Bursa Orhangazi’nin Çakırlı köyünde yaşayan Seyid Ahmet İnce, 1946’da eski usül taş baskı bir yağhane kurmuş, 50 yıl aralıksız çalıştırmış. İnce’nin 1996’da vefatından sonra yağhane kapanmış. Ama çocukluğundan beri zeytin ağaçları arasında büyüyen, ekonomik şartlar gereği sürekli ailesine yardımcı olan ve olmaya da devam eden tıp doktoru torunu Güven Raşit Küçük, onun emanetine sahip çıkmış.
Güven Bey ve eşi Gülay Hanım, kendileri için sıktırıp eşe dosta hediye ettikleri ata yadigarı zeytinlerin yağına olan yoğun talep üzerine, “Neden kendi markamız olmasın?” diyerek kolları sıvamışlar. Özel bir hastanede halkla ilişkiler ve kurumsal pazarlama alanında uzun yıllar yöneticilik yapan Gülay Küçük, işinden istifa ederek, kadın girişimci olma yolunda ilk adımı atmış. İş, markaya isim bulmaya geldiğinde kızları Özge ve Ece’nin adlarından yola çıkarak ‘ÖzgEce’de karar kılmışlar. Sonra buna ‘Zeytin ve Yağ Sepeti’ni de eklemişler.
SAMANLI DAĞLARI’NIN ETEKLERİNDE
Ailenin zeytinlikleri İznik Gölü’nün kuzeyindeki Samanlı Dağları’nın yamaçlarında. Toplamda 30 dönüm. Ağaçların tamamı ‘Gemlik’ tipi. Yıllık kapasiteleri 5 ton civarı. Gülay Hanım, “Dünyanın en iyi zeytininden en iyi yağın çıktığını gördük. Kaliteden asla ödün vermedik. Dalından topladığımız zeytini aynı gün hemen sıkıp uygun koşullarda saklamaya başladık. Doğal çökme yöntemiyle ürettiğimiz filtresiz naturel sızma zeytinyağımızı Bursa’daki gıda laboratuvarlarında tahlil ettiriyoruz. Sonuçlar çok güzel olunca doğru bir iş yapmanın hazzını yaşıyoruz. Yağımızın özellikle aromasının farklı olduğunu düşünüyoruz. Yavaş yavaş kapasitemizi artırdık. Yalova’da ‘Zeytin ve Yağ Sepeti’ adında bir dükkanımız var. Orada kendi ürünlerimizi ve organik ürünleri satıyoruz. İnternet sayfamız üzerinden de satış yaparak Türkiye’nin her yerine kargo gönderiyoruz” diyor.
HEDEF DÜNYADA TANINAN MARKA OLMAK
İhracat için talepler olduğunu ama doğru zamanda yapmayı planladıklarını aktaran Gülay Küçük, hedeflerinin ise sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada bilinen bir marka yaratmak olduğunu vurguluyor. Kendi çocuklarına yedirmeyecekleri bir şeyi asla üretmemek felsefesiyle hareket ettiklerinin ve bu doğrultuda ilerlemek istediklerinin altını çizen Gülay Hanım, “Sloganımızda da işaret ettiğimiz gibi ürünlerimizin farkı tadında. Ölmez ağaç zeytinden aldığımız güçle bir asrı devirdik. Tüm çabamız, daha çok sofrayı sıvı altınla ışıldatırken, sağlığa sağlık katmak. Bir de anayurdu Anadolu olan zeytin ve zeytinyağının adını, uluslararası arenada da duyurmak” diye de ekliyor.