Cumhuriyet Bulvarı No: 82 Erboy 2 İş Merkezi

“Ben makine mühendisiyim. Yurtdışında okudum. 30 yıl bilfiil uluslararası şirketlerde çalıştım. Akşam 8’den önce eve girmedim. Brezilya, Amerika, Almanya gibi ülkelerde uzun yıllar görevlerde bulundum. Business class uçuşlar, 5 yıldızlı oteller, Michelin restoranlar, a class şirket araçları, üst düzey kariyer vs. Ancak şu topraktan aldığım keyif, tarlada dolaşırken yaşadığım huzur, zeytinin çiçek açması, olgunlaşması, sıkım süreci inanın bambaşka bir boyut” diyor Mehmet Mustafaoğlu.

2012 yılında emeklilik projesi olarak Manisa Turgutlu’da aldıkları 30 dönüm tarlaya yedi göbekten tarımla uğraşan eşinin ailesinin yönlendirmesi ile ‘Edremit’ ve ‘Tirilye’ cinsi zeytin dikmişler. Ocak 2019’da emeklilik projesi gerçeğe dönüşmüş ve Mehmet Bey, uzun yıllar otomotivde elde ettiği tecrübelerini, mühendis yaklaşımını tarım sektörüne aktarmaya başlamış.

TARIMDA ZİHNİYET DEĞİŞİMİ ŞART

“Otomobil ve tarım! Nasıl yani diyebilirsiniz?” diyor ve hemen açıklıyor: “Bu iki sektör çok farklı alanlar olarak görülebilir. Farklılıklardan faydalanmak için bakış açısında küçük bir değişiklik yapmak yeterli. Türkiye’de tarımın üst seviyelere ulaşması için sürekli öğrenmeye, başkaları ile benchmark yapmaya, önyargıları yıkmaya açık olmak gerekiyor. ‘Dedem böyle yapardı’ uygulamasıyla sadece onları hatırlar, bir Fatiha göndeririz. Toprak mühendislik ister. Yönetilmesi gerekir. Süreçleri, standartları, prosedürleri, toleransları ve buna uygun insan kaynağı olması gerekir. Geleneksel tarım, artan nüfusa ve ekonomik şartlara cevap veremez. Dijital dönüşüm tarımda da uygulanabilir ve uygulanmalıdır da. Topraktan alınan veriler, meteorolojik ve çevresel faktörler, ağacın gelişim süreci gibi tüm bu veriler sağlıklı ve verimli ürün elde etmemize yardımcı olur. Tarımda da artık zihniyet, bakış açısı değişiminin zamanı çoktan geldi. ‘Dedem böyle yapardı’ zamanı artık geçti.”

MÜHENDİS TİTİZLİĞİYLE ÇALIŞIYOR

Konumuza dönersek… 20 dönümü yeni satın alma ile 50 dönüme çıkarmışlar. Toplamda 2 bin ağaçları olmuş. Ağaçların hangi takviyeye ihtiyacı olduğunu bilmek ve ona göre istenen miktarda besin verebilmek için toprak analizi yaptırmışlar. Sonra, “Soğuk sıkım, erken hasat nedir? Bu alanda neden İspanya lider?” gibi çeşitli sorulara cevap aramaya, araştırmalara başlamışlar. İspanya’da zeytinlik ziyaretinde bulunmuşlar.  Hasadın nasıl ve ne zaman yapılması gerektiğini öğrenmişler. Ardından da sıkma teknikleri üzerine çalışmaları ve kıyaslamaları olmuş.

HER SABAH ÇEYREK ÇAY BARDAĞI

Uyguladıkları mühendislik haritası ile daha ilk yıllarında 0.5 oleik asit değeri ve muhteşem bir aroma elde etmişler. Mehmet Mustafaoğlu, “Tüm süreç birebir gözetimim altında gerçekleşti. Zeytini taraklarla dala zarar vermeden topladık ve 1 saat içinde sıkıma aldık. Malaksördeki hamur sıcaklığını maksimum 25 derecede tuttuk. Sıkıma giren zeytinler elle tek yek yaprak ve dallardan ayrıştırıldı. Logomuzda da yansıttığımız gibi zeytin ağacını el üstünde tutuyor, avuç içinde besliyoruz. Aramızda duygusal bir bağ var. Çiçekleri ile konuşan ev hanımları gibi biz de onunla iletişim kuruyoruz. Bana göre zeytinyağı kutsal bir sağlık iksiri. Toplanırken gösterilen saygı ve sevgi içerken de muhteşem bir şölene dönüşmeli. Her bir damlanın tadını ruhumuzda hissederek, gözlerimiz kapalı içmeliyiz. Evet, her sabah mutlaka çeyrek çay bardağı zeytinyağı keyfi yapmalıyız. Zeytinyağı derken tabi ki natürel sızma zeytinyağından söz ediyorum” diye konuşuyor.

HEDEF OLARAK İSYANYA’YI SEÇTİ

Mehmet Bey kendisine hedef olarak İspanya’yı seçmiş. Onlardan daha iyi zeytinyağı yapmak, uluslararası tanınır bir Türk markası olmak istiyor. Misyonu ise kaliteden asla taviz vermeden halkımıza makul fiyata, uzun ve mutlu yaşam için zeytinyağı sunmak. “Uzmanlar; sağlıklı, zinde ve enerjik bir yaşam için Amerika’dan Asya’ya Akdeniz diyeti öneriyor. Şanslıyız. Çok güzel bir ülkede yaşıyoruz. Zeytinyağı mutfaklarınızdan eksik olmamalı” diyor.