetleri bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini ve Tarım ve Orman Bakanlığı’nca uygun görülecek alanda dikim normlarına uygun, faaliyet yürütülecek sahayla eşdeğer büyüklükte zeytin bahçesi tesis edeceğini taahhüt etmesi zorunludur. Bu fıkra kapsamında zeytin sahasının taşınmasına ilişkin tüm masraflardan ve zeytin sahasının taşınmasından kaynaklanan tüm taleplerden madencilik faaliyeti yürütmesi yönünde lehine karar verilen kişi sorumludur. Bu fıkra kapsamında zeytin sahasının taşınmasına ilişkin usul ve esaslar Tarım ve Orman Bakanlığı’nın uygun görüşü alınarak bakanlık tarafında zeytin bahçesi tesis edilmesine ilişkin usul ve esaslar Tarım ve Orman Bakanlığı’nca belirlenir.
(Danıştay 8’inci Dairesi, değişikliğin hukuka aykırı olduğu, telafisi imkansız zararlar doğuracağı gerekçesiyle açılan davalar üzerine oybirliğiyle yürütmenin durdurulmasına karar verdi.)