Cumhuriyet Bulvarı No: 82 Erboy 2 İş Merkezi

Bu öykünün kahramanı bir kadın. Adı, Halime Küpeli. Osmaniye’de yaşıyor. Çok küçük yaşta evlenmiş. Öyle ki, 25 yaşında iken 4 erkek çocuk annesiymiş. Maddi-manevi çok zorluk çekmiş. Ama hiçbir zaman yılmamış, pes etmemiş. Ortaokul ve liseyi dışarıdan bitirmiş. 3 oğluyla aynı gün üniversite sınavına girip Açık Öğretim Fakültesi İşletme Bölümü’nü kazanmış. Bir yandan okuma hayalini hayata geçirirken, bir yandan da kendi işini kurmak için kolları sıvamış. Bundan 3 yıl önce ‘Küpeli Zeytinyağı’ adıyla markasını oluşturup zeytinyağı sektörüne adım atmış.

HER ŞEYİ BABASINDAN ÖĞRENDİ

Aslında onun zeytin&zeytinyağı serüveni babasıyla yıllar önce başlamış. Musa Aydın’ın, Osmaniye Bıçakçı’da 20 dönüm arazisi varmış. Köyün en verimli ve en güzel yerindeymiş. Musa Bey, buraya ‘Gemlik’ cinsi 500 adet zeytin dikmiş. O zamanlar bölgede hiç zeytin ağacı yokmuş. Herkes, “Böyle değerli araziye zeytin mi dikilir?” demiş. Ama o bunlara kulak asmamış, bildiği yolda yürümüş. Halime Hanım da bu süreçte ona yardımcı olmuş. Zeytinin dikimi, bakımı, budanması, hasat edilmesi vs. konularında bilgi sahibi olmuş.

9500’E SATTI, 9 BİNE ALDI

Bu sırada zeytinin diğer mahsullere oranla daha iyi gelir getirdiğini gören bölge halkı yavaş yavaş zeytin ağacı dikmeye başlamış. Takvimler 2009’u gösterdiğinde Halime Küpeli ve eşi Ahmet Bey de bir arazi almaya karar vermişler. Ziraat Odası’na gidip ilk fidanlarını almışlar. Ama ortada dikecekleri yer olmadığından fidanlar tam bir yıl bahçelerinde toprakla buluşacakları günü beklemişler. Sonra kendilerine uygun 10 dönüm bir tarla bulmuşlar. Ama bu kez de paraları yokmuş. Toros marka arabalarını 9 bin 500 liraya satıp, 9 bin TL’si ile hayallerindeki arazilerine kavuşmuşlar.

OTOMOBİL GİTTİ, BAHÇE GELDİ

Artık binebilecekleri otomobilleri yokmuş ama zeytin dikebilecekleri tarlaları varmış. Hemen bahçelerinde bekleyen fidanları götürüp dikmişler. Öyle mutlu olmuşlar, öyle heyecanlanmışlar ki adeta onlarla yatıp kalkar olmuşlar. Bir bebek gibi üzerlerine titreyip her şeyleriyle birebir ilgilenmişler. Boy atıp yeni dal ve yaprak verdikçe çocuklar gibi sevinmişler. 3-4 yılın sonunda zeytin meyvelerini gördüklerinde ise mutlulukları artık neredeyse tavan yapmış.

İYİ YAĞ OSMANİYE’DE DE VAR

Halime Hanım, sonrasını ve bugün gelinen noktayı bakın nasıl anlatıyor: “Bunun üzerine, üstünde zeytin ağacı bulunan 8 dönüm bir tarla daha aldık. Sonra 5 dönüm daha. Ağaçlarımızın tamamı ‘Gemlik’ cinsi. Genç oldukları için yıllık ortalama 15 ton zeytin alıyoruz. Üç bahçemiz de Osmaniye’nin dışında. Rakım yüksek. Etrafları çam ormanlarıyla çevrili. Hava temiz, oksijen bol. Bu yüzden de zeytine zararlı haşere yok denecek kadar az. Zaten karı-koca genelde iki günde bir oradayız. Bir olumsuzluk gözlemlediğimizde erken önlem alabiliyoruz. Sıkımı dışarıda ama aynı gün içinde yaptırıyoruz. Dolumu ise KOSGEB desteğiyle kurduğumuz işyerinde kendimiz gerçekleştiriyoruz. Naturel soğuk sıkım birinci sınıf yağımızı önceleri Osmaniye’de eş-dosta satıyorduk. Artık yavaş yavaş dışarıdan da talep gelmeye başladı. Tüketicilerimiz bilsinler ki kaliteli zeytinyağı Osmaniye’de de var.”