Cumhuriyet Bulvarı No: 82 Erboy 2 İş Merkezi

KONUK YAZAR

  1. DİLŞEN OKTAY ERTEM-ZEYTİNYAĞI ÜRETİCİSİ VE TADIM UZMANI

 

Moda bir semt adıdır, peki butik nedir?

 

“Moda bir semt adıdır” ifadesini İstanbul’un Kadıköylüleri semtin güzelliğini ve önemini vurgulamak için kullanır. Konumuz modayla uzaktan ilgili, zeytinle ise bayağı yakından! Kafanızı daha karıştırmadan, gelin anlatayım…

 

(buradan başlıyor)

Hiç düşündünüz mü ‘butik’ kelimesinin anlamını?

Tekstil ürünleri satan mağazalara ‘butik’ deriz, evet…

Ancak zaman içinde butik kelimesi, Fransız dilinden ve tekstilin sınırlarından çıkarak başka ülkelerde ve sektörlerde de kendine yer edinmeye başlar.

Ve bu alanlardan biri de zeytin ve zeytinyağı sektörleridir.

Fransızca kökenli butik, ‘bir zanaatkarın çalıştığı, ticaretin ayrıntılara özen gösterilerek gerçekleştiği yer’ anlamına gelir.

Bu tanımdaki o küçük detayı fark ettiniz mi?

‘Ticaretin ayrıntılara özen gösterilerek gerçekleştiği yer.’

Konuyu işte tam da buradan açacağım…

Türkiye’de ‘butik zeytinci’ ifadesi ilk kez Zeytindostu Derneği çatısı altında kullanıldı.

Dernek buna dair ilk adımları atsa da ülke gündeminin yoğunluğu ve zeytincilerin başka konulardaki meşguliyetleri nedeniyle yeterince parlayamadı.

Daha sonra sektörde Atilla Totoş ve Doç. Dr. Mücahit Taha Özkaya’yı takip eden, sayıları az ama enerjisi yüksek bir grup zeytinci, Butik Zeytin ve Zeytinyağı Üreticileri Derneği’ni kurdu.

Yaklaşık 4 yıldır sessiz ve derinden çalışmaya devam ediyorlar.

Aralarında olmaktan gurur duyduğum bu üreticilerin ortak özellikleri ve amaçları hakkında bildiklerimi sizlerle paylaşmak isterim.

Çünkü gıda sektöründe kullanılan ‘butik’ ifadesinin doğru anlaşılması her anlamda inanın çok önemli.

AMAÇ ZEYTİNİN İMAJINI YENİLEMEK

Öncelikle butik zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin amacı ‘Türk zeytin ve zeytinyağının yurtdışındaki imajını olumlu yönde değiştirmek’ idi.

Bilmeyenler için kısaca anlatayım:

Türkiye yıllardır önemli bir zeytin, zeytinyağı üreticisi ülke olsa da aslında dünya pazarında genelde tağşiş skandallarıyla tanınmaktadır.

Yurtdışı pazarına çıkmaya kalkışan bir Türk üretici, karşısında İtalyan, İspanyol, Yunan yağlarından önce önyargıyla karşılaşır.

Bu da her zaman maça 1-0 yenik başlamak anlamına gelir ve bu durum gerçekten moral bozan ve zorlayıcı bir unsurdur.

Üstüne üstlük bir de devler liginde bir butik üreticinin ayakta kalması, sürdürülebilir olarak iş yapması çok da olası değildir.

Tam da bu noktada Butik Zeytin ve Zeytinyağı Üreticileri Derneği çatısı altında ‘bir elin nesi var iki elin sesi var’ diyerek toplanmıştır bu üreticiler.

Dünyada seslerini daha geniş kitlelere duyurmak amacıyla bir araya gelmişlerdir.

Butik zeytincileri diğerlerinden ayıranın ne olduğunu soracak olursanız şöyle yanıtlayabilirim:

Tonaj olarak kısıtlı üretim yapan ancak yaptıkları üretimin zeytin bahçesinden son tüketicinin sofrasına gidene kadarki zincirde her aşamasına büyük özen gösteren adeta bir zanaatkar gibi çalışan üreticilerdir.

Ve dünyadaki gelişmeleri yakından takip ederek her türlü yeniliği zeytin ve zeytinyağı üretiminde deneyerek tüketiciye en iyi ürünü sunmak için yarış halindedirler.

Yazının başında geçen ‘ticaretin ayrıntılara özen gösterilerek gerçekleştiği yer’ tanımını şimdi bir kere daha hatırlatmak isterim.

Butik zeytinyağı üreticilerinin en önemli özelliği birbirlerine destek olmalarıdır.

Kendilerindeki eksiklikleri tamamlamak için beraber eğitimler alıp, yurtdışından alım yapmak isteyen kişi ve kurumlarla daha güçlü bir yapı olarak iletişim kurarlar.

Hammadde ve hizmet alımlarında bir arada hareket ederek birlikten kuvvet doğduğuna güzel bir örnek teşkil ederler.

Ayrıca, Ticaret Bakanlığı’ndan uluslararası rekabeti geliştirmek üzere aldıkları destekle Türk zeytin ve zeytinyağının ne kadar kaliteli olabileceğini tüm dünyaya göstermek için deyim yerindeyse arı gibi çalışmaktalar.

Aslına bakarsanız, ülke içinde tüm sektörlerde olmasını bekleyebileceğiniz bir tavırda iş yaparlar.

PANDEMİNİN ETKİLEMEDİĞİ YER VAR MI?

Gülümseyerek cevap veriyorum, yok!

Pandemi sürecinden önce işler daha yavaş ilerlerken, salgının hemen öncesinde çalışmaya başlayan proje yürütücüsü Bahar Ekim sayesinde çalışmalar hız kazandı.

Bu kısıtlamalarla dolu süreçte endişelenmek yerine, daha çok çevrimiçi görüşmeler ve projeler gündeme getirerek grubu daha da dinamik bir hale büründüren Bahar Hanım, derneğe kayda değer bir ivme kazandırdı.

4’üncü yılını önümüzdeki aylarda tamamlayacak olan Butik Zeytin ve Zeytinyağı Üreticileri Derneği’nin an itibariyle 30’a yakın üyesi var.

Üye seçimi konusunda titiz davranılmasının sebebi, grubun ahenkli çalışmasının sürdürülebilir olabilmesi.

Aynı zamanda derneğe üye olmak için butik üreticinin zeytin ağacının ne kadar emekle büyüdüğünü anlamış ve bu zanaatın felsefesine hakim olması da aranan özelliklerden.

Ayrıca, her bir proje öncesi üyelerin ürettikleri ürünler sıklıkla kontrol ediliyor.

Laboratuvar testlerinin yanında duyusal analizler de defalarca yapılarak tedarik sürecinde kalite sürekli denetim altında tutuluyor.

4 yıldır ince bir özenle işledikleri çalışmalarının sonuçlarını gelecek günlerde daha sık duyacağımızı öngörüyorum.

Zira butik zeytinciler zeytini ve zeytinyağını sadece sofrada bir çeşni ya da meze olarak değil, büyük emekle masada yerini alan bir şifa kaynağı gibi görüyorlar.

Şimdi ne dersiniz?

‘Butik’ kelimesi artık size modadan daha çok şey ifade etmiyor mu?

Fotoğraf: Güneş Engin