Yusuf Şen’in çocukluğu zeytin ve üzümüyle meşhur Manisa’nın Salihli ilçesinde geçmiş. Okul dışında kalan zamanının çoğunu zeytin ağaçlarının ve üzüm bağlarının arasında geçiren Yusuf Bey, kendi tüketimleri için ürettikleri küçük miktardaki zeytinyağından tatmak isteyen iş arkadaşlarının talebiyle kolları sıvamış. Bu serüven zaten hep aklında olan Yusuf Şen, onu heyecanlandıran hislerinin açığa çıkmasıyla birlikte daha iyisini üretebilmek için 2012 yılında çalışmalara başlamış.
ÇIKIŞ NOKTASI MANİSA’YA DAYANIYOR
“Yolculuğumun çıkış noktası Manisa’ ya dayanıyor. Hep içinde bulunduğum ama aynı zamanda hiç içinde tam anlamıyla olamadığım zeytin bahçelerinden bahsediyorum. Geriye dönüp baktığımda, ‘Hayat ağacının gölgesi ve rehberliğinde neden daha iyisi olmasın ki?’ sorusuyla süreç başladı. Ve geçen zaman içinde topraklarında doğup büyüdüğüm Ege’nin zeytin meyvesine ait mucizesinin büyüsü ile yola devam etmeye karar verdim. Sonuçta bugünkü noktaya, yani aslında yolculuğun ilk kilometrelerine ulaştım” diyor.
EN İYİ NEREDEYSE PEŞİNDEN GİDİYOR
Yusuf Şen, üretim aşamasında sadece kendi bahçeleriyle yetinmiyor. Mevsimsel faktörler, var-yok yılı ve zirai hastalıklar gibi durumlardan ürünlerinin kalitesinin etkilenmemesi adına her yıl en iyi zeytinler neredeyse onun peşinden gidiyor. Dolayısıyla, en iyi tüm bahçelerle çalışıyor. Bunun nedenini de, “Şunun farkındayım ki, güneş, yağmur, rüzgar gibi değişkenler nedeniyle her yıl aynı bahçeden aynı verim alınamıyor. Bu yüzden farklı bahçelerden istediğim kalitede ürünü bulabilmek için hareket ediyorum” sözleriyle açıklıyor.
ÜRÜNE YAKIN TESİSLERLE ÇALIŞIYOR
Yusuf Bey, koşullara göre her yıl farklı yöre ve bahçelerle çalıştığından, toplanan zeytinlerin uzun bir yolculuğa çıkmadan en hızlı ve sağlıklı şekilde sıkılması, besin değerlerinde kayıp yaşanmaması için ürüne yakın optimum seçenekle anlaşmalı olduğu tesislerle çalışıyor. Geleneksel yöntemler yerine teknolojik makinelerle hijyenik koşullarda ve üretimin en değerlilerinden soğuk sıkım yöntemini tercih ediyor.
Şu an için tek markası var: ‘Bir Damla Ege’. Zeytinyağının bir mucize olduğuna inandığı için de sloganını ‘Her damlasında mucize’ olarak belirlemiş. Halen tüketicilere sosyal medya ve internet sitesi aracılığıyla, buna ek olarak da zeytinyağı hakkında tüketicileri bilinçlendirme amaçlı düzenlediği konferanslarla ulaşıyor.
O ALGIYI YIKMA KONUSUNDA KARARLI
“Evet, daha kat edeceğim çok yolum var. Ama bu sürede emek verdiğim her ürün için almış olduğum güzel bildirimler bana doğru yolda olduğumu gösteriyor. Bu yolculuğa Ege ile başlamış olsam da yurdumuzun her köşesinin eşsiz güzellik ve lezzetler içerdiğinin farkındayım. Bunun için zeytinyağı yolculuğumda önüme sadece Ege’yi katmak yerine diğer bölgelere de bu seyahatte pay vermeyi düşledim ve gerçekleştirdim. Bunun altında yatan en önemli sebep ise daha önce de aktardığım gibi her zaman hep iyinin peşinden gidebilmek” diye konuşuyor.
Önceliğinin iç pazar olduğunu, premium kalitedeki ürünleri ülkemiz insanıyla buluşturmak istediğini, “İyi ürün yurtdışına çıkar” algısını yıkmayı amaçladığını vurgulayan Yusuf Şen, şöyle devam ediyor:
İKİ KİŞİLİK GÖRÜNSE DE ÖYLE DEĞİL
“Tüm bunları yaparken, zeytinyağı tutkunlarının ‘Bir Damla Ege’nin kokusunu içlerine çektiklerinde doğanın kokusunu hissedip tekrar koklama isteği duymalarını, yudumladıklarında ise zeytin bahçesindeymiş gibi hissetmelerini ve her damlasında mucizeyi yaşamalarını istedim. Farklı damaklara ve zevklere hitap etmek için zeytinyağının sert ve hafif tat tercihini erken ve olgun hasat çeşitleriyle beğeniye sundum. Hayat arkadaşımla çıktığım bu yolculuğun iki kişilik olmadığını biliyor ve tüketicilerimizin desteğini hep hissediyorum. Bizi daha yakından tanımak isteyen herkesi 4-7 Haziran’da yapılacak 1’inci İstanbul Zeytin Festivali’ne bekliyorum.”