Cumhuriyet Bulvarı No: 82 Erboy 2 İş Merkezi

Yaklaşık 20 yıl önce zeytinyağı sektörüne ambalaj malzemesi ve ambalajlama teknolojileri satışına başladıklarında çok fazla bilgisi ve hayali olmayan bir müşteri kitlesiyle karşılaştıklarını söyleyen Feniks Ambalaj Genel Müdürü Tuncay Altınok, “Ama bugün durum başka! Bin zeytin ağacı olan herkes bir markası ve kimliği olsun istiyor. Bu da bizi ambalaj tedarikçisi olarak çok motive ediyor” diyor.

 

Feniks Ambalaj, 1993’te, ilaç ve kozmetik sektörlerine ambalaj malzemesi tedarik etmek üzere kurulmuş ithalatçı bir şirket. Bu alanlarda çok önemli projelere imza atmış ve ülkemize çok sayıda yeni ürün kazandırmış. 2000’li yılların hemen başında İtalya’da zeytinyağında kullanılan ambalajlama konseptleriyle tanışmışlar ve bu sektör onlara çok cazip gelmiş. Zira o dönemde ülkemizde markalı olarak satılan zeytinyağının ambalajı ya teneke kutular ya plastik şişeler ya da kısmen cam ambalajlarmış. Marka sayısı İtalya’da binleri aşarken bizde 10’u geçmiyormuş. Bu gidişatı değiştirecek bir şeyler yapmak istemişler.

 

ARTIK HAK ETTİĞİ YERDE OLMALI

 

Zeytinyağı alanında markalaşma ve dünyaya açılma konusunda geç kalmış bir ülke olduğumuzu söyleyen Feniks Ambalaj Genel Müdürü Tuncay Altınok, “Uzun yıllar boyunca hep yanlış işleri kovalayarak zaman kaybettik. İlk önce bu değerli ürünü varillerle, tanklarla yurtdışına gönderdik. Elde edilmesi gereken hasılatın çoğunu yabancılara kaptırdık. Daha sonra yine bu değerli ürünü ucuz teneke ve pet şişelere koyarak, Batılılara göre daha düşük olan alım gücümüze uydurmaya çalıştık. Hatta – ve maalesef – içine yabancı maddeler karıştırarak maliyetini düşürmeye çalışanlarımız bile oldu. Geç de olsa zeytinyağı sektörümüzdeki bilgi yoğunluğu arttı ve artık gerçekleri görür hale geldik. Neticede, zeytinyağı değerli bir tarım ürünü ve hak ettiği yerde olması gerekiyor” diyor.

 

TEK UNSUR VAR: O DA MARKALAŞMAK

 

Zeytinyağımızı hak ettiği yere getirecek olan unsurun markalaşmadan başka bir şey olamayacağını vurgulayan Altınok, markalar güçlenir ve dünya piyasalarında başarılar elde ederlerse, zeytin ağaçlarını kesip yerlerine inşaat yapmaya kimsenin cesaret edemeyeceğinin altını da çiziyor. ‘Markalaşma’ denildiğinde dikkat edilmesi gereken unsurları ise şöyle sıralıyor:

“Birincisi ürün kalitesi. Bu konuda bilincin yükseldiğini ve birden fazla platformun bu konuda çalışmalar yaptığını görüyoruz. Ve bilimin bu sektörde üstünlüğü ele geçirmeye başladığını görmek bizleri sevindiriyor. Bir diğer unsur uygulanması gereken satış stratejisi. Artık zeytinyağını ve bazı diğer bitkisel yağları ucuza ve çok satma sevdasından vazgeçmemiz, ortaya koyduğumuz kalitenin karşılığını istemek gerekiyor. Gelelim kaliteyi pazara taşıyan diğer unsura, yani ambalaja… – Teneke veya cam olsun – tüm kaplar, kutu, etiket ve hatta koli, markanın üzerine kurulduğu kurumsal kimliğin en önemli unsurlarıdır. Tekrar satışlar ürünün kalitesiyle gerçekleşirken, ilk satış ve ürünün tüketicinin görsel hafızasına kaydolması bu kimlik unsurlarıyla olmaktadır. Kimliği oluşturma çalışmalarına yön verenler ise sektörü ve ambalaj malzemelerini yakından tanıyan tasarımcılarımızdır. Adı üstünde, ‘kimlik’, marka sahibine özel ve onun karakterini yansıtan bir unsurdur. Profesyonel olmayan yöntemlerle oluşturulması çoğu zaman kötü sonuçlar doğurabilir.”

 

DAHA FAZLASI MÜMKÜN YETER Kİ İSTEYİN

 

İthal şişelerin ilk görülmeye başladığı dönemde zeytinyağı dükkanından çok zücaciyeci gibi gözüken satış mağazalarının oluştuğunu hatırlatan Tuncay Altınok, “Kimlik sahibi olmak için ithal ettiğimiz şık cam şişe ve ambalaj malzemelerinin tek başlarına yeterli olmayacağını düşünerek Olivtech 2017’deki gösterimimizle Feniks Ambalaj’ın etrafında oluşturduğumuz bir tedarikçi platformu üzerinden zeytinyağı sektörüne hizmet vermeye başladık. Peki, bu platformda kimler var? Her şeyden önce zeytinyağı sektörünü bilen ve her an takip eden bir tasarım ajansı var. Burası kimliğin oluştuğu mutfak. Bu mutfaktan çıkan tarifler ise ambalajcı olarak biz ve diğer baskı, etiket, kutu, koli üreticisi meslektaşlarımızın elleriyle somut hale geliyor. Ve en önemlisi müşterilerimiz daha fazla para ödemeden, tarife yüzde 100 uygun ürünleri yorulmadan yıpranmadan elde edebiliyorlar. Bu atılımı yaparken amacımız hiçbir zaman Feniks’e ilave kar merkezleri oluşturmak değildi. Asıl hedef, müşterilerimizin doğru işler yaparak piyasada kalıcı olmalarını sağlamak ve kendi asıl işimiz olan ambalaj malzemesi satıcılığını bu şekilde daha başarılı hale getirmekti. Bu amacımız değişmeden devam ediyor. Kimliğini arayan veya güçlendirmek isteyen müşteri kitlesine tek noktadan hizmet veriliyor. Aynı zeytinyağı üreticilerimiz gibi biz de gelişiyoruz ve sektörel olarak başarının artması için sorumluluk almaktan kaçınmıyoruz. Daha fazlasını da yapabiliriz, istemeniz yeterli” diye de ekliyor.