FİRMA:
MARKA: Lezzeti Tireden
BÖLGE: İzmir, Tire
Doğal ve sağlıklı gıdaya ulaşmak herkesin hakkı
İşte, Nevay Özkan bu inançla çıktığı yolda babasının da desteğiyle İzmir Tire’deki aileye ait zeytinliklerden elde ettiği ürünleri ‘Lezzeti Tireden’ markasıyla tüketicilerin beğenisine sunmuş. “Amacım, Türkiye’deki her mutfağı zeytinyağının mucizeleriyle tanıştırmak” diyor ve öyküsünü bakın anlatıyor…
Yolculuğunun özellikle tek başına yola çıkan genç kadın girişimcilere örnek olmasını dileyen Lezzeti Tireden markasının kurucusu Nevay Özkan, doğma büyüme İstanbullu olan, dededen-babaya uzun yıllardır ticaretle uğraşan bir ailenin üyesi. 47 yıldır aktif biçimde ticaret hayatının içinde bulunan babası K. Mehmet Kahramanoğlu sektöründe birçok ilke imza atmış. Zaten bugün, hayallerini gerçekleştirebilmesinde babasının büyük manevi desteğini görmüş. Ve aslında her şey baba-kız aynı dönemlerde aynı arzunun etrafında dolaştıklarını fark etmeleriyle başlamış. Nevay Hanım, iş önceliklerini para kazanmaktan daha çok, haz duyabileceği ve gelecek nesillere daha iyi bir miras bırakabileceği alanlara çevirmeye karar veren babasıyla sohbetlerinde hep aynı noktaya geldiklerini görmüş: Sağlıklı yaşamın gereklilikleri…
“Babam da, ben de yıllarca yoğun tempoyla çalışmış, iş hayatının zorluklarını göğüslemiş ve bu arada her şehirli insan gibi daha iyi bir yaşamdan bazı tavizler vermiştik. Babam her sohbetimizin sonunu sağlıklı olmanın önemine, zamanı iyi kullanmanın değerine, kaliteli bir yaşamın nasıl kurulması gerektiğine ayırıyordu. Babam çocukluğunun taze sebze-meyvelerini özlüyor, komşuların birbirlerine bahçelerindeki sebze-meyvelerden ikram ettikleri, her şeyin saf ve doğalına hiçbir şüphe duymadan ulaşılabildikleri zamanları büyük bir özlemle anıyordu. O günlerin çok uzakta olduğunu bilmek ve torunlarına kimyasalsız, katkısız gıda sunamamak onu çok üzüyordu. İleride yaşamayı arzu ettiği günleri tarif ederken de markamızın köklerinin uzandığı İzmir’in Tire ilçesinden gözleri parlayarak bahsediyordu. Babamın gözlerindeki bu ışık, bu mirasa sahip çıkmamın zamanının geldiğini işaret ediyordu adeta, ben de bu işaretleri takip ettim” diyor.
HALA AYŞE TÜTER ZEYTİNYAĞI ÖNERDİ
Nevay Özkan’ın da oğlu için benzer kaygılar taşıması, iş hayatı konusundaki enerjisini bu noktada yoğunlaştırmaya ve ihtiyaçlarını ticari kazancın ötesinde bir bakış açısıyla yorumlamaya zorunlu kılmış. O dönem pazarlama iletişimi alanında çalışıyor, birçok farklı sektörden markanın reklam ve iletişimini yapıyormuş. Diğer yandan kendisine ait bir marka yaratmayı, daha doğrusu üretim yapmayı istiyormuş. Profesyonel bilgi birikimini kullanabileceği, aynı zamanda doğal ve sağlıklı gıda mottosuyla üretim yapabileceği bir iş modeli üzerinde kafa yormaya başlamış. Sunduğu ürün ya da hizmetin çocuklara, yetişkinlere ve dünyaya iyi gelmesini istiyormuş. Bu hayalini babasıyla paylaşmış ve o da kendisini aynı heyecanla karşılamış.
Sağlıklı ve doğal gıdaya ulaşmanın bir ayrıcalık değil, herkesin hakkı olduğuna duyduğu inançla, “Ben ne üretebilirim?” sorusunu kendisine ve yakın çevresinde güvendiği kişilere sormaya başlamış. Türk damak tadı ve geleneksel yemekler konusunda uzman olan danışman-köşe yazarı halası Ayşe Tüter, içine sinen bir öneriyle gelmiş. Tire’deki aile bağlarını da hatırlatan halası, sağlıklı, doğal aynı zamanda Türkiye’ye özgü geleneksel bir gıda üretmenin iyi bir seçenek olacağını söylemiş. Özellikle Tire’nin ‘Memecik’ zeytininden üretilen zeytinyağının çiğ tüketim ve yemekler için en kaliteli, lezzetli, ideal yağ olduğunu anlattığında çok etkilenmiş ve üretim konusundaki kararını vermiş.
