Cumhuriyet Bulvarı No: 82 Erboy 2 İş Merkezi

 

Bütün mutfaklar onun için saray

 

1878 yılı zamana meydan okuyan zeytin ağacı için ne bir başlangıç, ne de sondu. Ancak o sene zeytinyağı için yepyeni ama klasikleşecek bir öykünün giriş cümlesi yazılıyordu. Komili Hasan’ın elindeki sanatı sırtına yükleyip bir adadan yarımadaya göç ettiği günden bu yana özneler değişse de cümleler aynı hızla birbirine eklenmeye devam etti.

Zeytinyağının merdiven altlarına gömülü amforalardan alınıp ışıltılı şişelerde rafları süslediği güne kadar hem üretim şekilleri, hem emek veren insanlar, hem de damakta hissedilen lezzet değişti. Bir tek kalite, anıtlaşmış bir ağaç gibi kök saldı zeytinyağının evi Komili’ye. Osmanlı sarayına ilk zeytinyağını gönderen Komili ailesi oldu. Zamanla saraylar müzeye dönüşse de Komili kalite üretmeye devam etti. Çünkü bütün mutfaklar onun için bir saraydı.

KENDİNİ KANDIRMAYAN ADAM

1878’de Midilli’nin Komi köyünde zeytinyağı üretimine başlayan Komili Hasan’ın çalışma hayatı boyunca hiçbir zaman aklından çıkarmayacağı söz şudur: “Kalitesiz ürünle alıcıyı bir defa ama kendini ebediyen aldatırsın.” Bu ‘altın sermaye’ ile yola çıkan Komili Hasan’ın ürettiği zeytinyağlarının kalitesi onun kısa sürede ünlenmesine yol açar, bir süre sonra da Osmanlı sarayının zeytinyağı ihtiyacı Komili tarafından karşılanmaya başlanır.

Komili Hasan bu gelişmeler ışığında saraya ulaşımı daha kolay ve zeytin açısından cömert başka bir toprağa taşınma ihtiyacı hisseder. Bunun için en uygun yer Midilli’ye karşıdan bakan Ayvalık’tır. Bu topraklar kaliteyi sermaye edinen Komili Hasan’ın saraylıların alıştığı asil tadı yakalamasına yardım etmek için hevesle beklemektedir.

Komili Hasan bir süre sonra tesislerini Ayvalık’a taşır ve üretimini orada sürdürür. Komili’nin varlığını çok uzun yıllar sürdürecek bir ticarethane yaratmasından yıllar sonra, 1970’li yıllarda Komili bünyesinde Türkiye’nin ilk fiziki rafinasyon tesisleri hizmete girer. 1980’lerde ise Ayvalık’taki bütün üretim üniteleri en yeni teknolojiyle modernize edilir. Bu süreçte zeytinin işlenmesi, ambalajlanması ve hijyen konusunda da önemli atılımlar yapılır.

EN ESKİ BEŞ MARKADAN BİRİ

Girişilen iş çok da kolay değildir. Öyle ki, 1980’den önce büyük bir bölümü sarı teneke kutularda markasız olarak satılan zeytinyağı için büyük harcamalar yapılarak önemli kampanyalar düzenlenir. Bu kampanyalar zeytin ağacına değer verilmesine, zeytin kültürünün yerleşmesine ve üretimde daha hassas davranılmasına öncü olur. Bu sayede Türkiye piyasasında kalite artar, iç ve dış satışta markalaşmanın yolu açılmış olur.

Komili bugün Türkiye’nin en eski beş markasından biri. 1878’de Midilli’nin Komi köyünde zeytincilik yapan Hasan adlı bir çiftçinin kurduğu şirket, günümüzde sürekli gelişerek ve yenilenerek yaşıyor. Komili Hasan’ın ismi ise en az ‘klasikleşme’ kadar ölümsüz bir kavram olan ‘markalaşma’ çatısı altında hep yeniden doğarak varlığını sürdürüyor. Tıpkı bir zeytin ağacı gibi...

YOLA BUNGE İLE DEVAM EDİYOR

Komili 2017’de Bunge Gıda bünyesine katıldı. Bunge halen 40 ülkede tarım ürünleri konusunda faaliyet gösteren dünyanın sayılı bitkisel sıvı yağ, yağlı tohum ve küspe üreticilerinden biri. Aynı zamanda Avrupa’nın lider şişelenmiş rafine bitkisel yağ tedarikçisi.

Bunge Gıda Direktörü Erman Erol, “Komili, Türkiye’nin en eski ve köklü zeytinyağı markalarından. 1878’den günümüze eşsiz lezzetinden ödün vermeden yeniliklerin öncüsü olmaya, zeytinyağı kültürünü geliştirmeye devam ediyor. Kurulduğu günden itibaren markaya yatırım yaparak tüketicisini ön planda tutmak, her zaman kaliteden ödün vermemekten söz etmek, daha iyiyi sunmak için sektörü ilklerle tanıştırmak ve zeytinyağını tabiatın mucizesi olarak en iyi şekilde sofralara ulaştırmak Komili’nin öncelikleri arasında yer alıyor” diyor.

Komili markası altında natürel sızma ve riviera zeytinyağını tüketicilerle buluşturduklarını belirten Erol, “Ayrıca, özel ürünler kategorisi altında erken hasat, soğuk sıkma, taş baskı, organik ve filtresiz sızma gibi ürünler de sunuyoruz. Geçen aralıkta Komili’nin yeni ürünü gurme erken hasat-filtresiz de raflarda yerini aldı. Bu, ilk hasat sırasında özenle toplanan Ayvalık’ın seçkin zeytinlerinden üretilen bir yağ. Filtrelenmediği için ağaçtaki zeytinin meyvemsi kokusunu, eşsiz lezzetini, içindeki zeytin taneciklerini tüketicisine hem tadarak, hem de görerek hissettiren özel bir ürün. Sadece 20 bin adet üretildi. Bir yandan yeni ürünlerle lezzet yelpazemizi geliştirirken, diğer yandan da Türkiye’de zeytinyağı kültürünün gelişmesi ve tüketiminin artırılması misyonuyla üreticinin ve tüketicinin bilinçlendirilmesi, verimliliğin artırılması ve maliyetlerin düşürülmesi gibi konularda çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz” diye de ekliyor.