İbrahim Çolak emekli bir eğitimci. Mübadele sonrası Selanik’ten Ege’ye göçen Çolak ailesinin üçüncü kuşak temsilcisi. Aile, Atatürk’ün isteği üzerine Ayvalık ile Gömeç sınırları arasında yer alan, Kazdağları’nın tam karşısında kuzey rüzgarlarının yoğun estiği ‘Gümüşlü’ denilen yöreye yerleştirilmiş. Yunanistan’dan Türkiye’ye taşıdıkları kahyalık geleneğini zeytin sevgisiyle bütünleştirerek geleneksel yöntemleri modern tekniklerle birleştiren aile, o bölgedeki zeytincilik ve zeytinyağı geleneğini üstlenmesi nedeniyle de ‘Gümüşlü Kahya’ ismiyle anılır olmuş. 1924’ten beri zeytin, zeytinyağı ve zeytinyağlı sabun üretimi yapan aileyi günümüzde temsil eden İbrahim Çolak, ailevi ve kültürel özellikleri olan yörenin adıyla ürettiği ‘Gümüşlü Zeytin ve Zeytinyağları’nı marka haline getirmiş.
SANKİ ÖZEL OLARAK YARATILMIŞ
“Bu yörenin zeytin ve zeytinyağındaki aromatik yapı, renk, koku ve akıcılık gibi üstün özellikleri tarih boyunca biliniyor. Kuzey Ege’nin bu bölgesinde iklim ve toprak yapısının özelliğinden dolayı zeytin ve zeytinyağı içinde bulunan insan sağlığıyla yakından ilgili değişik tat, koku, vitamin ve mineraller bakımından oldukça zengin. Asit ve peroksit oranı oldukça düşük, doymamış yağ oranı ise yüksek. Bunun içindir ki, Gümüşlü’ye ilk fabrika Yunan asıllı Kahya Kosta’nın önerisiyle işveren ve mal sahibi Angel tarafından sanayi devriminden sonra 18’nci Yüzyıl’ın ortalarında kurulmuş. Cumhuriyet’le birlikte bölgenin en büyük zeytin, zeytinyağı, sabunhane ve prina tesisi burada hayata geçirilmiş. Ardından da Gömeç’te Sanayi Bakanlığı’nın tescilli ilk sulu baskı zeytinyağı fabrikası kurulmuş. 1954’te günde 60 ton sıkım kapasitesine ulaşılmış. Bu tesis ürettiği pirinayı da yakarak kendi enerjisini yine kendisi üretmiş. Yani Gümüşlü sanki zeytinyağı üretilsin diye yaratılmış. Edremit Körfezi’nin yöresel rüzgarları Kazdağları’ndan zeytinlik alanlara doğru denizdeki nem, tuz ve iyotu taşıyor. İşte bu esinti zeytinyağına çok farklı bir özellik katıyor. Ben de eski bir eğitimci ve bu bölgenin insanı olarak bir zeytinyağı markası yaratmak istedim” diyor.
TAM ÇEYREK ASIRLIK EĞİTİMCİ
25 yıllık eğitimciliğin çalışma disiplinini ve devlet terbiyesini rehber edinen İbrahim Çolak, zeytinciliğin bir kültür olduğunu, kendisinin de bu kültür içinde yetiştiğini ifade ederek hedeflerini şöyle sıralıyor: “Tarladan sofraya gıda güvenliğini sağlamak. Üretimden tüketime sunum yapabilmek. En üst derecede hijyenik koşulları sağlamak. Kalitenin tüm aşamalarda yer almasını gerçekleştirmek. İnsan sağlığının ve çevrenin korunmasında kalite standardını oluşturmak. Kalite sürekliliğini üretimden tüketime gerçekleştirmek. Kalite kontrol sistemini oluşturmak, geliştirmek ve uygulamak. Toplam kalite değerlerini ve yönetimini oluşturmak. Müşteri memnuniyetinin vazgeçilmez olması bilincini gerçekleştirmek. Zeytin ve zeytinyağında damak tadını ortaya çıkarmak. Zeytin ve zeytinyağını daha bilinçli ve düzenli tüketilebilir hale getirmek. Veee tağşişi (karışımı) önleyebilmek. Bu ürünün arkasında kahyalık geleneğinin zeytin sevgisiyle bütünleşmesi yatıyor. Temel misyonumuz doğadan gelen sağlığın çevre ve insana saygı ilkesinden yola çıkılarak zeytinin alın teri ile yoğrulup sevince, mutluluğa, paylaşıma ve tutkuya dönüştürülerek insana sunulmasıdır” diye de ekliyor. Zeytini sevince, mutluluğa, paylaşıma, tutkuya dönüştürecek insanların sayısının artması dileğiyle.