Onlar, ‘İdapür’ markasının sahipleri Nalan ve Doğan Özyörük… 40 yıllık birlikteliklerinin son 14 senesini tesadüfen başlayan bir serüvenle zeytinle yaşadıkları bir dünyaya dönüştürmüşler.
Doğan Özyörük, 1952, Ankara doğumlu. Büyük babası Halil Özyörük, Yargıtay Başkanlığı, Adalet ve İçişleri Bakanlığı görevlerinde bulunmuş ünlü bir sima. Babası Mukbil Özyörük, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde idare hukuku hocalığının yanı sıra avukatlık köşe yazarlığı yapmış bir isim. Diğer dedesi Cevat Erkul, Yargıtay’dan emekli, Güzel Sanatlar Birliği Üyesi bir ressam ve amatör marangoz. Anneanne tarafı ise Kuzguncuklu bir Osmanlı ailesi.
BİRİ OYAK’TAN DİĞERİ TRT’DEN EMEKLİ
Doğan Bey, şimdiki adıyla Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu. Çeşitli kuruluşlarda ve serbest girişim alanlarında çalışmış. 2000’de yıllarda Oyak Grubu’nda mali işler yöneticisi olarak görev yapmış. 2003’te Oyakbank’tan emekli olmuş. 1979-1980’de yedek subay olarak bulunduğu Altınoluk’a yaşamının kalan kısmında ne yapacağını planlamak üzere gelmiş. Her kentli gibi, müthiş Körfez ve Midilli manzarasından büyülenerek, Zeus Altarı’nın hemen yanı başında 100 metre rakımda ve denize 700 metre mesafede, Adatepe Köyü Karaağaç Bayırı Mevkisi’nde bir zeytinlik satın almış.
Ona, TRT bünyesinde sözleşmeli görevlerde bulunmuş, prodüksiyon, tanıtım, halkla ilişkiler şirketi çalıştırmış eşi Nalan Hanım da katılmış. Doğan Bey önce bir ziraat mühendisinden, akabinde tecrübeli bir Türkmen çiftçiden eğitim almış. Birkaç yılın sonunda, ailesinin, yakınlarının, dostlarının sağlıkları için en saf, en mükemmel zeytin ve zeytinyağını nasıl üretebileceği üzerine yoğunlaşmış. Organik tarımda kendisini geliştirmiş. Bu arada; Kazdağları’nı temsilen ‘İda’, temizlik ve saflığı temsilen ‘Pür’ kelimelerinin birleştirilmesi ile bir zeytin ağacı grafik çiziminden oluşan ‘İdapür’ün marka tescilini yaptırmış.
İDEALLERİNİN PEŞİNDEN KOŞTULAR
Nalan Özyörük o dönemi şöyle anlatıyor: “Doğan artık ideali arıyordu. Belki ekonomik anlamda rasyonel olmayan bu anlayış, ahlaken ve doğaya olan sevgi-saygı bakımından mükemmeldi. Satın aldığı küçük bir amatör dal ve yaprak öğütme makinesiyle bölgede belki de ilk ciddi kompost odası ve çalışmasını başlattı. Amacı; yapay gübreler, erozyon, eğimli arazilerin sürülerek yapılan tahribatın giderilmesiydi. Yüzde 20’ye kadar eğimli arazide su tahliye ve dolaştırma kanalları yaparak, yıkılmış taş setleri onarıp çoğaltarak ve arkası poyraza kapalı, güneşi dik alan, kıraçlaşmakta olan bu sit alanında sık fidan dikimi, taşıma suyla damlama, leonardit, kompost, malçlama uygulamalarıyla arazi ıslahına girişti. Planlayan ve yürüten kendisiydi. Fiziken mümkün olamayan durumlarda işçi yardımı alan eski bir mali çalışan, eli nasırlı yeni bir çiftçiydi. Traktörlerin eğim ve yapısı nedeniyle giremedikleri bu arazideki engelleri cipi ve römorkuyla aştı. Çiftçinin katırla ulaştığı bölgeyi kişisel mücadele ve gayretleriyle artık binek araçların, çevre çiftçilerin traktör ve işçi minibüslerinin ulaşabileceği hale getirdi. Tüm bu gayretler sırasında organik tarımda da liderdi. Emekliliğinde güzel bir taş ev ve kırsal yaşam hayali yerine, yakalandığı zeytin aşkına hizmet yolu arayan, Ankaralı, ODTÜ’te öğretim görevlisi olarak bulunmuş aziz bir dostu, Bahçedere’de kurduğu zeytin işleme atölyesiyle Doğan’a da butik ve en ideal üst düzey çalışma imkanını yaratmış oldu. Şu anda mevcut arazilerimizin yılların emeğiyle oluşan organik tarım mücadelesi neticesinde organik sertifikaları bulunuyor.”
AMAÇ, EN ÜST KALİTEDE ÜRETİM
Özyörük çifti, zeytinin ne kadar besleyici ve sağlık için ne kadar mükemmel bir meyve olduğunu öğrenince, tarımda gösterilen çabanın bir o kadarını üretim esnasında göstermek gerekliliğinin bilincine ulaşmışlar. Arazileri ve icar çalışmaları elbette sınırlı. Esasen butik üretimlerde yüksek miktarları hedeflemenin de ciddi riskleri var. Zaten tek amaçları makul, mütevazı ve ürün değeri olarak en üst kalitede üretim. Daha yüksek hedeflerden ziyade, benzer mücadele ve emek içinde olan dostlarıyla dış pazarlarda imkan bulmaya çalışmanın doğru olduğuna inanıyorlar. Ne diyelim, yolları açık olsun.