FİRMA: Tarmeda Gıda Ltd. Şti.
MARKA: Elianor
BÖLGE: İzmir, Bergama
Kendini sev, Elianor’u keşfet!
Kendi bahçelerindeki asırlık zeytin ağaçları arasında büyümüş Egeli bir kadın girişimci olan Arzu Çolak, pandemi döneminde, beyaz yakalı olarak çalıştığı işinden istifa edip yönünü toprağa çevirmiş. Ve dedelerinden kalan bahçelerde yıllardır özenle üretilen mahsulü ‘Elianor’ markasıyla birleştirmiş.
Arzu Çolak, ‘Elianor’ markasını bu yıl kurmuş olsa da zeytinyağı ile uğraşı yeni değil. Yıllardır dedelerinden kalan topraklarda zeytinyağı üretimi yapan bir aileden geliyor. Ama hani gözünün önünde duran şeyi göremeyebiliyor ya insan bazen, onun da pandeminin etkisiyle durup düşünme, “Ben ne yapıyorum, ne yapmak istiyorum?” dediği zamanlar olmuş. Ve o zamanların sonucunda bir beyaz yakalı olarak çalıştığı işinden istifa kararı almış ve sonrasında “Kendini sev, Elianoru’u keşfet!” sloganıyla yola çıkmış.
“Doğduğum topraklara döndüm ve dedelerimden kalan zeytin bahçelerinde yıllardır özenle üretilen mahsulümüzü ‘Elianor’ markasıyla birleştirdim. Ben 31 yaşında İzmirli genç bir kadın girişimciyim. Eğitim hayatımın lisans dönemine kadarki kısmını İzmir’de tamamladıktan sonra İstanbul’a taşındım ve daha önce staj yaptığım özel bir firmada çalışmaya başladım. İlk firmamda 3.5 yıl çalıştıktan sonra benzer sektörde faaliyet gösteren farklı bir firmaya transfer oldum. Eş zamanlı olarak Bilgi Üniversitesi’nde MBA eğitimimi tamamladım. Son firmamda da 3.5 yıl çalıştıktan sonra istifa ettim ve ‘Elianor Zeytinyağı’ markasını kurdum” diyor.
TAMAMI ‘AYVALIK’ ÇEŞİDİ ZEYTİNLERDEN
Zeytinyağlarının İzmir Bergama çevresindeki zeytinliklerindeki asırlık ağaçlardan elde edildiğini söyleyen Arzu Hanım, “Bahçelerimizde ‘Ayvalık’ (Edremit) ve ‘Trilye’ çeşidi zeytin ağaçlarımız var. Ancak Elianor Zeytinyağları’nın tamamı ‘Ayvalık’ zeytinlerinden üretiliyor. Zeytinler tüm yıl boyunca hasat dönemine hazırlanıyor. Aslında esas yolculuğu hasatla başlıyor diyebiliriz. Hasat dönemleri bölgeden bölgeye değişse de genellikle ekim-kasım aylarında başlayıp ocak sonuna kadar devam eder. Ancak kasım ayından sonra toplanan zeytinlerin asit oranı yükselip, kalitesi düşer. Bu yüzden biz hasadı en geç kasım ortasında bitiriyoruz. Zeytinlerimizi elle, yere değmeden toplayıp aynı gün içinde hava alan kasalarla sıkım için fabrikaya götürüyoruz. Burada son teknoloji makinelerle soğuk sıkım yöntemiyle üretip krom tanklarda ve Türk Gıda Kodeksi’ne uygun koşullarda depoluyoruz. Sonrasında siparişlere göre şişeleyip paketleyerek gönderimlerini yapıyoruz” bilgisini paylaşıyor.
