Hakkı Usta’dan HAUS’a uzanan 64 yıllık öykü
Hakkı Gözlüklü, çırak olarak adım attığı sektörde bölgesinde ilk zeytinyağı presinin imalatını gerçekleştirdi. Oğulları Ömer ile Ahmet, Türkiye’de çalışan ilk dekantörlü zeytinyağı tesisinin üretim ve kurulumuna imza attı. Şimdi bayrak üçüncü kuşakta. Hedefleri, ‘Hakkı Usta’ olarak yolan çıkan dede mirasını ‘HAUS’ ismiyle dünyanın 1 numarası yapmak.
Aydınlı merhum Hakkı Gözlüklü çırak olarak adım attığı iş hayatında zamanla zeytinyağı ve çırçır fabrikalarında ustabaşı konumuna yükselmiş. 1954’te annesinden aldığı bileziği sermaye yaparak bir arkadaşıyla birlikte kendi işini kurmuş. İyi bir motor ustası olan Hakkı Bey bir süre çeşitli tipteki su motoru, zeytinyağı ve pamuk preslerinin tamiratını yapmış. 1962’de bölgesinde ilk zeytinyağı presinin imalatını gerçekleştirmiş. Yıllar sonra ortağından ayrılmış. Bu sırada meslek lisesinde okuyan oğlu Ömer, 17 yaşında okulu bırakıp işe dahil olmuş. Daha sonra diğer oğlu Ahmet de onlara katılmış. İki kardeş, babalarının vefatından sonra devraldıkları bayrağı daha da yukarı taşımak için canla başla çalışmışlar. 1989’da Türkiye’de çalışan ilk dekantörlü zeytinyağı tesisinin üretimini ve kurulumunu gerçekleştirerek büyük bir başarıya imza atmışlar. 2000’de ilk separatör imalatını yapmışlar. 2006’da da tambur ve helezon arasındaki hız farkını insan müdahalesine gerek kalmadan ayarlayabilen PLC ve Dual Drive sisteme geçmişler. Tam da o yıldan itibaren üçüncü kuşak işe dahil olmuş.
YA TOPÇU YA DA ROCKÇI OLACAKTI
Çocukluğu Hakkı Usta’da geçen, yaz tatillerinde yerleri süpüren, kullanılan anahtarları yerine koyan ve makineleri silen torun Hakkı Gözlüklü, Uludağ Üniversitesi Makine Mühendisliği’ni bitirip aynı ismi taşıdığı merhum dedesinin emanetini babası ve amcasıyla birlikte daha da ileriye taşımak için kolları sıvamış. O yılları anlatırken, “Doğrusu ya çocukken bu işi yapmayı hiç istemiyordum. Hayalim futbolcu olmaktı. Daha sonra İngilizce öğrenince rock müzik yapmayı kafaya koymuştum. Ortaokulu bitirdiğim yılın yazında yabancı dil bildiğim için amcam Ahmet Gözlüklü ile Tunus’ta fuara katıldık. Orada bizim ürünlerimize Çin malı muamelesi yaptılar. Gıdaya uygun olmadığını söylediler. Bu bende acayip hırs yaptı ve o gün bu işi yapmaya karar verdim. İlk ihracatımızı yine aynı yıl Tunus’a yaptık. Üniversitede okuduğum dönemde de, ‘Farklı ne yapabiliriz?’ diye hep kafa yordum. 2006’da resmen işe dahil olduğumda zeytinyağının yanına yeni sektörleri eklemek gerektiğine inanarak hareket etme kararı aldım” diyor.
KOPYACI İMAJINI KIRDIK, MARKALAŞTIK
Hakkı Bey, yeni ürünlere yönelme isteğinin nedeni ise şöyle anlatıyor: “Biz sadece zeytinyağına yönelik üretim yaparken rakiplerimiz farklı sektörleri de portföylerine eklemişti. Biz de bu alanda dünyanın en iyisini kendimize rol model almıştık. Bu nedenle piyasada ‘kopyacı’ muamelesi görüyorduk. ‘Artık kendi çizgilerimizi taşıyan ürünlerle var olmalıyız’ dedik. Tasarım ve AR-GE’ye yöneldik. O döneme kadar şirkette mühendis yoktu. Yeni ürünlere yönelince direnişle karşılaştık. ‘Bu olmaz, tutmaz’ dendi. İki yılda hurdaya çok makine attık, ama sonunda başardık. Zeytinyağının yanına yeni sektörleri ekledik. Kopyacı imajını kırdık. Markalaştık. Günümüzde zeytinyağının yanı sıra atık su ve içme suyu arıtma tesisleri, petrol alanları, sondaj, nişasta, kimya ve eczacılık ile içecek endüstrisi, hayvansal ve bitkisel yağların işlenip elde edilmesinde ihtiyaç duyulan santrifüj dekantör ve separatörleri de üretiyoruz.”