LEZZETLERİN BÜYÜCÜSÜ ‘TİRE’ DEDİ
“Böylece asırlık zeytin ağaçlarına sahip çıkmış olacak, gelecek nesillere, çocuklarımıza ve dünyaya güzel bir hediye bırakabilecektim. Bunun üzerine referans noktamız olan kaliteli ve sağlıklı zeytinyağını nerede üretebileceğimizin araştırmalarına başladık. Halam Ayşe Tüter, İstanbul ve Alaçatı’da Eski Osmanlı ve Bizans yemeklerinin sentezinden oluşan bir menüsü bulunan restoran sahibi dostu Maria Ekmekçioğlu’na danıştı. Selanik’te ona ‘Lezzetlerin Büyücüsü’ diyorlarmış. Tereddütsüz, ‘En güzel yağlık zeytin Tire’de üretilir’ cevabını verdi. Restoranlarının ününü, yemeklerinin lezzetini malzeme kalitesine borçlu olduğunu söyleyen Ekmekçioğlu, tereyağını, lor peynirini, pembe domateslerini, otlarını Tire’den aldığını söyledi. Eşsiz Akdeniz mutfağının zeytinyağlı yemekleri için en ideal yağın Tire’de yetişen ‘Memecik’ cinsi zeytinlerden üretildiğini, bu yağın yemeklerin lezzetini katladığını, daha gövdeli hale getirdiğini belirtti. Bu öneriler ışığında heyecanımızı 10 yıl önce Tire’ye taşıyarak, markamızın köklerini Ege’deki topraklarımıza dikmiş olduk. O günlerde butik zeytinyağı üreticiliği aklımda dolaşan iş planlarından biriyken, birden tek iş haline geliverdi. O tarihe kadar marka iletişimi ve işletme alanında lisans ve yüksek lisans eğitimleri almıştım. Yeni çıkacağım bu yolda teorik olarak da donanımlı olmanın önemine inandığım için farklı eğitimler almaya başladım. Eğitimlerim sırasında Manisa, Akhisar, Edremit, Burhaniye, Havran, Ayvalık gibi farklı bölgelerdeki tesisleri görme ve inceleme imkanı buldum. Bunun yanı sıra sektörün gelişimine yakından tanık olabileceğim ve katkı sunabileceğim sivil toplum kuruluşları ile iletişim kurmaya başladım. Zeytin ve zeytinyağının kullanımını yaygınlaştırmak hedefiyle bir araya gelen sektörün Zeytindostu Derneği ile Ege İhracatçı Birlikleri’nin üye oldum” diye konuşuyor.
HEDEF HER MUTFAĞA GİREBİLMEK
Balkan kökenli babaannesi de Ege (Akdeniz) mutfağına düşkün olup, sofrasından zeytinyağlı yemekleri eksik etmezmiş. Bu yüzden aile olarak Ege yemekleri ağırlıklı sofra kültürüyle büyüdüklerini paylaşan Nevay Hanım, bunu kendisi için bir şans olarak niteliyor ve öykünün gelişimini şöyle anlatıyor: “Mutfakta sürekli olarak zeytinyağı kullanmak bizler için çok alışıldık bir durumdu ancak ülkemizdeki her ev için öyle olmadığını biliyorduk. Bu yüzden Türkiye’deki her mutfağı zeytinyağının mucizeleriyle tanıştırmayı istedik. Aynı zamanda dostlarımızın da kolay kolay istedikleri lezzette, güvendikleri bir zeytinyağı markasına ulaşamadıklarını biliyorduk. Onlar için de butik bir marka olmayı düşledik. 2018 yılında markalaşma çalışmalarımıza hız verdik. Kendimizi, ürünlerimizi, bahçelerimizi, üretim süreçlerimizi şeffaf biçimde aktarabilmek için web sitemize ve teknolojiye yatırım yaptık. Butik bir marka olmayı hedeflediğimiz için perakende kanallarına dönük üretim modeline gitmedik. Teknolojinin ve sosyal medya mecralarının imkanlarını kullanarak Türkiye’nin neresinde olursa olsun aramıza hiçbir aracı koymadan tüketiciyle birebir iletişim kuruyor, temasta kalıyoruz. İçinde bulunduğumuz salgın günleri bu anlayışla kurmuş olduğumuz teknoloji altyapımızın kendimizi tanıtma ve satış kanalı anlamında ne kadar doğru bir adım olduğunu bizlere gösterdi.
