Bir doğa gönüllüsü olarak zeytin ağaçlarına olan ilgim uzun yıllara dayanıyor.
Zeytin ağaçlarının bakımını ve hasadını yaparken beni en çok etkileyen şey, kendi yabani formuna başka bir çeşit ağacı kabul ederek tek bir gövdede verimli başka bir ağaca dönüşen ‘aşılı ağaç’lardır.
Zeytin bahçemde belki yüzlerce yıl öncesinden aşılama yöntemiyle dönüşmüş, özünde ‘Delice’ diye adlandırılan yabani ağaçlar var.
Ben de bu geleneği sürdürerek ‘Delice’lere hem can katmak, hem de verimli olmaları için aşılama yapıyorum.
Tarihe baktığımızda ağaçlara aşılama yapılması yaşanan bir deneyim neticesinde tesadüfen ortaya çıkmış gibi görünüyor.
İlk aşının hangi tarihte yapıldığı tam olarak bilinmemekle birlikte, bir rivayete göre, Veysel Karani Hazretleri, develerini otlatırken uyuya kalmış.
Uyandığında develerin başkasının bahçesine girip meyve ağaçlarının dallarını kırıp yediğini fark etmiş.
Sahibi fark etmesin diye aceleyle toprak ve develerin dışkısını karıştırarak dalları kırılan yerlerine tutturmuş.
Gel zaman git zaman bahçeye gittiğinde kırılan dalların kaynaştığını, sürgün verdiğini görmüş.
Bu hikaye doğru mudur bilinmez ama yazılı tarihe baktığımız zaman M.Ö. 1000 yılında Çin’de bitkilere aşılama yapıldığı yazılı kaynaklarda görülüyor.
Bunun dışında Aristo’nun yazılarında da antik Yunan’da aşılama üzerine ciddi bilgi birikimi olduğu biliniyor.
Aşılama, bitkilerde uygulanan bir çoğaltma yöntemidir.
Çoğaltılması istenen çeşitten bir kabuk veya dalın (aşı kalemi) anaç dala çeşitli kurallarla yerleştirilip tutturulmasıdır.
Benim kısa tanımlamam ise aşı doğanın mucizesidir.
Aşı, yabani bir türün, çeşidi bilinen, verimi yüksek bir türle değiştirilmesi için yapılır.
Bazen yetişkin ağaçlarda çeşit değişikliği için de uygulanabilir.
Temel olarak iki türlü aşı tekniği bulunmaktadır: ‘Göz aşısı’ ve ‘Kalem aşısı’.
Kalem aşısının kendi altında ‘yarma aşı’, ‘kakma aşı’, ‘İngiliz kalem aşısı’, ‘çoban aşısı’ gibi çeşitleri vardır.
Biz bu yazıda ‘göz aşısı’ üzerinde duracağız.
Zeytin her dem yeşil bir bitki olduğundan aşılama için bize geniş zaman opsiyonu sunmaktadır.
Bölgelere göre değişmekle birlikte Ege’de mayıs, haziran ve temmuz aylarında yapılabilir.
Böylece aynı yıl sürgün sürmeye başlar, buna ‘sürgün göz aşısı’ denir.
Sonbaharda yapılanlara ise ‘durgun göz aşısı’ adı verilir, bu aşıların sürgün vermesi bir sonraki yıl olur.
Yazımın bu bölümünde ağaçlarına ‘göz aşısı’ yapmak isteyenlerle teknik detaya girmeden deneyimlerimi paylaşmak istiyorum.
Öncelikle aşının her aşamasının önemli olduğunu belirtmeliyim.
Tüm aşamalar titizlikle ele alınırsa aşı yaptığımız ağacın tutma olasılığı daha yüksek olacaktır.
Aşı yaparken tekniğe uygun araç gereçlerin kullanılması uygun olur.
Örneğin, steril ve keskin bir aşı bıçağı uygulamayı kolaylaştırır ve hızlandırır.
Aşı yaparken ayrıca budama makası, aşı bandı (koli bandı da başarılı sonuçlar vermektedir), anaç ağacı budamak için de testere veya motorlu testere gerekli olacaktır.
Ağacımızı hangi çeşide dönüştürmek istiyorsak öncelikle bu türden sağlam, genç ve sağlıklı bir dal almalıyız.
