Kahramanmaraş’ın zeytin kültürü çok eskilere dayanıyor. Genellikle halkın kendine ait zeytin bahçeleri var. Ve bunlar hala kentin en ünlü bahçeleri. Maraşlılar hasat zamanı kendi zeytinini topluyor, kahvaltılık zeytinini hazırlıyor, yağlık için ayırdıklarını da mevcut işletmelere getirerek sıktırıyor. Anlaşılacağı üzere Kahramanmaraş halkı zeytin ve zeytinyağı kültürüyle bir bütün. Zeytin ve zeytinyağı sofralarının vazgeçilmezi. İşte, Kırkgeçit ailesinin serüveni tam da bu noktada başlamış. Onikişubat ilçesinde bulunan 13 dönüm büyüklüğündeki arazilerinde yetiştirdikleri zeytinleri işleyerek ‘Naksa Zeytinyağları’ adıyla markalaştırmışlar.
TOPRAKTAN SONRA GÖNLÜNDE YEŞERDİ
İşin başında Abdurrahim Kırkgeçit var. Sütçü İmam Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi mezunu Abdurrahim Bey, uzun yıllar danışmanlık sektöründe faaliyet göstermiş. Çok sayıda büyük firmaya danışmanlık hizmeti vermiş. Üniversite ikinci sınıfta kendi topraklarında hobi amaçlı zeytin yetiştiriciliği yapmaya başlayan Abdurrahim Kırkgeçit’in bu serüveni 5 yıl sonra, yani 2017’de zeytinyağı işletmeciliğinin kapılarını aralamış ve Naksa Zeytinyağı’nın ilk temelleri atılmış.
Abdurrahim Bey, “Zeytin fidesinin toprağa düşmesiyle gönlümüzde de yeşeren zeytin ve zeytinyağı sevgisi sonucu hobi olarak başladığımız iş günümüzde ülke genelinde tanınan örnek bir işletmeye dönüştü. Şimdilerde ise istikrarlı başarıları doğrultusunda tıpkı bir zeytin ağacının ölümsüzlüğü ile kök salmaya devam ediyor. Ama iş sadece bakımla bitmiyor. ‘Var yılı yok yılı’ diye bir kavram var. Ve bunlar arasında yüzde 20-30 civarında fark oluyor. Eğer toplarken ağaca zarar verilirse yüzde 70 oynuyor. Bakımlarla birlikte toplama döneminde de ağaca uygun ekipmanlarla hasadı tamamlamak gerekiyor. Çok şükür ki, yıllar boyunca özen göstererek vermiş olduğumuz emeğin karşılığını yavaş yavaş almaya başlamış bulunmaktayız” diyor.
İTALYA, İSPANYA’DAN EKSİĞİMİZ YOK
Ailenin ağaçları ‘Gemlik’ ve ‘Halhalı’ ağırlıklı. 2017 yılında hayata geçirdikleri tesisin günlük zeytin işleme kapasitesi 60 ton. Hem kendi bahçelerinde yetişen ve başka arazilerden satın aldıkları, hem de müstahsilin zeytinini işliyorlar. Hedeflerinde iç piyasanın yanında dış pazarlar da var. Türkiye’nin daha karlı zeytinyağı ihracatı yapabilmesi için dış satıma yönelik çalışmalarını başarıyla tamamlamışlar. İlk etapta, hedef pazar olarak belirledikleri ABD, Almanya ve Azerbaycan için düğmeye basmışlar. Abdurrahim Kırkgeçit, bu süreci şöyle anlatıyor:
“Zeytin açısından şanslı bir bölgeyiz. Çok kıymetli bir mirasa ev sahipliği yapıyoruz. Bu mirası layık olduğu yere taşımak tamamen bizlerin elinde. Ülke olarak zeytinyağı üretim hacmi bakımından dünyada 6’ncı sıradayız. Hacim bakımından iyi olmamıza rağmen markalaşma ve buna bağlı olarak ihracatta iyi durumda değiliz. Yıllardır şişeleme yapmadan varillerle dökme zeytinyağını düşük rakamlara satıyoruz. Alıcısı genelde İspanya ve İtalya. Üretim bakımından İspanya, zeytinyağı satışı bakımından da İtalya ilk sırada. Bu yüzden dünya pazarında zeytinyağı denince ilk akla gelen bu iki ülke oluyor. Bizden aldıkları yağları da kendi markaları altında çok daha yüksek fiyatlara dünya pazarına satıyorlar. Bu kadar başarılı olmalarının arkasında bilgi birikimi, teknoloji ve çok iyi derece devlet destekleri var. Ülkemiz de son 15 yılda bu konularda çok mesafe kat etti, etmeye de devam ediyor. Yeterli donanım ve bilgiye neredeyse sahibiz. Teknoloji olarak kendi makinelerimizi üretebiliyoruz. Devletimizin de hem üreticiye, hem de ihracatçıya çok büyük destekleri var. Şimdi kendimizi yenileyerek, bilgi ve teknoloji eksikliklerimizi tamamlayarak, bir marka altında dünya pazarına çıkma vakti. Biz de bu vizyonda üretim tesisimize ek olarak paketleme tesisimizi kurduk, markamızı oluşturduk ve ilk etapta hedef olarak belirlediğimiz üç ülkeye ihracatımızı başlatıyoruz.”