Burası Ege ve Akdeniz’in birleştiği Güney Ege yamaçlarında, Bafa Gölü manzaralı, şehirden uzak bir yerleşim yeri. Adı gibi şen bir köy. Şenköy… Milas’a bağlı, denizden 320 metre yükseklikte, dağların sırtında kendini zeytine adamış bir Yörük köyü. Kuruluş tarihi tam olarak bilinmeyen Şenköy’de yine yaşı tam olarak bilinmeyen ve kendiliğinden yetiştiği tahmin edilen asırlık binlerce zeytin ağacı var. Eskiler, bu ağaçlardan yıllarca sadece kendilerine yetecek kadar zeytin ve zeytinyağı yapmış. İşin ticaretine hiç girmemiş. Ta ki, 1940’lı yıllarda çıkan çok büyük bir yangında ormanların çoğu küle dönünceye kadar. O güne dek hayvancılıktan başka bir şey bilmeyen köy halkı bu boş verimli arazilere de zeytin dikerek geçimlerini zeytincilikten sağlamaya başlamış.
TAM 5 KUŞAKTIR BURADA YAŞIYORLAR
İşte bunlardan biri de Mete ailesi… Tam 5 kuşaktır Şenköy’de yaşıyorlar. Zeytin ağaçlarını nesiller boyu geleneksel yöntemlerle yetiştirmişler, toprağı da doğal yollarla beslemişler. Günümüzde de bu geleneği devam ettirerek organik tarım standartlarına uygun üretim yapıyorlar. Üretim aşamasında zararlılarla mücadeleyi kimyasal yollara başvurmadan, biyolojik, biyoteknik ve mekanik yöntemlerle sağlıyorlar. Zeytincilik kültürünü yaşayan ve gelecek kuşaklara da aktarma misyonu taşıyan bir marka olarak, toprağın verimliliğini organik maddelerle sağlayıp, doğal ekolojik dengeyi koruyorlar. Sözün özü, organik tarıma inanıyor ve gelecek için bunu destekliyorlar.
DELİCELER AŞILANIP MEMECİK OLMUŞ
Ailenin öyküsünü 5’inci kuşaktan Ayşe Mete anlatıyor: “Bilinen tarihe göre, büyük büyük dedelerimiz Mustafa ve Şakir Mete, geleneksel yöntemlerle, kendiliğinden çıkan deliceleri memecik cinsine aşılayarak yemeklik zeytin ve yağlarını elde ediyorlarmış. Şakir dedemiz asker olarak 9 yıl savaştıktan sonra Şenköy’e geri dönmüş, ancak genç yaşta vefat etmiş. 4 yaşında yalnız kalan Muhittin Mete dedemiz zeytinliklerimizi büyütmeye odaklanmış. Babaannemizin anlattığına göre, gündüzleri kireç ocaklarında çalışan dedemiz, geceleri de gemici feneri ışığında zeytin ağaçlarımızı dikmiş. Tam bir doğa aşığı olan babamız Şakir Mete de dedelerimizin bize bıraktığı bu mirası koruyarak geliştirmiş. Organik üretim sertifikası alarak zaten yıllardır en doğal yollarla organik olarak yetiştirdiğimiz zeytinlerimizin doğallığını belgelemiş.”
O ÖDÜL YENİ BİR MARKA YARATTI
Ayşe Hanım, 2010’da Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya Bölümü’nden mezun olmuş. Bu süreçte farklı alanlarda çalışırken zeytinyağına olan inançla ‘Metebey’ markasının altyapısını hazırlamış. Kardeşi Meltem’le birlikte, aslında meyvesi sıkılarak elde edilen bir doğa mucizesi olan zeytinyağına yeni bakış açısı getirmek için neredeyse seferberlik ilan etmiş. Tam da bu sırada anne Türceyin Mete’nin ısrarıyla katıldıkları ilk etkinlikte (2014, 5’inci Güney Ege Gıda, Tarım ve Hayvancılık Fuarı) düzenlenen yarışmada birinci olup ‘En Kaliteli Zeytinyağı Ödülü’ne layık görülmüşler. Baba Şakir Mete en iyi zeytinyağını elde etmek için kolları sıvamış. Yakın arkadaş Figen Yıldız markanın art direktörlüğünü yapmış. Ayşe Mete ve kardeşi Meltem de hem ‘Metebey’i, hem de Şenköy’ün memecik zeytinyağını dünyaya tanıtmak için yola çıkmış.
TURUNÇ, PORTAKAL, BADEM, DEFNE
Ayşe Hanım diyor ki: “Zeytin ağaçlarımızın geneli, doğal olarak zeytin çekirdeğinden yetişen deliceden oluşmuştur. Deliceleri aşılayarak memecik cinsine döndürürüz. Nisanda çiçeklenmeye başlayan ağaçlarımız kasımla birlikte Ege ve Akdeniz’den gelen esintiler ve sonbahar yağmurlarıyla olgunlaşır. Zeytin meyvesinin tat yoğunluğunun hat safhada olduğu dönemde zeytinlerimiz toplanır. Sezonunda dalından toplanan ilk zeytinler sıkılıp filtrelemeden, en ham haliyle şişelenip ertesi günü adrese gönderilir. Metebey organik sızma zeytinyağı yüzde 100 Milas memecik zeytininden elde edilmiş premium kalite bir yağdır. Koyu yeşilimsi sarı renkte olup, orta-yoğun meyvemsi tatta, turunç, portakal, badem ve defne aromalarının eşlik ettiği zengin duyusal özelliklere sahiptir. Yoğun antioksidan bileşenler genizde keskin olmayan, hafif yanma hissi uyandırır. Damağı yormayan hafif bir acısı vardır.”
Köyüne, köküne, değerlerine, toprağa, zeytine sahip çıkan ve onları markalaştırmak için bu uğurda gecesini gündüzüne katarak varını yoğunu veren herkese selam olsun!