HER DAMLADA BİLGİ VE EMEK VAR
Bahçe seçimlerimizi mentorum, rehberim, en büyük destekçim babamla birlikte yaptık. Tire’deki hatırı sayılır birçok eski kişiden bölgenin coğrafyası, iklim koşulları, değişen toprak yapısı gibi konularda detaylı veriler topladık. Tire’de Menderes Ovası’nı gören yamaçlarda zeytin üretimine uygun yaklaşık 140 dönümlük 7 bahçemiz bulunuyor. Zeytinlik seçiminde en kaliteli yağları elde edebilmek için özellikle hafif eğimli, yazın sürekli rüzgar alan dağların eteklerini tercih ettik. Bahçelerimizde bulunan ‘Memecik’ cinsi ağaçların büyük bölümü asırlık. Bahçe keşifleri sırasında çok uzun yıllardır zeytincilikle uğraşan dostlarla tanıştık. Bakımları A’dan Z’ye tekrar yapıldı. Yörenin iklim şartları ve toprağın ihtiyaçlarına uygun biçimde takvime oturtuldu. Bu süreçte edindiğim bilgi ve deneyimleri zeytinliklerimizde bizlerle birlikte çalışan ekiplerimize aktardım. Eğitimlerden aldığımız güncel bilgileri bahçe, hasat ve üretim süreçlerimize uygulayarak kadim ve yöresel bilgilerle harmanlayarak ilerliyoruz. Araştırıyor, okuyor, öğreniyor ve uyguluyoruz. İyi üretim pratiklerini üretimimize aktararak markamızı sürekli geliştiriyoruz. Gündemimizde ihracat da var. Pandemi öncesi kurduğumuz ilişkiler, görüşmeler devam ediyor. Büyük zincirler yerine yöresel, doğal, organik gıdalar satan butik lokal marketleri hedefliyoruz. Zürih’te bu şekilde birkaç organik ve doğal ürünler satan lokal markete ürünlerimizi vermeye başladık. İleriki zamanlarda farlı Avrupa ülkelerine ve şehirlerine de ulaşmayı arzu ediyoruz.”
KONTROL EDEBİLECEKLERİ
KADAR BÜYÜMEK İSTİYORLAR
Kısa zamanda samimi, sıcak ve geniş bir müşteri kitlemiz olduğunu aktaran Nevay Özkan, “En birincil hedefimiz, ürün kalitemizi koruyarak, geliştirerek sürdürülebilir yüksek kalitede ürün üretmek. Yaptığımız ticaret butik bir ticaret. Çok büyük hacimde üretim söz konusu olduğunda hedeflediğimiz kaliteyi sürdürmekte zorlanabiliriz. Bu sebeple süreçleri kontrol edebileceğimiz kadar büyüyerek işimizi geliştirmeyi hedefliyoruz. Ne yapabiliyorsak bir kere değil, sürdürebilir biçimde yapıyor olmak hedefimiz” diyor. Kalite odaklı üretim anlayışını benimsediklerini ve bunu her sezon daha ileriye taşımayı arzuladıkları için zaman zaman hayal ettiklerini gerçekleştirmekte zorlanabildiklerini paylaşan Nevay Hanım, ekliyor:
AMAÇ MODEL OLABİLMEK
“İdeal dönemdeki zeytin meyvesindeki insan sağlığına faydalı bileşenleri kaybetmeden, olduğu gibi zeytinyağımıza aktarabilmemiz içi erken hasat ediyor ve soğuk sıkım yapıyoruz. Toplandığı gün vakit geçirmeden yağhaneye kasalarda getirebilmek ve hasadı ideal sürede bitirebilmek için ona göre bir ekip ve teçhizatla çalışıyoruz. Aynı şekilde depolama süreçlerini de yine ideal malzemelerle ve doğru biçimde yapabilmek için ona göre satın alımlar yapıyoruz. Buna ek olarak değişen iklim şartları, düşen roketle ve kurak geçen mevsimler, zamansız soğuma ve ısınmalar var. Hal böyle olunca bahçeler de rutin bakımlarının dışında ekstradan ilgi istiyor. Bazen geleneksel bakım rutinlerine yeni uygulamalar eklemek gerekebiliyor. Onlarca yıl sulanmayan ağaçlar aşırı kuraklıktan su stresine girebiliyor. Hal böyle olunca bahçelere lokal insanlar ek bir şeyler yapmak istemiyor. Çünkü karşılığını alıp alamayacağını bilmiyor. Dededen, babadan gördüğü bakımı yapmakla yetiniyor. Üzerine yeni bir şey eklemek konusunda çekimser kalıyor. Ama bir yandan da bulunduğumuz coğrafya ve ‘Memecik’ cinsi zeytinler üst kalite zeytinyağı üretimi için çok müsait. Bizim yağlarımızın polifenol seviyesi 500+. Asit oranı 0.3. İşte ben de bölgemizin zeytinliklerine, sahiplerine kendi bahçelerimizin bakımıyla, yağ kalitemizle model olmak istiyorum.”
- Mehmet Kahramanoğlu, Nevay Özkan