Suha-Sevinç Kızılbulut’un zeytincilik serüvenleri tamamen plansız ve beklenmedik bir şekilde başlamış. 2014 yılında, İstanbul’da devam eden hayatlarına alternatif yaşam arayışına başladıklarında doğa içinde, fazla el değmemiş, doğal yaşam alanına saygılı bölgede küçük bir çiftlik yaratma hedefiyle yola çıkmışlar. Bu doğrultuda, Kuzey Ege’de yeni yerler keşfetme arayışları başlamış. Aslında başlangıçta ‘zeytinlik’ amacıyla yola çıkmamışlar. Ancak Kuzey Ege coğrafyası onları kaçınılmaz olarak zeytinliklerle bütünleştirmiş.
20 CİVARINDA KÖYÜ KARIŞ KARIŞ GEZMİŞLER
20’nin üzerinde köy ve civarını gezip yerel insanlarla iletişim kurmuşlar. En sonunda, Ayvacık-Çanakkale bölgesini tararken karşılaştıkları ilk köy olan Kayalar’ın cazibesine kapılmışlar. Köy civarında o zamanki hedefleriyle örtüşen zeytinliklerden birini alarak zeytincilik dünyasına adım atmışlar. Suha Bey, yola çıkış öykülerini anlatırken, “Çok şanslıydık ki, doğa tutkusu hayatımızın her evresinde bizlerde çarpıcı izler bırakmıştı. Sevinç, Eceabat-Çanakkale’de çocukluğunun yazlarını geçirmiş, Kuzey Ege coğrafyasının coşkusunu fazlasıyla yaşamıştı. Ben ise Çukurova bölgesinde doğayla bütünleşik, yaz aylarının çok büyük bir kısmını yüksek rakımlı yaylalarda doğal hayatı tatmış bir çocukluğa sahip olmuştum” diyor.
İŞ GELİŞTİRME DANIŞMANI VE PASTA ŞEFİ
Özel bir şirkette bütçe-raporlama uzmanı olarak çalışırken kurumsal iş yaşamından ayrılarak profesyonel pastacılık eğitimini tamamlayıp gastronomi alanında yoluna devam eden Sevinç Hanım ile uluslararası iş geliştirme ve ihracat konularında firmalara ve kurumlara yurtdışı açılımları konusunda stratejik danışmanlıklar veren Suha Bey, bir yandan da zeytin&zeytincilik konularında araştırmalar yapmaya, doğruları ve yanlışları keşfetmeye başlamışlar. 2014’ten bu yana bu döngünün içinde kendilerini zeytincilik konusunda dünya klasmanında ürün tanımının ne olduğu, bahçeciliğin nasıl yapılması gerektiği, iyi tarım uygulamaları ve biyolojik mücadeleyle konvansiyonel tarım uygulamalarının karşılaştırılması konularında farkındalık artırma sürecine adamışlar. Bu kapsamda arayışları ve kendileri için üretimleri hep devam etmiş.
DENEYİMLERİNİ ZEYTİNCİLİK İÇİN KULLANIYOR
Suha Kızılbulut, “Geri planda yürüyen zeytincilik serüvenimizde, KOBİ seviyesinde birçok firmanın ABD ve AB pazarlarına ürün satış kanallarının yaratılması ve geliştirilmesi alanlarında yoğun danışmanlık hizmeti sunmamın çok faydasını gördüm. Kuzey Amerika ve AB hedef pazarlarında ‘organik tarım ve gıda ürünleri’, ‘iyi tarım uygulamalı gıda ürünleri’ ve ‘bebek maması’ içeriğini oluşturan gıda girdileri konularında pazar araştırma, fuar katılımları ve firma delegasyonlarıyla gıda bazlı deneyimimi zeytincilik alanında bir amaç doğrultusunda kullanmayı hedefledik. Zeytinyağı konusunda Türkiye’de kaliteli bir ürünün ve paralel olarak tüketiminin hak ettiği seviyelere ulaşması için bir farkındalık artırma girişimi olarak kendimizi tanımladık. Bu kapsamda zeytinlik kapasitemizi de artırma kararı aldık ve 2019’da planlarımızı uygulamaya koyulduk. Tabii ki, her şeye rağmen küçük bir çiftlik ve butik zeytinyağı segmentinde kalmayı ve bu çerçevede (uluslararası iş geliştirme danışmanlığı ana iş kolumuza devam ederken) ürettiğimiz ürünleri sadece dünyanın kabul ettiği standartlarda bir ‘erken hasat naturel sızma zeytinyağı’ ile girişimimizi sürdürmeyi amaçladık” diye konuşuyor.
