Cumhuriyet Bulvarı No: 82 Erboy 2 İş Merkezi

B: BİRLEŞELİM

Merhaba sevgili okurlar…

Hatırlarsanız, ‘Bilge Ağaç’ta yer alacak yazılarım için şöyle bir uygulama planlamıştım:

A’dan başlayarak her sayıda alfabemizden sırasıyla bir harf ve o harfle başlayan bir kelime olsun istedim konumuz. Dergimizin 4’üncü sayısında yayınlanan ilk yazımla ‘A’yı geride bıraktık.

İkinci harfimiz: B

İkinci başlığımız / konumuz: BİRLEŞELİM

Birlikten kuvvet doğar.
Bir elin nesi var, iki elin sesi var.

Kültürümüze yerleşen bu iki sözle başlamış olalım, ben yazmaya, sizler okumaya,

Bilge Ağaç’ın bize ayırdığı bu derin değer, fayda, onur, keyif, imkânla…

Dünya ticaretine yön veren ülkeler 20’nci Yüzyıl’ın ortalarında Fransa’nın Nice (Nis) kentinde birleşmişler, toplanmışlar, ticari ürünlerin ve hizmetlerin sektörel markalaşmaları için bir sınıflandırma yapılmasına karar vermişler. 1957 yılında imzalanan Markaların Tescili Amacıyla Mal ve Hizmetlerin Uluslararası Sınıflandırılmasına İlişkin Nice Anlaşması’na Türkiye de 1996’da dahil olmuş.

Malumunuz, ‘marka / markalaşma’ önemli.

Burada detayına girmeden sadece birkaç rakama değineceğim:

Yukarıda bahsettiğim Nice Anlaşması gereği, marka başvurusu yaparken “Nice Sınıflandırması” seçmek gerek ürüne / hizmete bağlı olarak, ‘zeytinyağı’ muhtelif gıdalarla birlikte ‘bitkisel yağlar’ başlığı altında ‘29’a giriyor.

Türk Patent, 2012-2019 yılları arasında ‘29’ için, toplamda 73 bin 590 ve bunun 2019’a yansıyan kısmının 11 bin 41 olduğunu sayfasından bildiriyor.

‘Bitkisel yağlar’ için verilen bu rakamların sadece yüzde 10’unu alsak, son dokuz yılda 730, öncesini tahmin edecek olursak en az bin –  bin 500 zeytinyağı markası var demektir ülkemizde.

Ders notlarımdan aklıma nakşeden, “Toplam üretimin ancak yüzde 10’u ‘butik sızma’ zeytinyağıdır” prensibinden hareketle, yukarıdaki rakamları baz aldığımızda en az 100 – 150 tane ‘butik sızma zeytinyağı’ markası var demektir ülkemizde.

Bu nokta da hemen ‘butik zeytinyağı’ nedir, ona bakalım:

Ama sakın TDK’ya bakmak gibi bir hata yapmayın, Türkçe karşılığı için, yıkılırsınız, ben yıkıldım…

Her şeyin ‘butiği’ olan bir zaman diliminde maalesef çok sınırlı kalmış TDK’nın açıklaması.

Neyse ki ‘butik otel’ var, onu alalım biz:

Butik otel: Seçkin müşterileri için kendilerini evlerinde hissedebilecekleri konforu sağlayan, oda sayısı az, şık bir otel türü.

‘Zeytinyağı’na uyarlayacak olursak:

Seçme imkanı olan tüketicilere, kullanırken kendilerini emin ve güvenli hissedebileceği, üretimi az, sunumu şık zeytinyağı türü.

Ve de internette Batılı bir adreste ulaştığım tanıma bakalım:

Boutique olive oil: Premium quality extra virgin olive oil sourced from reputable producers who pour their heart & soul into producing the very best!

Türkçesi şöyle olabilir:

Kalbini ve ruhunu en iyiyi üretmeye adamış şerefli ve itibarlı üreticilerin ürettiği üstün kaliteli sızma zeytinyağı.

Şimdi de, tartışmaya açık olmak üzere, ben tanımlayayım:

Seçme imkanı olan tüketicilere, kullanırken kendilerini emin ve güvenli hissedebileceği, kalbini ve ruhunu en iyiyi üretmeye adamış şerefli ve itibarlı üreticiler tarafından tüketiciye sunulmuş olan en üst kalitede zeytinyağı.

Yukarıdaki hesabımız doğruysa, sayıları 100-150 olan ‘butikçi’lerce üretilen zeytinyağının tamamının tanımımıza uyduğunu söylemek mümkün müdür?

Maalesef, Tarım ve Orman Bakanlığ’ımızın ‘gıdada tağşiş’ listeleri bunun mümkün olmadığını gösteriyor.

Bu ön bilgilerle, konumuza dönelim.

Zeytinyağı, özellikle sızma zeytinyağı sektörünü oluşturan birçok kol var. Sırasıyla gidelim…

* Değerli butik sızma zeytinyağı üreticileri (bahçe / sıkım tesisi sahipleri): BİRLEŞELİM.

