Doğma büyüme Ankaralı Damla Edes Öz’ün zeytinyağı ile tanışması, ailesinin hasat zamanı sonrası, “Sizin de payınıza bu düştü” diyerek gönderdiği yağla başlamış. İlk başlarda burun kıvırdığı bu yağın günümüzde vazgeçilmez savunucusuna dönüşen Öz, “Ben ve eşim doğma büyüme Ankaralıyız. İzmir’le bağımız eşimin ailesinin kökeninin Dikili oluşu. Dikili bizim için yazlıkların, bir de içinde zeytin ve meyve ağaçlarının yer aldığı toprağımızın olduğu yerden ibaretti. Ankaralı olarak zeytinyağı bildiğimiz bir şey değildi. Zeytinyağı uzun yıllar, ‘Yağımız sıkıldı sizin payınıza da bu düştü’ diye evimize gönderilirdi. Meğer orada bir cennet varmış ama biz farkında değilmişiz” diyor.
İZMİR’E TAŞININCA KEŞFETTİ
Öz ailesinin o cevheri keşfetmesi, Damla Hanım’ın eşi Mutlu Bey’in işi nedeniyle 2014’te İzmir’e taşınmalarıyla olmuş. O yıla kadar bilinçsiz bir zeytinyağı tüketicisi olan Damla Edes Öz, 2017’de kurumsal iş hayatını bıraktıktan sonra, bu mucize meyveyi ve suyunu tanımak, ağaçtan şişeye yolculuğunu öğrenmek için araştırmalara başlamış, Zeytindostu Derneği’nin eğitimlerine katılmış. Zeytinyağına dair ne varsa öğrenmeye odaklanırken yeni gelişmelerden haberdar olma sürecini sağlıklı yetiştirme, sağlıklı sıkma, sağlıklı koruma ile tamamlamış. Bir yandan da markalaşmak için neler yapması gerektiğini araştırmış ve nihayetinde resmi süreçleri tamamlayarak Mine d’olive adının tescilini almayı başarmış. Manen tüm aile destek olsa ve yaptıklarını takdir etseler de koşullar gereği tüm bunları yalnız başına yapmış ve hala da yoluna bu şekilde devam ediyor.
ÇILGIN TALEBE KANMADI
“Zeytinlerimizin bulunduğu arazi Dikili Esentepe’de. Eşimin dedelerinden kalma oldukça geniş bir yer. Üzerinde ağırlıklı olarak matematik öğretmeni rahmetli kayınpederim M. Emin Öz tarafından dikilen fıstık çamları var. Yaklaşık 25 dönümünde ise zeytin ağaçları mevcut. ‘Tirilye’ ve ‘Edremit’in yanında adım adım aşıladığımız ‘Delice’ler de söz konusu. Yıllık kapasitemiz 1.5-2 ton arası. Kendi tesisimiz yok, arazimize çok yakın bir yerde soğuk sıkım yaptırıyorum. Şu anki üretim hacmimle sadece tanıdıklarımıza yağ verebiliyorum. Geçen yıl elde ettiğim yağı arkadaşlarıma gönderdim. Çılgın bir taleple karşılaştım. Ama bu çılgın talebe karşı emin adımlarla ilerleme yolunu seçtim. Şimdilerde sosyal medya ile daha geniş çevrelere ulaşmaya çalışıyorum ancak kapasite geliştirici çalışmalarımın uzun vadeli sonuçlarını dikkate alarak planlı büyüme niyetim var” diye konuşuyor.
ZEYTİNCİLİK GÖNÜL İŞİ
İhracatı kurumsal hayattaki deneyimleri nedeniyle operasyonuna hakim olduğu bir iş olarak niteleyen Damla Hanım, ekliyor: “Ama zeytinyağı konusunda önümde çok uzun zaman olduğuna inanıyorum. Adım adım ilerleyeceğim. Çünkü, Türkiye’de ne kadar markalaşırsanız markalaşın, zeytincilik ticari olarak sizi zengin edecek bir iş değil. Gönül verecekseniz yapılacak bir iş. O nedenle çocuklarım için iyi örnek olabileceğim işler yapmak, onların da gelecekte inanarak ve gururla devam ettirebileceği, ürettikçe kazanacakları bir aile işi oluşturmak en büyük hedefim.”