FİRMA: Veziroğlu Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
MARKA: Ezra
BÖLGE: Mersin, Mut
Dalları toprağa ve denize dokunan, yağıyla şifalayan zeytine kendi adıyla dokunmak istedi, ortaya ‘Ezra’ çıktı
Esra Deniz, uluslararası ilişkiler ve işletme okumuş. Ancak doğanın bir parçasıyla partner olmanın kendisine çok daha iyi geleceğini düşünerek, bir yandan aile şirketinde çalışırken, bir yandan da zeytinciliğe yatırım yapmış. ‘Doğanın verdiklerine hürmetle davranmak gerek’ mottosuyla çıktığı ve buna uygun üretim yaptığı yolda elde ettiği ürününü daha piyasaya vermeden çifte ödül kazanmış.
Amerikalı Cleve Backster yorucu bir iş gününün sonunda odasında otururken birden aklına esmiş ve uzmanı olduğu yalan makinesinin elektrodlarını devetabanı dediğimiz bitkinin yaprağına bağlamış. Amacı, bitkiye su verildiğinde suyun emilişini ve bitkinin buna tepki gösterip göstermeyeceğini anlamakmış. Bitkide kayda değer bir reaksiyon saptayamamış. Çünkü suyun bitki içindeki hareketi tamamen fizyolojik bir olaymış. İnsanda galvanometre göstergesini sıçratacak kadar güçlü bir tepki elde etmenin en etkin yolu onun yaşamını ve mutluluğunu tehdit etmekmiş. Cleve Backster da bu düşünceden yola çıkarak bitkinin yapraklarından birini o sırada elinde tuttuğu sıcak kahve fincanına sokuvermiş. Aygıt yine belirgin bir tepki vermemiş. Bunun üzerine daha vahşi bir saldırı yapmaya, elektrotların bağlı olduğu yaprağı yakmaya karar vermiş. Kafasında yakma düşüncesini canlandırmasıyla birlikte yazıcı uçta bir hareket olmuş. Backster kıpırdamamış. Peki, ne olmuş? Bitki aklından geçenleri mi okumuş? Kibrit almak için odadan dışarı çıkıp geri döndüğünde grafik üzerinde yeni ve ani bir dalgalanmanın kaydedildiğini görmüş. Daha sonra yaprağı yakacakmış gibi hareket ettiğinde hiçbir tepki görmemiş. Acaba bitki gerçek ve yapmacık niyetleri de ayırt edebiliyor muymuş? Gördükleri bir tesadüf mü, yoksa gerçek miymiş?
Cleve Backster için yeni bir ufuk açılmış. Önce, olayın kendi gözünden kaçmış mantıklı bir izahı olup olmadığını araştırmış. 30’a yakın bitki üzerinde deneylerini tekrarlamış Hepsi de benzer gelişmeler gösteren bu deneyler yaşama başka bir görüş açıcından bakması gerektiğini söylemiş. Yaptığı çalışmalar sonrasında çok önemli sonuçlar elde etmiş. Birincisi, bitkilerin kendi düşüncelerini sezme yetenekleri varmış. Ayrıca, büyük bir tehlike karşısında kaldıklarında ya da kendilerine zarar verilebileceğini hissettiklerinde insandakine çok benzer şekilde baygınlık geçiriyorlarmış. Bitkilerin sadece duyguları algılamanın ötesinde geçmişi de hatırlayan bellekleri olduğunu keşfeden Backster, bitkilerle bakıcıları arasında bir bağlılık oluştuğunu da deneyimlemiş.
DOĞAYA BÜYÜK HÜRMET DUYUYOR
İşte Esra Deniz de tıpkı Cleve Backster gibi doğanın bize verdiklerine hürmetle davranılması gerektiğini düşünenlerden. Bu yüzdendir ki, İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nün ardından işletme masterını tamamlayıp döndüğü memleketi Mersin’de bir yandan aile şirketinde çalışırken, bir yandan da kendi girişimi olan zeytinciliğe başlamış. “Babam köylü usulü her yıl zeytinliğimizdeki zeytinlerini sıktırır, eşe dosta hediye ederdi. Geri dönüşler güzeldi. Benim de bir girişim hayalimin olduğu zamanlardı. Tempolu ve stresli şehir-ofis hayatıyla beraber kendimi zeytin ağaçlarının arasında buldum. ‘Doğanın bir parçasıyla partner olmak bana çok daha iyi gelecek’ diye hissettim. Ve bu işi hem profesyonel, hem de keyifli bir yolculuğa dönüştürmek için kollarımı sıvadım. İlk olarak işin uzmanlarına danıştım, tadım eğitimi aldım. Tarım ve üretim boyutlarında bilgimi zenginleştirdim. Müge Nebioğlu ile tanışarak kendisinden önemli destekler aldım. Sonra bu adımlar beni yaşadığım coğrafyanın en iyi zeytinine, Mut’a götürdü. Domates yaprağı, kesilmiş çimen, badem aromalarına bezenmiş bu zeytinlerin yüksek rakımdan dolayı ilaçsız ve gübresiz yetişebilmesi beni daha da cezbetti. İşte yolculuğum da tam burada başladı. Bu yolculukta öğrenebildiğim en güzel ve özel şey, bitkinin, sebzenin ya da meyvenin insan davranışlarına kendilerince tepki verdiğini görmem oldu. Çünkü ürünlerimizi standart ve premium olarak kategorize ettik. Standart ürünümüz en bilindik yöntemlerle, tırmıkla hasat edilen ürünler. Tat ve kokuda değerli. Premium ürünümüz ise toprağa değmeden elle hasat edilmiş zeytinlerden. Ayrı bir emek ve özen içeriyor. Zeytine kibarca davranmak bile ondan elde edilen yağın tat ve kalitesinde bariz değişikliklere neden oluyor. Bu benim için fazlasıyla etkileyici” diyor.
PİYASAYA ÇIKMADAN İKİ ALTIN
Esra Hanım, kendi bahçesinin yanı sıra Mut’taki diğer zeytinliklerden de alım yapıyor. ‘Gemlik’ ve ‘Ayvalık’ çeşitleriyle çalışıyor. Markasının adı ‘Ezra’. Dalları toprağa ve denize dokunan, yağıyla şifalayan zeytine kendi adıyla dokunmak istediğinden bu isimde karar kılmış. Daha piyasaya girmeden Türkiye’nin ilk uluslararası zeytinyağı yarışması Anatolian IOOC’dan ve Dubai IOOC 2021’den altın madalya almış. Şimdilerde öncelikle kendi tesisini kurmayı, sonrasında da başlangıçta mikro şeklinde ama ileride büyük çapta ihracat yapmayı hedefliyor. “Elimle ve yüreğimle topladığım zeytinlerimi erken hasat ve soğuk sıkım zeytinyağı olarak sofranıza ulaştırıyorum. Keyifle, doyumla, güvenle ve farkındalıkla tüketin” diye de ekliyor.
Esra Deniz