Bu karar kimseyi mutlu etmedi
Pandemi, ticarette dengeleri sarsmaya devam ediyor. Kovid-19 salgınının yol açtığı belirsizlik ve artan yağ talebi gerekçe gösterilerek Tarım ve Orman Bakanlığı’nın talebiyle Ticaret Bakanlığı’nca dökme ve varilli zeytinyağı ihracatına 31 Ekim 2021’e kadar yasak getirdi. Benzer uygulamayla en son 20 yıl önce karşı karşıya kalan sektör temsilcileri, alınan karara tepki gösterdi. Bakalım, kim ne demiş?
EGE ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI İHRACATÇILARI BİRLİĞİ:
Zeytinyağı fiyatları enflasyonu tırmandırmıyor
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi’nin verilerine göre Türkiye’nin 2021-2022 sezonuna 43 bin ton stok ve 172 bin tonluk tahmini rekolteyle giriliyor. Sezonu kalan döneminde özel kararnameyle Türkiye’ye getirilen zeytinyağı miktarına yakın, geçtiğimiz sezonlara kıyasla düşük düzeyde bir ihracatımız olduğunu görüyoruz. Türkiye’nin yıllık 140 bin ton iç tüketimi olduğu bir gerçek. Bu şartlarda ihraç edilebilecek 60-70 bin ton civarı zeytinyağımız var. İhracatımızın yaklaşık yüzde 55’i dökme olarak yapılıyor. Bu şartlarda dökme zeytinyağı ihracatına yasak getirilmesini doğru bir hamle olarak görmüyoruz. Zeytinyağı enflasyonu tırmandıracak boyutta bir etki yapmamaktadır. Ayrıca, zeytinyağı fiyatlarında diğer bitkisel yağ fiyatlarındaki artışla kıyaslandığında büyük artışlar da olmadı.
PRESTİJ KAYBINA UĞRATACAK
Türk zeytinyağı ihracatçılarının yıllık yaptığı kontratlar var. Bu taahhütlerini yerine getiremedikleri takdirde prestij kaybına uğrama yanında, önümüzdeki yıllarda da bu müşterileriyle çalışmalarının yolu kapatılmış olacak. Zor şartlarda kazanılmış olan pazarlar kolayca kaybedilecek. Türkiye, üretimde dünya ikinciliği hedefiyle 2002 sonrasında devlet destekleriyle 90 milyon olan zeytin ağacı varlığını 180 milyona çıkardı. Bu ağaçlar önümüzdeki yıllarda ürün vermeye başlayınca 650 bin ton zeytinyağı rekoltesine ulaşacağız. Önümüzdeki yıllardan itibaren rekolte ve üretim artışı önemli rakamlara ulaşacak. Bu rekolte artışı iç tüketimden önemli ölçüde fazla olacağından ihracat olmadığı takdirde zeytinyağı fiyatları da üreticimizi tatmin etmeyecek seviyelerde seyredecek. Bu da üretimi ve üreticimizi olumsuz etkileyecek. Bu kararın üreticilerimizi küstüreceğini, zeytincilikten uzaklaştıracağını ve yüksek girdi maliyetleriyle üretimini hak ettiği değerde satamamasına yol açabileceğini düşünüyoruz. 20 yıl önce dökme zeytinyağı ihracatına yasak getirildiğinde zeytinyağının ortalama fiyatının 90 centlere düştüğünü hatırlatmakta fayda görüyoruz. Sonuç olarak içeride tüketicinin ihtiyacının karşılanmasında bir sorun yaşanmazken, ülkeye döviz kazandıracak bir ürünün ihracatının yasaklanması kabul edilemez.
KDV YÜZDE 1’E ÇEKİLSİN
Türkiye’de kişi başı yağ tüketimi 17 litre seviyesinde. Zeytinyağı bu tüketimden 2 litrelik pay alıyor. Zeytinyağı fiyatlarında bitkisel yağ fiyatlarındaki boyutlarda artış yaşanmamakla birlikte, zeytinyağı fiyatlarının düşmesi ve tüketiminin daha da artması için önerimiz zeytinyağında yüzde 8 olan KDV’nin yüzde 1’e indirilmesidir. Bu sayede litrede 2.5 TL civarında fiyatlarda tüketicimiz lehine bir rahatlama olanağı ortaya çıkacaktır.
