Nazım Hikmet, ‘Yaşamaya Dair’ şiirinde, “Yani öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı / yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin / hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil / ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için / yaşamak yani ağır bastığından” diyor ya… İşte, Nazım’ın bu dizeleri 1990’ların sonunda beş arkadaşa rehber olmuş. En iyi ve en kaliteli zeytinyağını üretmek için yola çıkan Mahmut Ş. Boynudelik, Erhan Şengel, Haluk Yurtkuran, A. Müfit Erkarakaş ve Mustafa Çakılcıoğlu kendilerini Çanakkale Küçükkuyu’ya bağlı Adatepe köyünde bulmuş. Sonra onlara eşlerden Dr. Zerrin İren Boynudelik, Serdağ Yurtkuran ve Dilek Özsoy Çakılcıoğlu da dahil olmuş. “Yüksek duvarların ardına gizlenmeye çalışan taş evleri ve serin gölgeli sokaklarıyla Kazdağları’nın eteklerinde geçmişten kalma bir fotoğraf gibi” diye nitelendirdikleri yörede hayallerini hayata geçirirken, ürettikleri zeytinyağını başlangıçta sadece eşe dosta hediye etmişler. Ama çok beğenilip arkadaşlardan gelen talep artınca işi ticari bir şekle sokmaya karar vermişler. Özel cam şişelerde ve tenekelerde piyasaya sürdükleri yağa da köyün ismini vermişler: ‘Adatepe’… Etiket olarak da köylülerin hala adına türkü yaktığı Refika’yı seçmişler.
ETİKETTEKİ RUM GÜZELİ REFİKA’NIN ÖYKÜSÜ
Rivayet o ki, Adatepe’de 19’uncu Yüzyıl sonu ve 20’nci Yüzyıl başında ‘Refika’ takma adıyla bir Rum güzeli yaşarmış. Köyün Rum ve Türk cemaati arasında çok sevilen Refika hem güzel, hem de çok neşeli bir kızmış. Düğünlerde şarkılar söyler, çok da güzel dans edermiş. Refika’nın güzelliği ve iyilikseverliği Adatepe’nin yanı sıra çevre köylerde de dillere destan olmuş. Zeytin zamanı Refika’nın çalıştığı tarlada köylüler hem zeytin toplar, hem de onun şarkılarını dinlermiş. Düğünlerde mutlaka Refika baş misafir olarak çağrılır ve kendisine şarkı söyletilip, dans ettirilirmiş. Birinci Dünya Savaşı’na kadar Türk ve Rum cemaatleri, Adatepe’de barış içinde yaşamış. Ancak savaş tüm Anadolu’ya olduğu gibi Adatepe’ye de felaket getirmiş. Savaşla birlikte köyün Rum ve Türk cemaatleri arasında önceleri soğukluk, daha sonra karşılıklı çatışmalar baş göstermiş. Tüm bu kargaşaya rağmen Refika yine de Türkler arasında sevilmeye devam etmiş. Ancak savaş sonunda Türk ve Yunan hükümetleri arasındaki anlaşma sonucunda Refika da diğer Rumlarla birlikte köyü terk edip Yunanistan’a yerleşmek zorunda kalmış. Refika’nın köyden ayrılışı Türkler arasında büyük üzüntüye yol açmış. Adına türküler yakılmış, özellikle düğünlerde onun için danslar edilmiş. İşte, yazımızın kahramanları, Sakız’a yerleşmiş olduğu ve Yunanistan’ın ilk güzellik kraliçesi seçildiği yönünde efsaneler anlatılan Refika’nın izini bulabilmek için soluğu adada almışlar. Ancak kendisine ait herhangi bir ipucu bulamamışlar. Ne var ki, tesadüfen bir antikacıda ellerine geçen bir resimdeki kızın güzelliği ve yüzündeki ifade onları derinden etkilemiş. “Bu kesinlikle Refika olmalı” diyerek resmi alıp Adatepe’ye getirmişler. Köyün yaşlılarına resmin Refika’ya ait olabileceğini söylediklerinde, “Evet, bu o” yanıtını almışlar. Ve çağlar boyunca insanlara güzellik-sağlık veren saf ve doğal Adatepe zeytinyağlarının alamet-i farikası olarak Refika’nın resmini etiketlerinde ölümsüzleştirmeye karar vermişler.
