Cumhuriyet Bulvarı No: 82 Erboy 2 İş Merkezi

Zeytin ağacının Sibel Börekçi-Ahmet Aydın çiftinin gönlüne düşmesi 20 yıl öncesine dayanıyor. Hikaye, kendilerine İstanbul hayatının karmaşasından kısa da olsa uzaklaşmak için bir yer ararken tesadüfen Bursa Orhangazi’deki Ortaköy’ü keşfetmeleriyle başlamış. İznik Gölü’nün kuzey yamacındaki bu şirin köye gidip gelmeye başladıkça, bölgenin bir zeytin diyarı ve zeytinin de doğanın bir mucizesi olduğunu görüp öğrendikçe, ileride içinde zeytin olan iyi bir şeyler yapma arzusu yeşermiş içlerinde. Bu arzu gün be gün güçlenip büyümüş, İstanbul’dan kaçma arzusuyla da birleşmiş ve Mayıs 2015’te Ortaköy 151’in temeli atılmış.

DEDEDEN, BABADAN DEĞİL

Zeytinyağı onlar için bir aile yadigarı değil! Dolayısıyla bu işi dededen, babadan değil; okuyarak, çalışarak, tesisleri gezip uzmanlarla konuşarak, eğitimlere katılarak öğrenmişler. Zeytinyağı mucizesinin hasat, üretim ve saklama sürecindeki püf noktalarıyla doğrudan ilişkili olduğunu gördüklerinde ellerinden gelenin en iyisini yaparak, Orhangazi-Gemlik bölgesinde de iyi ve kaliteli zeytinyağı üretilebileceğini kanıtlamak için yola çıkmışlar. Zaman içinde İstanbul’daki hayatlarını da sonlandırıp tamamen Ortaköy’lü olmuşlar. Burada, kimileri asırlık zeytin ağaçlarının arasında yaşıyorlar. Kim bilir ne zamandır unuttukları doğayla ilişkilerini yeniden kurmaya çalışıyorlar. Mevsimleri tekrar keşfetmişler. Bugün geri dönüp baktıklarında zeytinle dost olmanın hayatta verdikleri en doğru karar olduğuna da eminler.

DENEYSEL ÇALIŞIYORLAR

Sadece deneysel çalışmalar yaptıkları çok küçük bir zeytinlikleri var. “Zeytin yetiştiriciliği çok ayrı bir konu. Uzmanlık ve daha büyük yatırım gerektiriyor. Bu nedenle biz odağımızı öncelikle iyi zeytinyağı üretimine verdik. Üretimde kullanacağımız zeytinleri sezon başında yaptığımız bahçe anlaşmaları ile sağlıyoruz. Zeytinin durumuna, kalitesine bakıp ona göre karar veriyoruz. Bu da bize önemli bir esneklik sağlıyor” diyorlar. Her sezon toplamda bir ya da iki bahçe kullanıyorlar. Erken hasat zeytinyağını mutlaka tek bahçeden yapmaya gayret ediyorlar. Bulundukları bölgede yoğunlukla ‘Gemlik’ tipi zeytin yetiştiğinden onlar da üretimlerinde bu türü kullanıyorlar. Yıllık kapasiteleri 20 ton zeytinyağı.  Kendi tesisleri var. İtalyan ‘Mori Tem’ marka iki fazlı soğuk sıkım makineleri mevcut. 22 derecede su ve seperatör kullanmadan üretim yapıyorlar. “Bu da zeytinyağının vitaminler ve antioksidanlar açısından zengin kalmasını sağlıyor. Yine tesisimizin içinde yaz-kış 18 derecede tuttuğumuz depomuz var. Hem çelik tanklardaki, hem de ambalajlı ürünleri bu depoda saklıyoruz. Böylelikle zeytinyağlarımızın mevsimsel ısı değişimlerinden etkilenmemesini sağlıyoruz” diye konuşuyorlar.

