Küçükkuyu Adatepe’de Hasan Hüseyin As’ın 1980’de kurduğu ilk taş baskı zeytinyağı fabrikası günümüzde yoluna antik sabunhane olarak devam ediyor. İşi başında Hasan Bey’in 4 kızından Melda As var. Aslında burayı sadece bir sabunhane olarak değerlendirmek doğru değil! Zira, her yerinde bir yaşanmışlık, bir tarih, bir hikaye var. Melda Hanım bakın neler anlattı…
Hikayeler, “Bir varmış bir yokmuş” ile başlar, gerçek hikayeler ise zamanla yazılır… Çanakkale Ayvacık’a bağlı Küçükkuyu’daki As Antik Sabunhane de 1924’te Lozan Barış Antlaşması ile Girit Hanya’dan Adatepe’ye getirilen Mavrazade ailesinin hikâyesi. Burada, ailenin yabancı olduğu topraklarda tutunma ve her şeye yeniden başlama hikayesi yaşatılmak istenmiş.
HANYA’DAN BAŞLAYAN ÖYKÜ
Ailenin büyük büyük babası Mavrazade Hasan Efendi, Hanya’da devam eden yaşamını (çalışma, okuma, sofra adabı gibi tüm gelenek ve görenekleri) aynı şekilde devam ettirmeye, çocuklarına da aktarmayı başarmış. Ailesini her zaman bir arada tutup, kalbi karşı kıyının özlemi ile hayatına Küçükkuyu’da gözlerini yummuş.
Mavrazade Fethiye Hanım, ailenin büyük büyük annesi… Ailenin gücü, ileri görüşlülüğü, nezaketi Fethiye Hanım’dan miras kalmış. Giritli Kara Ali Zade ailesinin tek kızı olan Mavrazade Fethiye Hanım, aileye zeytinciliği öğreten kişi olmuş. Fethiye Hanım’ın sofraları çok meşhurmuş. Girit’ten getirdiği özel tabaklarıyla her gün özel bir tören varmış gibi hazırlarmış sofralarını. Yıllar çok acılar yaşatsa da o sofraları hep hazırlamış. Mehmet Ali, Mithat, Refik, Halil, Hüseyin, Suzan, İlhan isminde 7 çocuk sahibi olmuş.
Mithat, Hüseyin ve İlhan evlenip aileyi genişletmişler. Mehmet Ali ise evlenmemeyi tercih edip, fakirin fukaranın, yolu Küçükkuyu’dan geçenin babası, dedesi olmuş. Hüseyin, dünyalar güzeli Emel Hanım’la evlenmiş. Suzan ve Fethiye Füruzan isimli iki çocukları olmuş. Mithat, Haydar Paşa’dan mezun olup Erdek Giritlilerinden Meserret Hanım’la evlenmiş. Bu evlilikten Hasan Hüseyin, Suzan ve Tülin dünyaya gelmiş. Hasan Hüseyin, ailenin en önemli ve gözde çocuğu olmuş. Çalışkanlığını Mavrazade Hasan Efendi’den, mütevazılığını Mavrazade Fethiye Hanım’dan, hayata sımsıkı tutunmayı da annesi Meserret Hanım’dan almış.
ÇOCUKLUK HAYALİYDİ
Hasan Hüseyin As’ın evlerinin karşısında o çocukken bir zeytinyağı fabrikası varmış. En büyük hayali, ailenin köklerinde olan zeytinciliğin de etkisiyle, o dönemin adıyla sıkımhane (zeytinyağı fabrikası) kurmakmış. İstanbul Kabataş Erkek Lisesi’nde eğitimini tamamladıktan sonra 1979’da Edremit Giritlilerinden Nezihe Hanım’la evlenmiş. 4 kızları olmuş: Meserret, Melda, Melike ve Nur…
Nezihe Hanım, ailenin demir leydisiymiş. Aileyi bir arada tutan, geleceğe ayakları yere sağlam basan 4 kız çocuğu yetiştirmiş. Hasan Hüseyin Bey, eşinin de desteğiyle 1980’de ilk taş baskı zeytinyağı fabrikasını kurmuş. Şu an sabunhane olarak hizmet veren tesis çift baskıyla çalışmaya başlamış. Torbacılar, dolumcular, sıkımcılar, yağcılar olmak üzere 50’ye yakın işçi vardiyalı 24 saat görev yapmış. Hasan Hüseyin As, Türkiye’nin her yerinden zeytin getirmiş, her yörenin yağını çıkarmış. Kışın zeytin-zeytinyağı, yazın ise sabun üretmiş.
O BAYRAK ŞİMDİ MELDA’DA
Zamanla kızlar büyümüş, okullarını bitirmişler ve memlekete geri dönmüşler. 4 kardeşten en büyüğü Meserret As Çetin, zeytin ağaçlarının yapraklarından ona miras bırakıldığı şekilde zeytin sirkesi imalatına başlamış. Melike As fabrikacılığı devralmış. 2018’de ortağı Mehmet Betil’le kendi zeytinyağı tesisini kurmuş. Ailenin en küçüğü Nur, mimar olmuş, Mavras Zeytinyağı Fabrikası’nı yapmış, As Zeytinyağı Fabrikası’nı da As Antik Sabunhane olarak renove etmiş. Geçmişi tüm ihtişamıyla geleceğe taşımak isteyen Melda As ise bu tarihi binada eski usul odun ateşinde dev kazanlarda el yapımı sabun üretme geleneğini sürdürmeye karar vermiş.
Sabunhane’nin her yerinde bir yaşanmışlık, bir tarih, bir hikaye var. Öyle ki, ailenin mübadele sırasında Türkiye’ye gelirken kullandığı bavul bile korunmuş. Eskiden sabun yapılırken neler kullanılıyorsa hepsini burada görebiliyorsunuz. Duvarlar 4 kuşak aile fertlerinin fotoğraflarıyla kaplı. Melda Hanım, “As Antik Sabunhane’yi bir yazıya sığdırmak imkansız. Amacımız, bizlere aktarılan ve öğretilen her şeyi ziyaretçilerimizle paylaşmak. Burası bizim aile tarihimiz. Zeytin ağacının mucizelerini kuşaktan kuşağa aktarmak ise görevimiz” diyor.