TÜRKİYE’DE BİR İLK: SABUNHANEDEN MÜZEYE
Bununla da kalmamışlar, Türkiye’de türünün ilk örneği olan bir ‘zeytinyağı müzesi’ açmışlar. Zeytin ve zeytinyağının kültürü o kadar derinlere inmesine, yazılmış tüm kutsal kitaplarda çeşitli şekillerde ifadesini bulmasına, ülkemizde de bu kadar eski ve köklü bir kültürü olmasına karşın, bu ürüne ilişkin yazılı ve görsel malzemelerin yok denecek kadar az olması Adatepe Zeytinyağ Müzesi’nin doğuşuna gerekçe olmuş. Bunun için de Küçükkuyu’daki tarihi sabunhaneyi restore ettirmişler. Müzede yok yok! Civar köylerden toplanmış zeytin, zeytinyağı ve sabun üretimine ilişkin çeşitli araç gereç ve aksesuvarlardan tutun da; eski zeytinyağı presleri, zeytin toplama aletleri, taşıma ve saklama kapları, çeşitli folklorik objelere kadar aklınıza ne gelirse hepsi var. Konuklar burada zeytinyağının üretim aşamaları, saklanması, aktarılması, filtre edilmesi gibi zeytinin dalından soframıza geliş öyküsünü görüp dinlerken, taze köy ekmeğiyle tadım da yapabiliyor. Haftanın yedi günü 08.30-18.30 saatleri arasında açık ve giriş ücretsiz. Müzenin bahçesinde bir de ‘Dükkan’ var! Buradan taze zeytin, zeytinyağı, doğal sabun, özgün olarak tasarlanmış çeşitli mutfak aksesuvarları ve kitap almak mümkün. ‘Mutfak’ta da çay ve kahve çeşitleri, soğuk ve taze meyve suları ile tümü doğal malzemelerle hazırlanmış yerel zeytinyağlı yemekleri tatmak olası.
Diyorlar ki: “Adatepe Zeytinyağı geleneksel yöntemlerle modern teknolojinin uyum içinde harmanlandığı bir sistemle üretiliyor. Taş değirmenlerde ezilen zeytinler günümüz hijyen standartları çerçevesinde soğuk sistemle işleniyor. Sanıldığının aksine zeytinyağının asidinin düşük olması tek başına iyi bir yağ olmasını sağlamaz. Zeytinyağında aslolan nefasettir. Zeytinin niteliği ve zeytinyağının zeytinin karakterine uygun bir şekilde çıkarılması ve uygun koşullarda saklanması kaliteyi belirler. İyi bir zeytinyağı kendini kokusu ve tadıyla ele verir.”
Yaşam sevincinizi kutsamak için bu mucizevi sıvıdan daha doğal ve sağlıklı ne olabilir ki?
KİM, KİMDİR?
* Mahmut Ş. Boynudelik: Robert Kolej ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu. Oasis Turizm’in kurucu ortaklarından. Uzun süre profesyonel turist rehberliği ve tur operatörlüğü yaptı. 1994’ten itibaren zeytin ve zeytinyağı araştırmalarına kendini adayarak, en büyük hayali Adatepe Zeytinyağı’nın yaratılmasını başardı.
* Erhan Şengel: Pertevniyal Lisesi ve Gazetecilik Fakültesi Mezunu. Uzun süredir devam ettirdiği reklamcılık yaşamını Adatepe köyü ve zeytinyağının kutsal cazibesine kapılarak renklendirdi.
* Haluk Yurtkuran: Robert Kolej ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu. Oasis Turizm’in kurucu ortaklarından. Uzun süre profesyonel turist rehberliği ve seyahat acentesi yöneticiliği yanı sıra turizm işletmeciliği konusunda Boğaziçi Üniversitesi’nde dersler verdi. Ekoturizm sevdası yakın arkadaşı Mahmut’un hayalleri ile birleşince zeytin ve zeytinyağının gizemini keşfetmeye başladı.
* A. Müfit Erkarakaş: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu. Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanlığı görevinden sonra uzun yıllar özel sektörde üst düzey yönetici olarak çalıştı. Adatepe köyünün ve zeytinyağının çağrısına uyarak Adatepe ailesine katıldı.
* Dr. Zerrin İren Boynudelik: ODTÜ Eğitim-Felsefe ve Mimar Sinan Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü mezunu. Yıldız Teknk Üniversitesi Öğretim Üyesi. Adatepe Zeytinyağ Müzesi’ne zeytin tarihine ilişkin akademik araştırmalarıyla katkıda bulunuyor.
* Serdağ Yurtkuran: Hacettepe Üniversitesi Ev Ekonomisi mezunu. Zencefil Doğal Gıda Ürünleri Lokantası’nın kurucusu.
* Mustafa Çakılcıoğlu : TED Ankara Koleji ve ODTÜ Elektrik Mühendisliği’nin ardından 77 düvelde değişik projelerde çalıştı. 90’lı senelerin ortalarında Adatepe köyü ile tanıştı. Zeytinyağı ve Adatepe’nin dayanılmaz cazibe etkisiyle aileye eşi Dilek Özsoy Çakılcıoğlu ile birlikte dahil oldu.