FELSEFELERİ SÜRDÜRÜLEBİLİR TARIM
Kızılbulut çiftinin toplamda 3 zeytinliği var. İlki, Ayvacık’a bağlı Kayalar köyünün Kargılık mevkisinde 2014’te satın aldıkları 2.5 dönüm zeytinlik. Diğerleri, Ayvacık Paşaköy köyün Kireçlik mevkisinde 2019 sonlarında sahip oldukları biri 5.5, diğeri 14 dönüm zeytinlik. Ağaçlarının tamamı ‘Edremit’ tipi. En büyük zeytinlik alanındaki zeytin ağaçları genelde küçük ‘Delice’den aşılama dikmeler oluşu ve verimli dönemlerine henüz ulaşmamış olmaları nedeniyle mevcutta yıllık bazda toplamda 4 ton zeytin elde edebiliyorlar. Bu da yaklaşık 400-500 kilo zeytinyağına denk geliyor. Önümüzdeki 5 yıl içinde henüz dikilmiş genç ağaçların da olgunlaşmasıyla bu rakamların kendilerini tatmin edebilecek butik seviyelere gelmesini bekliyorlar.
BAHÇELERE ZİRAİ KİMYASAL GİREMEZ
“Bölge olarak arazi maliyetlerinin oldukça yüksek ve endüstriyel tarım koşullarından uzak coğrafyalarda yer alması nedeniyle zeytinliklerimiz küçük ölçekli. Ancak burada kritik nokta limitli rezerv… Tamamen pestisitlerden arındırılmış, mikrobiyolojik çeşitliliğe saygı duyan bir sürdürülebilir tarım felsefesini yaşatabilmek. O nedenle kendimizi ‘farkındalık artırma girişimi’ olarak tanımlıyoruz. Bahçelerimizden içeri hiçbir şekilde haşere, mantar, yabani otla mücadele ilacı veya herhangi başka bir zirai kimyasal giremez. Zeytinliklerimizin seçiminde de bu felsefeyle hareket ettik. Civarda ve bölgede iyi tarım uygulamaları yapılan doğayla kucaklaşmış zeytinlikleri seçtik” bilgisini paylaşıyorlar.
MARKANIN ESİN KAYNAĞI KAZDAĞLARI
Halihazırda tek markaları var: “idaTerra”… İsmin esin kaynağı Kazdağları. Eteklerinde konumlandıkları Kazdağları (İda) aşklarını ürünlerine yansıtmak istemişler. O nedenle “İda topraklarına” gönderme yapabilecekleri bir marka yaratmışlar. Bir de, zeytincilikte de şarapta olduğu gibi toprak ve coğrafyanın ayırt edilmesini istemişler. Bunu da, “Sadece ana coğrafya veya ilin belirtildiği zeytinyağı şişeleri değil de spesifik zeytin alanlarının da tanımlandığı markalarımız olsun istiyoruz. Hedefimiz, şişelerimizde zeytinlik mevkilerimizin de belirtilmesi. O nedenle idaTerra’nın bizi temsil edeceğini umut ederek markalaşma yoluna çıktık. Uzun vadeli hedeflerimizde zeytinyağına destek çiftlik ürünlerini de devreye alabileceğimizi düşünmekteyiz. Ancak öncelikle zeytinyağı marka imajımızın pazar konumlandırmasını yapabilmek birincil adımımız olacak” şeklinde ifade ediyorlar.
HEDEFTE ZEYTİNYAĞI TURİZMİ DE VAR
İç pazarda bekledikleri ürün-marka imajına ulaşana kadar ihracat düşünmüyorlar. Ki, bu konuda aslında son derece rahatlar. Ana meslekleri ihracat satış danışmanlığı olduğu için özellikle gıda konusunda ABD ve AB ülkeleri pazarlarına, satış-dağıtım kanallarına son derece hakimler. Nasıl bir yol izleyebileceklerini çok iyi biliyorlar. Doğru kanallardaki iletişim bilgileri dahil birçok donanıma ve know-how’a sahipler. idaTerra markasıyla kaliteli naturel sızma zeytinyağının Türkiye’de bilinirliğinin artırılmasına destek olmayı hedefliyorlar. Son söz olarak, “Küçük bir butik üreticiyiz. Limitli rezerv üretimimiz bulunuyor. Bölgemizde kaliteli zeytinyağı imajının zeytinlik konumuyla da markalaşması için çabalayacağız. Orta vadede zeytinyağı turizmi için de gayret göstermeyi hedefliyoruz. Bu konuda bir tadım atölyesi planımız da var. Ancak üzerinde çalıştığımız çokça parametre bulunuyor. En önemlisi de pestisitsiz/zehirsiz sürdürülebilir tarım kapsamında butik zeytinyağı üreticisi olarak bilinç artırıcı projeler geliştirmeyi amaçlıyoruz. Bir sonraki aşamada milli ve uluslararası yarışmalara katılıp etkileşimimizi ve projemizi de büyütmeyi istiyoruz” diyorlar.