Herhangi bir yara, kesik veya hastalık bulunmamalıdır.
Alınan bu dal ‘aşı kalemi’ olarak tanımlanır.
Aşı kalemi seçerken o bölge iklimine uyumlu, verimli ve türünden emin olduğumuz bir ağaç olması da önemlidir.
Kalemler zeytin ağacının verim veren iki yaşındaki dallarından alınır.
Alınan dalları ağacın formunu bozmayacak şekilde bir sonraki yıl budama ile çıkaracağımız dallardan alırsak çok daha güzel bir iş yapmış oluruz.
Zeytinde yapılan her işlem bir sonraki yılı etkiler.
Aşı kalemlerimizin hızlıca yapraklarını temizlemeliyiz.
Aşı işlemi boyunca dalların ıslak bir beze sarılması nemini kaybetmemesini sağlayacaktır.
Aşı yapılacak anaç ağaçta hasadı kolaylaştıracak şekilde ve arazinin durumuna göre aşıyı en fazla 1-1.5 metreden yapmakta fayda vardır.
Böylece sonraki yıllarda budama, ilaçlama ve gübreleme gibi kültürel işlemler kolaylaşır.
Ayrıca, alçaktan taçlandıracağımız ağaçta hasat maliyetimiz düşer.
Maalesef geçmiş yıllarda keçi veya develerin yememesi için yüksekten aşı yapılan ağacın verimi düşük, her türlü işçilik maliyeti yüksek olmaktadır.
Aşı kaleminden bıçak yardımı ile soyularak alınan kabuğa ‘göz’ diyebiliriz.
Ağacın büyüklüğüne göre bir ve daha fazla göz yapıştırılabilir.
Yapıştırılacak gözler ağacın çevresine eşit bir şekilde dağıtılmalıdır.
Gözler ağacın çevresine eşit dağıtılırken yüksekliklerinin de aynı seviyede olması gerekmektedir.
Gözler ağacın gövdesinde farklı yüksekliklerde tatbik edilirse kökten su alımlarında sıkıntı olabilir.
Gözler anaç ağacın kabuğunun temiz ve sıkıntısız yüzeyine tatbik edilmelidir.
Ana gövdenin tatbik edilecek yüzeyi seçilirken hakim rüzgar yönü ve çevredeki diğer ağaçların ana dallarının dağılımı da göz önüne alınmalıdır.
Zaten yoğun olan ağaç dallarının yönüne aşı yapıp çıkacak olan dalımızın güneş almamasını veya aşımızın sürgünlerinin rüzgardan kırılmasını istemeyiz.
Farklı kalınlıktaki göz kalemlerimizi buna paralel büyüklükteki anaç ağaçlarımız için kullanmalıyız.
Örneğin, kalın bir ağacı aşılarken mümkün olduğunca kalın bir kalemden göz almalıyız.
Genç bir ‘Delice’yi aşılarken görece olarak daha ince bir kalemden göz çıkarmakta fayda vardır.
Bu durum aşımınızın tutma olasılığını artırır.
Aşı bandını 15 gün sonra açmamız gerekmektedir.
Havaların yağmurlu olması durumunda bu süreyi 3-4 gün kısaltabiliriz.
Aşı işlemini bir ustadan izleyerek öğrenmek büyük katkı sağlar.
Zira göz aşısı da dahil her türlü aşı zanaat ister, el ustalığı ister ve bana göre usta-çırak ilişkisiyle yol alır.
Aşı yaparken tüm koşullar, ölçüler ve el işçiliği yerli yerinde olmalıdır.
Yapılan aşımızın hızlıca sürgün vermesi için bakımını aksatmamamız gereklidir.
Anaç ağaç gövdesine yapıştırılan kabuğu kabul etmeme kendi sürgünlerini oluşturma eğilimindedir.
Dolayısıyla ağaç gövdesinden ve dibinden hızlıca birçok sürgün verir.
Zamanla bu sürgünleri temizlememiz gerekir.
Ancak ağacın tepesine su çekmesi için tepede bazı sürgünleri bırakmakta fayda vardır.
Ayrıca, tepedeki bu sürgünler gölge yaparak yeni aşı sürgününün güneşten yanmasını, kuşların ve rüzgarın sürgünleri kırmasını engeller.
Aşılarınız tutsun, sürgünleriniz bol olsun…