SAĞLIKLI VE GÜVENLİ GIDAYA İLGİ ARTIYOR
Kargo ve teslimat kısmının kendileri için önemli olduğunu vurgulayan Arzu Çolak, Elianor henüz satışa çıkmadan önce rakip ve tüketici analizi yaparken en çok şikayet edilen konunun gönderim süreci olduğunu gördüklerini aktarıyor. Zeytinyağı için en sağlıklı ambalaj türünün cam ve teneke olduğunu, ancak her ikisinin de kargo açısından büyük risk taşıdığını söyleyen Arzu Hanım, şöyle devam ediyor: “Bu yüzden paketleme konusuna çok dikkat ediyoruz. Şimdiye kadar aldığımız yorumların neredeyse tamamında müşterilerimiz paketlemenin çok iyi olduğunu belirtiyorlar. Bu arada zeytinyağı tutkunları bize kendi web sitemiz üzerinden, online pazaryerlerinden, İzmir ve İstanbul’daki bazı organik/doğal ürün marketlerinden ulaşabiliyorlar. Yine İzmir ve İstanbul’daki bazı kafe ve restoranlarda da tadıp satın alabiliyorlar. Sağlıklı ve güvenli gıda talebi her geçen gün artıyor. Bu bizim için çok umut verici bir durum. Biz sosyal medyalarımızda, web sitemizde ulaşabildiğimiz her bir müşterimize kendimizi anlatıyoruz. Ürünümüzle ilgili akıllarında bir soru olursa hevesle cevaplıyoruz, cevaplamaya hazırız. Süreçlerin tamamında mahsulümüzün başında durup, çıkan zeytinyağlarımızı akredite laboratuvarlara analize gönderiyoruz. Tüm sonuçları da web sitemizde yayınlıyoruz. Şeffaf olduğumuz için müşterilerimizle aramızdaki güveni kurmuş oluyoruz. Zeytinyağı tüketici sadakati çok yüksek bir ürün. Eğer lezzet olarak kendinizi kanıtladıysanız ve şeffafsanız siparişler tekrarlanıyor.”
İÇİNDEKİ GÜCÜN FARKINDA OLAN, KENDİNİ SEVEN BİREYLERDEN İLHAM ALIYOR
Elianor, ‘elia’ , ‘elima’ ve ‘elinor’ kelimelerinin birleşiminden meydana gelmiş. Elia ‘zeytin’, Elinor ‘parlak ışık’ anlamına geliyor. Elima ise ilkel dinlerde ‘insana dünyayı değiştirebileceğini düşündürten mucizevi güç’ olarak tanımlanıyor. Elianor, içindeki gücün farkında olan, kendini seven, dünyayı değiştirip güzelleştirmenin kendiyle başladığına inanan bireylerden ilham alıyor. Bilinçli, farkındalığı yüksek, kendisinin ve çevresindekilerin sağlığına önem veren, aynı zamanda üstün lezzet arayışındakilerin markası. Direktör Ajans’ın tasarladığı logonun orta kısmında Elianor zeytin danesini ve yaprakları temsil eden çizim bulunuyor. Üst kısmı Elianor zeytinini yukarıdan besleyen sıcak ve bereketli Kuzey Ege güneşini, alt kısmındaki taralı çizim ise Elianor zeytinini aşağıdan besleyen toprak ve suyun gücü betimliyor. Böylece Kuzey Ege’nin sıcak güneşiyle, besleyici suyuyla, bereketli toprağında yetişen zeytin ağaçlarının meyvelerinin suyu olan Elianor ortaya çıkıyor.
HER ŞİŞEDEN ELDE EDİLEN GELİRİN BİR KISMI EĞİTİME
Türkiye’de kişi başı zeytinyağı tüketiminin yılda yalnızca 2 litre olduğuna, Avrupa’da ise bu oranın 12 litreleri bulduğuna işaret eden Arzu Çolak, ekliyor: “İlk hedefimiz Türkiye’de kişi başı tüketimin arttığını görmek. Bunun için de sağlıklı beslenme seçimini desteklemek amacıyla şişelerinin arkasındaki motivasyon barıyla her seviyede Elianor severi motive ediyoruz. Elianor sosyal sorumluluk bilinci olan bir marka. Satın alınan her şişeden belirli bir miktar Bergama Eğitimi Destekleyen Kadınlar Derneği aracılığıyla geleceğin güçlü bireylerine destek olmak için bağışlanıyor. Buradaki hedef her geçen gün daha fazla çocuğa dokunabilmek. Ve son olarak Elianor’u uluslararası pazarda görebilmek.”
Arzu Çolak, “Butik üreticileri, lokal markaları desteklemek önemli bir konu. Hem destek olmak, hem de özenle üretilmiş bir ürün almak istiyorsak lokal markalara öncelik vermemiz gerektiğini düşünüyorum” diyor.
