Üç üniversite bitirdi ama bir sevdanın peşinden gitti
Girit’in en büyük ikinci şehri olan Hanya’da zeytincilikle uğraşan Aşkın ailesi, 1923 yılındra, mübadele göçü ile Balıkesir Edremit’e bağlı Altınoluk’un Narlı köyüne yerleştirilir. O zamanki antlaşma gereği devlet, tüm mübadillere, Yunanistan’daki mülkünün karşılığını vermektedir. Evi varsa ev, arsası varsa arsa... Mustafa Kemal Aşkın’a da, babasından kalma Hanya’daki zeytinliklere karşılık, Narlı ile Doyran köyleri arasında, Kazdağları’nın eteklerinde içinde zeytin ağacı olmayan çorak bir orman arazisi verilir. O güne kadar geçimini zeytincilikle sağlayan Aşkın bunun üzerine hayatına inşaat ustası olarak devam eder. Ancak, her akşam işten eve geldikten sonra o sarp araziye gidip gemici feneri eşliğinde zeytin ağacı eker. Tek başına, hiç yılmadan, yorulmadan... Tamı tamına 30 dönüm arazi... En son olarak da kendi elleriyle Yunanistan’a özgü bir tür olan kalamata zeytini diker. Ne var ki, o zeytinlerden yağ yemek nasip olmaz. İnşaatta çalışırken düşerek hayatını kaybeder. Onun bıraktığı mirası önce oğlu, sonra da torunu Fırat devralır.
İstatistik, iktisat, mimari okudu
Fırat Aşkın, Almanya doğumlu. 10 yıl orada yaşadıktan sonra, 1998 yılında ailesiyle birlikte Türkiye’ye dönmüş. Osmangazi Üniversitesi’nde istatistik okumuş. Ardından Anadolu Üniversitesi’nde iktisat, Balıkesir Üniversitesi’nde de mimari restorasyon eğitimi almış. Ama eğitimini aldığı mesleklerden hiçbirini yapmamış. Ticaret ona hep daha zevkli gelmiş. 2009 yılında Edremit’te okul kantini çalıştırmaya başlamış. 2014 yılında da Kocaseyit Havalimanı’nda Airport Market’i açmış. Ancak, dördüncü kuşaktan torunu olarak, dedesi Mustafa Kemal Aşkın’ın emeğini de karşılıksız bırakmak istememiş. Çünkü; diğer birçok öyküde olduğu gibi ortada büyük bir emek, aşk ve sevgi varmış.
Çifte ödül kazanan ilk marka oldu
“Hanya tamamen bir aile şirketi. Dış ticaret uzmanı eşim, annem, babam ve kardeşlerim en büyük destekçilerim. 2014 yılında, hikayenin başladığı yere ithafen ‘Hanya’ markasını aldık ve tescil ettirdik. Her yıl üstüne koyarak, yoğun bir emek ve sevgiyle kendimizi geliştirdik. Dedemizden miras kalan emanete sahip çıkmak için tüm ağaçları elden geçirdik. Toprak analizlerini yaptırdık ve iyi tarım uygulamalarını başlattık. Zeytinlerimiz elle toplanıyor. Araziye araç girme şansı olmadığından katırlarla köye, oradan da sıkım için fabrikaya taşınıyor. 4 saatten önce soğuk sıkım yöntemiyle sıkılıyor. Tüm duyusal analizleri İtalya’daki tadım okulu ONAOO’dan sertifikalı uzmanlarca yapılıyor. Bu titizlik neticesinde Zeytindostu Derneği’nin düzenlediği ve 90 firmanın katıldığı 10’uncu Ulusal Zeytinyağ Yarışması’nda altın madalya kazandık. Ayrıca, merkezi Belçika’nın başkenti Brüksel’de bulunan Uluslararası Lezzet ve Kalite Enstitüsü tarafından çifte ödüle layık görüldük. Michelin ödüllü dünyaca ünlü 135 şefin jüri üyesi olduğu yarışmada hem zeytin, hem de zeytinyağıyla üstün lezzet ödülü kazandık. 1961 yılından bu yana düzenlenen organizasyonda her iki kategoride de ödül kazanan ilk marka olduk. Aynı zamanda dünyada sofralık zeytinde lezzet ve kalite ödülü kazanan ilk firma unvanını da aldık. Zeytin mucize bir meyve. İnsana hayat veriyor. Onunla çıktığımız yolculukta biz de adeta yeniden doğduk. Dede mirasına sahip çıktık, onu geliştirdik. Şimdi hem ülkemizin adını en iyilerin listesine yazdırmış olduk, hem de çabalarımızın karşılığını almış olduk” diyor.
Ağaç kesmek doğaya en büyük ihanet
‘Hanya’, Fırat Aşkın’ın eşiyle ortak hayali. Her şeyi el emeği ile beraber büyütmüşler. Sıfırdan başladıkları yolda kısa sürede büyük yol kat etmişler. Sonsuzluğuna ve bereketine inanarak, logolarını oluştururken zeytin ağacını temel almışlar. Fırat Aşkın, “Düşünebiliyor musunuz, Hanya’da 2 bin yıllık zeytin ağaçları var. Piramitlerin inşa edildiği yıllardan bugüne kadar orada duruyorlar. Küçük İskender’i, Sezar’ı, Fatih Sultan Mehmet’i, Nuh Tufanı’nı bile görmüşler. Kaç kişi o ağaçtan ekmek yemiş, geçimini sağlamış. Yani baktığınız zaman biz o ağacın yanında neyiz ya da kimiz ki! Sadece misafiriz, sahibi değiliz. O nedenle ağaç kesmek hele hele zeytin ağacı kesmek bana pek doğru gibi gelmiyor. Her şeyden önce tabiat anaya saygısızlık. Hedefimiz Türkiye’nin dünyanın iyi zeytin ve zeytinyağı ürettiğini herkese göstermek. Kaliteli zeytin ve zeytinyağı için kimsenin uzaklara gitmesine gerek yok. Kendi zeytinimiz en iyisi. Bunu herkesin bilmesini istiyoruz” diye de ekliyor.