Ezgi Su Kaplan, Balıkesir Burhaniye’nin yerlisi öğretmen bir anne-babanın çocuğu. Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Fakültesi Turizm İşletmeciliği’nde okumuş. Mezun olduktan sonra İstanbul’a gitmiş, bir süre turizm sektöründe çalışmış. Ancak aklında hep ailesine, arkadaşlarına, soyadlarına layık kaliteli ve lezzetli zeytinyağı üretmek varmış. Anne-babasının da cesaretlendirmesiyle büyük şehrin hızlı ve stresli hayatını arkasında bırakıp hayalini gerçekleştirmek için Burhaniye’ye dönmüş. Kaplan, o günden beri, hiçbir kimyasal kullanmadan, geleneksel tarım yöntemleri uygulayarak, önceleri sadece kendileri için ürettiği yüksek kalitede zeytinyağını daha geniş bir kitleye ulaştırmak ve bu deneyimi tüm zeytin dostlarıyla paylaşmak için butik bir markaya dönüştürmüş. Ege’nin naif doğası, iklimi ve insanından yola çıkarak ismini de ‘Naif Ege’ koymuş. Şimdilerde, Hisarköy’deki bahçeden elle toplanan zeytinlerden aynı günün akşamı kontinü sistemde soğuk sıkım yöntemiyle sıkılan yağlarını sipariş üzerine yurdun dört bir köşesine ulaştırıyor.
BABAM, “EMEKSİZ YEMEK OLMAZ” DER
Aldous Huxley’in dediği gibi, “Tüm ağaçları severim, ama zeytinin yeri bir başka! Her şeyden önce onun simgeledikleri, yapraklarıyla barış, altın renkli yağıyla mutluluk” diyor ve ekliyor: “Babam, ‘Emeksiz yemek olmaz’ der. Zeytin de her güzel şey gibi sabır ve emek istiyor. Zeytinliklerimiz kuzeyde Kazdağları, güneyde Madra Dağları arasında kalan bölgede yer alıyor. Bu dağların oluşturduğu jeolojik konum nedeniyle, meltem, imbat ve poyraz rüzgarlarının hakim olduğu Burhaniye, İsviçre’deki Alp Dağları’yla birlikte dünyanın oksijen oranı en yüksek ender yerlerinden biri. Kuzey Ege’nin naif, yumuşak iklimi ve verimli toprakları Türkiye’nin en lezzetli zeytinlerini yetiştiriyor. Bu zeytinlerden üretilen düşük asitli ve yöreye has güzel kokulu zeytinyağları nefis bir aromaya sahip. Naif Ege’nin üreticisi olarak ben de doğal gıda sevgimle, yoğun ve yıkıcı modern tarıma mesafeli duruşumla, şeffaf ve açık üretimimle elde ettiğim altın renkli zeytinyağımı beğeniye sunuyorum. Hayatı, barışı ve zeytini seviyorum.”
İSTER 2, İSTER 4 MEVSİM SAHİPLENİN
Malum, sağlıksız beslenmenin yaygınlaştığı günümüzde Akdeniz tipi beslenme sağlıklı ve uzun bir yaşamın anahtarı olarak kabul ediliyor. Akdenizli yaşamın temel unsurlarını ise zeytin ve zeytinyağı oluşturuyor. Zeytinyağını sofralarından eksik etmeyen Akdenizlilerde kalp ve damar hastalıklarının başka bölgelerde yaşayanlara nazaran çok daha az görüldüğü istatistiklerle de kanıtlanmış. İşte, Ezgi Su Kaplan da Akdenizli yaşamı benimsetmek ve sağlıklı bir toplumun oluşmasına katkıda bulunmayı kendisine amaç edinmiş. Ve bu doğrultuda “Benim zeytin ağacım” isimli bir proje geliştirmiş. ‘4 Mevsim-İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış’ ve ‘2 Mevsim-İlkbahar, Sonbahar’ diye iki paket oluşturmuş. Bir paket seçiyorsunuz ve zeytin ağacınızı 1 yıllığına sahipleniyorsunuz. Adınıza, ağacınızla ilgili bilgileri içeren bir sertifika düzenleniyor. Ocak, nisan, temmuz ve ekim sevkıyat tarihlerinde tercih ettiğiniz paket uyarınca, sahiplendiğiniz ağaçtan elde edilen ürünler ücretsiz kargoyla adresinize teslim ediliyor. Yıl boyunca zeytinsiz, zeytinyağsız ve zeytinyağlı sabunsuz kalmayacağınız gibi aynı zamanda yerel üreticiyi de desteklemiş oluyorsunuz. Zamanı geldiğinde ağacınızdan hasat edilen zeytinlerin zeytinyağı yolculuğuna eşlik edebildiğiniz gibi… Taze sıkım zeytinyağınızın tadına da bakabiliyorsunuz. Ve eğer isterseniz kendi ağacınızın hasadını yapabiliyor ya da istediğiniz zaman gelip ağacınızı kucaklayabiliyorsunuz! Bunun gibi benzer projelerle bu mucize meyveye dikkat çekmeye çalışan o kadar çok üretici var ki… Ezgi Su Kaplan sadece bir örnek. Genç ve kadın kotasından pozitif ayrımcılığı hak ediyor!