MARKA: Março
BÖLGE: Aydın, Germencik, Balatçık
O gün içinde öyle bir ateş yanmış ki, tarifi yok. Sonrası hep zeytin…
İnci Özer, bir gün TV’de zeytin şenliğine denk gelmiş. Ruhunu önce derin bir pişmanlık, ardından heyecan kaplamış. 1800’lü yıllardan kalan ama hayatın koşturmacası içinde gerekli ilgiyi gösteremeyip bakımlarını birilerine emanet ettikleri, buna rağmen varlıklarını sürdürüp meyvelerini hiç sakınmayan ağaçlara oğlu Egemen’le birlikte sahip çıkmış. Marka olarak da ailenin lakabı ‘Março’da karar kılmış.
Zeytincilik serüvenleri, büyük büyük dedenin 1800’lerin sonunda diktiği fidanlarla başlamış. Yıllar yılı ailenin birçok ferdi zeytin ve zeytinyağı üretimi konusunda çalışmaya devam etmiş. Zeytin aşkı, iki yıl önce tatlı bir virüs gibi kanlarına işleyince, rutin yaşamlarından çıkarmış onları ve bu serüvene ortak etmiş.
Halen Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde mimarlık okuyan Egemen Yıldırım, “37 yıllık gıda mühendisi olan annem İnci Özer ve ben, hayatın koşturmacası içinde bahçemize gerekli ilgiyi gösteremedik. Bakımlarını hep birilerine emanet ettik. Ama zeytin ağaçları bize rağmen varlıklarını sürdürdüler ve meyvelerini hiç sakınmadılar. Annem bir gün bir televizyon programında zeytin şenliğine rastlıyor ve o gün içinde bir ateş yanıyor. ‘Önce derin bir pişmanlık, sonra bir heyecan kapladı ruhumu. Sonrası hep zeytin’ diye anlatır o an hissettiklerini” sözleriyle anlatmaya başlıyor yola çıkış maceralarını.
ANNE-OĞUL ELE ELE VERDİ
Ailenin 5’inci nesil zeytincisi olarak, “Başta da belirttiğim gibi mimarlık eğitimi alıyorum. Ama zeytin aşkı öyle bir işledi ki içimize, annemin mesleki donanımı ve tecrübesi bir yanda, dedelerimizden öğrendiğimiz geleneksel usuller bir yanda, aldığımız her eğitimden edindiğimiz bilimsel zirai bilgiler cebimizde kaliteli ve sağlıklı zeytinyağı üretmek idealiyle yola çıktık. Kaliteli ürünün ancak kaliteli hammaddeden üretilebileceğine inanıyoruz. Yerli-yabancı akademik kaynakları ve araştırmaları düzenli olarak takip etmeye çok önem veriyoruz. Doğal dengeyi korumak hem evrene, hem de gelecek nesillere karşı sorumluluğumuz. İşte bu yüzden biyo çeşitliliği dikkate alan çevre dostu tarım yapıyoruz. Budamadan sulamaya, hasattan sıkıma, depolamadan ambalajlamaya kadar zeytinciliğin her adımında bizzat işin başındayız. Bir yandan emek emek üretim faaliyetimiz devam ederken, diğer yandan markalaşma sürecimizi de başlatmış olmanın heyecanını yaşıyoruz” diye de geldikleri noktayı özetliyor bir çırpıda.
LAKAPLARI MARKALARI OLDU
Zeytinlikleri Aydın’ın Germencik ilçesine bağlı Balatçık köyünde. 40 dönümlük arazi tek parça halinde. Orta eğimli bir tepede konumlu ve yakın zamanda coğrafi işaret tescili alan ‘Aydın Memecik’ cinsi zeytin ağaçlarından oluşuyor. Yıllık kapasite 5 ton civarında. Sıkım için yine köydeki üretici kooperatifinin tesislerini kullanıyorlar. Erken hasat olarak yeşilken topladıkları zeytinlerini soğuk ve normal sıkım yaparak zeytinyağlarını üretiyorlar. Yüzyılların şifacısı zeytinin insan sağlığı için çok yararlı bileşenlere sahip olduğundan hareketle, soğuk sıkım yöntemini kullanarak yararlı bileşenleri kaybetmeden zeytinyağlarına taşımayı önemsiyorlar. Şu anda için tek bir markaları var: ‘Março’. Ailenin çok eskilere dayanan ‘Março’ lakabından türetmişler.
Egemen Bey, “Markalaşma sürecimizin çok başındayız. Önceliğimiz yurtiçi. Ancak farklı ülkelerle iletişim halindeki tadımcılarla işbirliği içindeyiz. Onların önerilerini ve geri bildirimlerini dikkate alıyoruz. Tabii ki yakın gelecekte uluslararası bir yarışma vasıtasıyla ihracat atılımı da yapmak istiyoruz” sözleriyle de geleceğe dönük hedeflerini paylaşıyor. Yolları açık olsun.
İnci Özer, Egemen Yıldırım
Egemen Yıldırım, İnci Özer