Hepimizin malumu olduğu üzere, İspanya’nın kantitede (miktarda), İtalya’nın kalitede lider, Yunanistan’dan sonra Tunus’un da -üretim miktarında- bizi geride bıraktığı global piyasada, sızma zeytinyağı fiyatları bu yıl 1.7 – 3.5 Avro aralığında. Nihai tüketicinin tercihi sempati duyduğu ülkenin ürününü kullanmaktan yana olsa da, paranın rengi de olmaz, ülkesi de… Ticaretin temel prensibi ‘maliyet + kar = satış fiyatı’ ise, ve de gerek ülkemizde, gerekse dış pazarlarda ‘rekabete uygun’ fiyatları yakalayamıyorsak, bunun temel nedeninin üretim maliyetlerimiz olduğunu söylesem sanırım aramızda buna karşı çıkan olmaz.

Üretim maliyetlerimizi, bir şekilde birleşerek, bilgi ve imkan paylaşımı yaparak, ortak faydada ve ortak paydada buluşarak, birlikler, kooperatifler vb. kurarak düşürebilir, gerek iç ve gerek dış pazarlarda rekabet gücümüzü yükseltebiliriz.

* Değerli zeytinyağı odaklı dernekler, tadım panelleri, eğitimciler: BİRLEŞELİM.

Bilgi sahibi olmayan, fikir sahibi olamaz!

Oysa, son 10 yılda zeytinyağına ilgi artarken, bilgisiz ya da yarım yamalak, yetersiz, hatta yanlış bilgi sahibi olanların fikir üretmesi, ahkam kesmesi moda olmaya başladı. Haber spikerleri ‘uzman’, ücret karşılığı restoran / gıda reklamı yapanlar ‘gurme’ ve hatta ‘somelyer’ kesildi başımıza… İki eğitim alan ‘eğitmen’, hatta ‘tadımcı’ ilan eder oldu kendisini.

İnternetteki bilgi kirliliği yetmiyormuş gibi, bir de bunlarla, ‘tüketici’ ne yapacağını, neyi nasıl seçeceğini şaşırdı.

Bilgi, (evet, en değerli hazinedir, ama konu ‘en kaliteli sızma zeytinyağının tüketiciye ulaşabilmesi’ olunca) ÜCRETSİZ olmalıdır kanısındayım. Zeytinyağına gönül veren, gerçek anlamda bilgi ve tecrübe donanımlı yapılar / kişiler olarak birleşelim. Ortak ve aşamalı eğitim notları oluşturalım. Hepimizin baş tacı tüketiciye doğru bilgilerle, onların kolaylıkla ulaşabilecekleri şekilde gidelim. Gidelim ki, doğru bilgilerle, doğru fikirlere sahip olabilsinler, doğru seçimler yapabilsinler.

* Değerli tüketiciler: BİRLEŞELİM.

En zor durumda kalan kesimdir tüketiciler.

Günümüzde piyasada fiyat skalası 10 TL / Litre – 100 TL / Litre aralığında olan, sağlık ve lezzet uğruna satın almak zorunda hissettiği ürün yelpazesinden nasıl seçim yapacak!?

Şöyle yapacak:

  1. a) Sosyal medyada ya da gerçek anlamda ‘tüketici grupları, dernekleri, birlikleri vb.” kuracak, bilgi ve tecrübe paylaşımlarına imkan yaratılacak.
  2. b) Kendisi gibi lezzete ve sağlığa önem veren diğer tüketicilerle birleşecek, birlikte araştıracak, birlikte sorgulayacak, toplu alım yapacak.
  3. c) Gerek görüyorsa analiz raporları isteyecek. Yeterli bulmuyorsa, akredite tadım panellerine, laboratuvarlara kendileri gönderecek, toplu alıp yapacaklarını söyleyecekleri üreticilerden isteyecekleri numuneleri.
  4. d) Kişi başı 100 – 200 – 300 TL ödedikleri restoranlarda masaya gelen zeytinyağının ‘marka’sını soracak. Markası belli olmayan ‘alkollü / alkolsüz’ içecekleri nasıl gönül rahatlığı ile içmiyorsak, aynı şekilde, “Bize köyden özel olarak geliyor” lafına tav olmayacak, hakkını arayacak.
  5. e) Eğitim alabilecekleri kurum ve / veya kişilerden toplu katılım indirimi isteyecek. Olmadı, aralarından bir iki kişi tüm grup adına eğitime katılacak, öğrendiklerini diğerleriyle paylaşacak.
  6. f) Herhangi bir kazıklanma durumunda birlikte hesap sorulabilecek.

Birçok şey yapılabilir birlikte…

Sizlere burada ‘B’ harfi başlığı altında:

‘Gerçek sızma zeytinyağının’ bağışıklık sisteminize sağlayacağı sonsuz destekten…

B vitamini zenginliğinden…

Besin değerlerinin muhteşemliğinden vb. bilimsel başlıklı paragrafları kopyala / yapıştır yaparak sunmak istemedim.

Zira, doğru bilgiye ihtiyacı olan ona bir şekilde ulaşır. Ve de ‘birlikte’ daha kolay ulaşılır.

Dikkatinizi çekmek istediğim; zeytinyağı gibi sağlık açısından hayati, lezzet açısından efsanevi değeri olan bir ürünün, pratikte nasıl çok daha düşük maliyetlerle çok daha fazla kullanıcıya çok daha kolay ve ulaşılabilir olabileceğini aklınıza düşürmekti sadece.

Sağlık, lezzet, keyif diliyorum.