ANA HEDEF KUTULU İHRACAT
İhracatçılar olarak ana hedefimiz kutulu zeytinyağı ihracatını artırmak. Bununla birlikte her firmamız ithalatçılardan gelebilecek farklı talepleri karşılamak durumunda. Bugün dünya zeytinyağı üretiminin yüzde 55’ini tek başına gerçekleştiren İspanya uzun yıllar zeytinyağını dökme olarak İtalya’ya ihraç etti. Sonraki yıllarda İtalyan markalarını satın alarak markalı ihracatta belli konuma geldi. İspanya’nın bugün toplam ihracatının halen yüzde 60’ı dökme şeklindedir. Bizim de İspanya örneğindeki gibi nihai hedefimiz kutulu ihracatımızın payını artırmaktır. Öte yandan dünyada catering, balık konservesi gibi alanlarda faaliyet gösteren firmalar önemli miktarda zeytinyağını kendi üretimlerinde kullanılmak üzere ülkemizden dökme olarak temin etmekteler. Tüm bu nedenlerden dolayı dökme ve varilli zeytinyağı ihracatının devamını istiyoruz.
///
ZEYTİNDOSTU DERNEĞİ:
Hem tüketiciyi, hem de üreticiyi mağdur eder
20 yıl sonra dökme zeytinyağı ihracatına getirilen yasak hem üreticiyi, hem de ihracatçıyı mağdur edecek. Amaç enflasyonu önlemekse iç piyasada uygulanan yüzde 8 KDV’nin yüzde 1’e düşürülmesini öneriyoruz. Bilindiği üzere yaklaşık 4 yıldır Afrin’den gelen Suriye zeytinyağı ihracatçı firmalara 3 ay içinde ihraç edilmek şartıyla verilmektedir. Bu yağın kalitesi düşük olduğundan ancak ve ancak dökme olarak ihraç edilebilmektedir. Yıllık ortalama 20 bin ton Afrin yağının ihracatı bu yolla yapılmaktadır. Ancak uygulama Afrin’den getirilen yağı da kapsamaktadır. Bu kusurlu zeytinyağı dökme olarak ihraç edilemezse el altından iç piyasaya verilme riski bulunmaktadır. Bu durumda hem piyasaya sunulan kusurlu zeytinyağı nedeniyle tüketici mağdur olacak, hem de fiyatlar olması gerekenin altına düşeceği için bizim üreticimiz mağdur olacaktır. Ayrıca elinde kontratları olsun veya olmasın ihracatçı firmalar daha önceden stoklarına aldıkları Afrin yağını ihraç edemeyecekleri için ciddi mağduriyet yaşayacaklardır. Yıllardır dile getirdiğimiz yanlışları ve bunlara çözüm önerilerini buradan tekrar ediyoruz:
YANLIŞLAR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
- Zeytinyağı sektöründe ‘Dahilde İşleme Rejimi’ (DİR) uygulanmaz. Ancak son dört yıldır Afrin’den gelen Suriye zeytinyağı ihraç kayıtlı olarak ihracatçı firmalara veriliyor. İhracatçı firmalar da kendilerine tarım kredi kooperatifi kanalıyla satılan bu ağır kusurlu zeytinyağlarını Türkiye menşeli iyi zeytinyağı ile paçal yaparak ihraç ediyor. Rafine fabrikalarında üretilen ve ihraç edilen önemli miktardaki zeytinyağları yine Afrin zeytinyağı. Önerimiz, Afrin zeytinyağlarının sadece serbest bölgeler aracılığıyla ihraç edilebilmesi.
- Diğer gıdalarda olduğu gibi zeytinyağında da önemli sorunlardan biri taklit/tağşiştir. Tüketicinin sağlığına veya bütçesine dokunacak şekilde gıda üretiminde ve pazarlanmasında tağşiş ve hile aslında gıda terörü olarak kabul edilebilir. Bu yolla hem haksız kazanç sağlanmakta, hem de tüketicinin isteği/bilgisi dışında farklı bir yağ tüketmesine yol açılarak hakkı ihlal edilmektedir. Bu sorunun önlenebilmesinin yolu gıda denetimlerinin sıkı bir şekilde yapılması ve taklit/tağşiş yaptığı tespit edilen firmalara uygulanan cezaların caydırıcı düzeyde olmasından geçmektedir. Gıda denetiminde yaşanan çeşitli sorunların bertaraf edilebilmesi ve gıda denetimlerinin daha bağımsız yapılabilmesi için İtalya örneğinde olduğu gibi ‘Gıda Polisi’ yapılanması önemlidir. Bu amaçla çeşitli yollar izlenebilir: Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bağlı bir Gıda Polisi Şubesi kurulabilir ve burada faaliyet gösterebilir. Tarım ve Orman Bakanlığı Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü’ne bağlı Gıda Polisi Teşkilatı kurulabilir.