 KÖY VE EVİN KAPI NO’SU

 Bu işe tamamen hobi olarak başladıkları için, yola ilk çıktıklarında “Nasıl satarız?” diye fazla kafa yormamışlar. Bütün odakları “Nasıl kaliteli üretim yaparız?” üzerine olmuş. Öncelikle tanıdıkları aracılığıyla satmaya başlamışlar, sonrasında bir internet mağazası kurarak perakende satışlarını geliştirmişler. Marketler ya da toptancılar aracılığıyla satış yapmayı tercih etmemişler. “Zaten düşük hacimli üretimimiz var. Dolayısıyla marketlere girmek bu aşamada bizim için maliyet etkin değil” görüşünü dile getiriyorlar. “Ortaköy 151” ana markası altında “Dalında” ve “Tadında” alt markaları var. “Dalında” erken hasat soğuk sıkım zeytinyağları. “Tadında” ise olgun hasat soğuk sıkım zeytinyağları. “Ortaköy” adını yaşadıkları köyün isminden almışlar. “151” ise köydeki evlerinin kapı numarası. Bu adın kendilerini yansıtacağına, onlardan bir şeyler taşıdığına inandıkları için seçmişler.

GERÇEK LEZZETİN PEŞİNDE

 İlk başlarda gündemlerinde ihracat yokmuş. Ancak artık yavaş yavaş bu konuda da kafa yormaya başlamışlar. Bunu da, “Zaten kapasitemiz yüksek değil, yakın gelecekte artırmak gibi bir planımız da yok. Bizim amacımız, yurtdışında zeytinyağından gerçekten anlayan, farklı lezzetler araştıran kişilere ulaşmak. Uzakdoğu, Avustralya ve İskandinav ülkelerinde böyle bir potansiyel olduğunu düşünüyoruz. Bu potansiyeli değerlendirmek için yakın zamanda girişimlere başlayacağız” sözleriyle anlatıyorlar.

Hedeflerini ise şöyle özetliyorlar: “İlk üretimimizden bu yana üç yılı aşkın bir süre geçti. Size belki fazla romantik gelebilir ama bu yatırımı yaparken para kazanmayı hedeflemedik. İlk amacımız, tutkulu bir hobinin gerçekleşmesiydi aslında. Orhangazi-Gemlik bölgesinde de yüksek kaliteli zeytinyağı üretilebileceğini kanıtlamaktı. ‘Keşke (Gemlik türü) ile başlamasaydınız”, ‘Zeytinyağı Ayvalık’tan alınır’ tarzı yorumlar da aldık. Ama ‘Gemlik’ zeytininden de kaliteli ve aromatik yağ üretilebildiğimizde, geçen üç yıl içinde her sene daha iyiyi yakaladığımızda ilk hedefimize ulaşmış olduk. Bugünden sonra da büyük hedeflerimiz olmayacak. Kapasitemizi artırmayı da düşünmüyoruz. Çünkü kalitenin, düşük kapasitede çalışıp, makineye giren her zeytine ellerinizle dokunabildiğinizde sağlandığına inanıyoruz. Şimdiki hedefimiz yurtiçinde ve yurtdışında daha fazla zeytinyağı meraklısına ulaşmak. Zeytinyağından gerçekten anlayan, farklı lezzetler araştıran kişilerle buluşmak. Aynı zamanda zeytinyağı konusundaki bilincin artırılmasına katkı sağlamak. Ortaköy’de ve civar köylerde bu konuda etkinlikler düzenleyerek ağımızı genişletmeyi planlıyoruz.”

İLK YARIŞMA, İLK ALTIN

Hem ulusal, hem de uluslararası düzeyde zeytinyağı yarışmalarına başından beri mesafeli yaklaşmışlar. Katılımcı profilleri ve değerlendirme süreçleriyle ilgili kafalarında soru işaretleri varmış. İlk aşamadaki hedeflerinin arasında ödüller almak gibi bir şey de yokmuş. Bu nedenle de katılmamayı tercih etmişler. Bu yıl ise üyesi oldukları Butik Zeytin ve Zeytinyağı Üreticileri Derneği’nin en azından ulusal yarışmalara katılma kararına uyarak Zeytindostu Derneği’nin düzenlediği 12’nci Naturel Sızma Zeytinyağı Kalite Yarışması’na katılmış ve altın madalya almışlar. “Önümüzdeki dönemde, yurtdışına açılma kararımızla bağlantılı olarak birkaç prestijli uluslararası yarışmaya katılmayı planlıyoruz” diyerek sözlerine son noktayı koyuyorlar.