Şirketteki dönüşüm sadece ürün bazında kalmamış, isimde de değişime gidilmiş. Hakkı Gözlüklü, bunun gerekçesini de şöyle aktarıyor: “Dedem yola ‘Hakkı Usta’ olarak çıkmış. Biz de bunu yıllarca kullandık. Zeytinyağı alanında önemli marka olduk. Ancak 2008’den sonra yeni sektörlere de ürün vermemizle birlikte bazı sıkıntılar ortaya çıktı. Eti Maden’e gittik. Yetkili nereden geldiğimizi sordu. ‘Hakkı Usta Oğulları Makine’den dedik. Aldığımız yanıt, ‘Bizim yemekleri yapan firma mı?’ olunca isim sıkıntısı baş gösterdi. 2010’da, yeni arayışlarla hem kökümüzü unutmadan, hem de sorun yaşamayacağımız ‘HAUS’ ortaya çıktı. Ve şirketin ismi de HAUS Makine Sanayi oldu. Aynı yıl İstanbul’da satış ve pazarlama ofisi kuruldu. 2015’te Türkiye’deki 245 firma arasına girerek AR-GE Merkezi kurduk. 2017’de ürün gamımıza vidalı presleri, Türkiye’nin ilk ve tek yerli üretim manyetik yataklı turbo blowerını ekledik.”
ŞU AN İLK 5’TE, HEDEF 15 YILDA ZİRVE
Bugün şirkette üçüncü kuşak aktif olarak çalışıyor. Ahmet ve Ömer Gözlüklü kardeşler 3 yıl önce işlerin büyük bölümünü çocuklarına bırakmış. Hakkı Gözlüklü, “Yönetim kurulu başkanımız babam Ömer Gözlüklü. Amcam Ahmet Gözlüklü ise başkan yardımcısı. Ama şu an bütün işler yaş ortalaması 30 olan üçüncü kuşağın sorumluluğunda. Benim dışımda satış müdürü kuzenim Erdinç Gözlüklü, pazarlama müdürü kız kardeşim Özden Gözlüklü Saka var. Diğer kuzenim Ersin Gözlüklü ise hem HAUS Makine’de yönetim kurulu üyesi, hem de HAUS Yapı’nın yöneticisi” diye konuşuyor.
Üçüncü kuşağın devraldığı bayrağı farklı bir vizyonla daha da yukarı taşımak için çalıştığını ifade eden Hakkı Bey, ekliyor: “Çeşitli kırılmalar yaşayarak buraya geldik. İlk kırılmayı dedem yaptı. İkinci kırılmamız zeytinyağının yanına yeni sektörleri eklememizle oluştu. Şimdi hedefimiz global bir oyuncu olarak birincilik koltuğuna oturmak. Şu an ilk 5’teyiz. 15 yılda dünya birincisi olacağız. Üretimimizin yaklaşık yüzde 40’ını ihraç ediyoruz. Bu işin anavatanı olan İtalya ve İspanya dahil, Şili’den Filipinler’e uzanan coğrafyada 40’tan fazla ülkeye makine satıyoruz. Zaten sloganımız da, ‘Dünyada zeytin ağacının olduğu her yerde bir HAUS markası olacak’ şeklinde. Aydın OSB’de 32 bin metrekare alanda faaliyet gösteren, CE direktif ve ISO standartlarına uygun üretim yapan, 50’si mühendis 400 kişilik bir aileyiz. 6 lokasyonda üretim yapıyoruz. Yılda 100’e yakın zeytinyağı tesisi kuruyoruz. 500 dekantör ve separatör, 150 turbo blower üretiyoruz. Hollanda (2012, HAUS Europe B.V.), Malezya (2015, HAUS SEA), İtalya (2016, HAUS MED) ve Almanya’da (2017, HAUS Turbo Kompresör) birer şirketimiz var. Bize satın alma yönünde de teklifler geliyor. Ama buna kapalıyız. ‘Satın alırız, ama satmayız’ felsefesiyle yol alıyoruz.”