- Zeytin ve zeytinyağı üreticisinin yıllardır mağdur olduğu önemli konulardan biri de hak ettiği ancak yeterli miktarda alamadığı primlerdir. Zeytindostu Derneği olarak, kurulduğumuz 2006’dan bu yana zeytin üreticine dane başına, zeytinyağında da kilogram başına prim verilmesini talep etmekteydik. Üreticilerin son günlerde enflasyon nedeniyle karşılaştığı fiyat baskısını bir nebze de olsa azaltmak için özellikle üreticilere prim desteği talebimiz vardır. Sofralık zeytin üreticine kg başına 15 kuruş prim verilmektedir. Bu prim AB’nin zeytin üreticine verdiği prim miktarlarından fersah fersah uzaktır. Zeytindostu Derneği’nin önerisi sofralık zeytin için dane başına kg bazında 50 kuruş, zeytinyağında da kg bazında 2.5 TL prim verilmesi yönündedir.
- Zeytinyağı ihracatçısına markalı 1 litreye kadar olan ihracatta daha önceleri tonda 600 dolar ihracat iadesi verilmekteydi. Günümüzde bu iade miktarı tonda bin 300 TL şeklindedir. İhracatçı firmalarımızın uluslararası piyasada rekabetçi olabilmesi için ihracat iade miktarlarının güncellenmesini talep etmekteyiz.
- Üreticilere mazot ve gübre desteği verilmelidir.
- Zeytinyağında önemli kalite problemi yaratan tarlada toplanan zeytinlerin çuvallara konulması ve bunların içinde bekletilmesinin yasaklanmasını istiyoruz. Çuval yerine üreticilere nefes alan plastik kasa kullanılmasının zorunlu kılınmasını bekliyoruz.
- Zeytinyağı, fabrika, toptancı veya üreticinin evinde plastik bidon ya da plastik tanklarda bekletildiği taktirde yağın kalitesi bozulmakta, aynı zamanda plastikle temas eden yağ bir süre sonra plastik malzemede bulunan fitalatları çözerek insan sağlığına zararlı olan bu maddelerin yağa bulaşmasına neden olmaktadır. Bu sebeple gerek sıkım tesisinde, gerek aracı toptancılarda veya dolum fabrikalarında yağların plastik tanklarda tutulmasının engellenmesi gerekmektedir. Zeytinyağı ihracatında yapılan analizlerde plastik tankta veya bidonda bekletilen yağlarda plastik izine rastlanması ve bunun insan sağlığına zarar verdiği gerekçesiyle ihraç edilememesi durumun önemini göz önüne sermektedir. İhracatı reddedilen bu tarz zeytinyağlarının iç piyasada satılarak tüketilmesi de dikkat çekilmesi gereken ayrı bir noktadır. Zeytinyağları her türlü koşul ve şartta krom/nikel paslanmaz çelik tanklarda saklanmalıdır. Tarım ve Orman Bakanlığı plastik bidonları tamamen yasaklamalı, krom/nikel paslanmaz çelik tank kullanımı için üretici ve zeytin sıkım fabrikalarına teşvik primi vermelidir.
- Her zeytinyağı üretim bölgesinde lisanslı depoculuk sistemi başlatılmalı, üreticinin yağı buralarda serin ortamda ve krom/nikel paslanmaz çelik tanklarda saklanmalıdır.
- Gerek tarladan sıkım fabrikasına, gerek dolum fabrikasından nihai tüketiciye kadar olan aşamada zeytinyağının kaliteli üretim ve tüketim süreçlerine yönelik üreticilere, dolum fabrikası sahiplerine, butik marka sahiplerine ve tüketiciye düzenli olarak farkındalık eğitimleri verilmelidir. Bu eğitimler içinde kaliteli zeytin ve zeytinyağı üretimi anlatılmalı, ayrıca tadım eğitimleri de düzenli olarak verilmelidir. Zeytindostu Derneği bu eğitimler için gönüllü destek olmaya hazırdır.