Dedelerinin yolundan gitmek için 70’lerini beklemediler
Şerif Hasan Kurucu, 1953’te zeytinyağı yolculuğunun temelini attı. İzzet Üzden, 1960’da devraldığı yağhaneyi taş baskı sisteme geçirdi. (Şimdilerde oğlu, torunu ve onun eşinin yaptığı yenilikleri seyrediyor, deneyimleriyle rehberlik ediyor.) Erdinç Üzden doğduğundan beri zeytinyağı öğreniyor. Zeytinyağı onun zanaati. Bu hassasiyetle 2000’de yağhaneyi modernize etti. (Şu sıralar bu zanaati ailenin son nesline aktarıyor.) Dördüncü kuşağın temsilcileri Özgür Üzden ve Çerağ Bilgin Üzden ise araştırıyor, okuyor, öğreniyor ve uyguluyor. İyi üretim pratiklerini üretime entegre ederek ‘Orfion’ markasını zeytinyağı tutkunlarına sunuyor.
Metalurji ve endüstri okudular
Özgür ve Çerağ mühendislik eğitimi almış 30’lu yaşlarının başında iki genç. Özgür Üzden, Yıldız Teknik Üniversitesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği’ni bitirdi. Çerağ Üzden, İstanbul Ticaret Üniversitesi Endüstri Mühendisliği’nde okudu, Harp Akademileri’nde de yüksek lisans yaptı. İkisi de özel sektörde farklı görevlerde çalıştıktan sonra zeytinciliğe el atmaya karar verdiler. Biraz heyecan, biraz cesaret, çokca da zeytine olan aşkları ile kurumsal şirketlerdeki işlerini bıraktılar. Ve aslında pek çok insanın emeklilik hayali olan toprağa dönüş macerası onlar için erken başladı.
Markada mitolojiden esinlendiler
Markalarının adı olan ‘Orfion’, Çanakkale’deki köyleri Erenköy’ün (İntepe) antik dönemindeki ismi. Özgür Üzden, “Zeytini tanıdıkça bu meyve ve nimetlerine sevdalandık, aile mirasını sürdürmemiz gerektiğine kanaat getirdik. Orfion, bizlerin de dokunuşuyla bugünkü haline evrildi. Logosundan etiket tasarımına, marka imajına kadar her aşamasında 64 yıllık geleneğe yeni bir el değdi. Logomuzu Brezilyalı tasarımcı dostumuz Demetrius Goncalves hazırladı. Doğal, el emeği ve zanaat ürünü... Tıpkı zeytinyağımız gibi” diyor.
İlk yıllarında ödülle tanıştılar
“Bir mesleği öğrenmek için 3 kuşak gerekir” derler. Doğru mudur bilinmez ama dördüncü neslin temsilcileri olarak zeytine ve zeytinyağına dair birçok hikaye biriktirdikleri bir gerçek. Özgür Üzden bu noktada da, “Ailemizde her nesil üretim macerasına yeni bir soluk getirdi. Dedemiz İzzet Üzden bocurgat ağaçlı sistemden hidrolik pres sistemine geçti. Babamız Erdinç Üzden günümüzde kullanılan kontüni sistemle üretime başladı. Biz de doğru bilinen yanlışları ortadan kaldırarak, sürekli iyileştirme çabasıyla kendi markamızla ürünlerimizi tüketicilere ulaştırmaya başladık. Bu maceraya başlarken de derin bir okuma ve araştırma süreci gerçekleştirdik. Akademik çalışmaları, güncel iyi uygulamaları inceledik, uygulayabildiklerimizi üretimimize taşıdık. Kendimizi zeytinyağı üretimi ve duyusal özellikleri konusunda da eğittik. Çerağ, İtalyan ONAAO’dan tadım uzmanlığı sertifikası almaya hak kazandı. Ürettiğimiz zeytinyağının duyusal özelliklerini önce kendimiz test ediyoruz. Ürün sınıflandırmasını buna göre yapıyoruz. Kendi yağhanemizde soğuk sıkım yöntemiyle kendi zeytinlerimizden özenle üretilmiş... Tek tek elle şişelenmiş, her aşamasında emek harcanmış yağlarımızı tüketicilere sunuyoruz. Orfion markasıyla ürettiğimiz ilk ürün geçen yıl Zeytindostu Kalite Yarışması’nda gümüş madalya ile ödüllendirildi” diye konuşuyor.
Büyük değil, ‘iyi’ olalım yeter
Onlar, alaylı ve mektepli olmak üzere iki nesil beraber üretim yapıyorlar. Dertleri büyük üretici olmak değil, iyi üretici olmak. Bu yüzden butik tarzı benimseyerek az ama kaliteli üretimi tercih ediyorlar. İyi bir zeytinyağı tattıklarında heyecanlandıkları gibi gözleri de parlıyor. İstiyorlar ki, yağlarını tadanlar da aynı hisleri duysunlar. İşte; zeytinyağı ilmini, zeytinyağına tutkuları ile harmanlayarak sıra dışı işlere imza atan gençlerin öyküleri heyecan veriyor.
Her detayında incelik saklı
“Dedelerimizin ektiği zeytinin yolundan gitmek için 70’ini beklemeyelim” diyen iki gencin eseri Orfion... “Plazalardan, sanayi kuruluşlarından ve büyük şehirlerin keşmekeşinden tekrar toprağa ve doğaya nasıl döneriz?” sorusuna verilen bir cevap Orfion... Bir kahve sohbeti sırasında Özgür ve Çerağ çiftinin kurduğu bir hayal Orfion... Baba Erdinç Üzden’in kısıtlı imkanlarla desteklediği, Özgür & Çerağ’ın hayalleriyle şekillendiği, iki neslin bir araya gelerek gerçekleşen bir üretim hikayesi Orfion... Önceki neslin deneyimi ve son neslin yenilikçi yaklaşımıyla ortaya çıkan bir zeytinyağı Orfion... Her şişenin sipariş üzerine ambalajlandığı, etiketinden logosuna, zeytinyağının kokusundan aromasına, her detayında incelikler bezenmiş bir hikaye Orfion...
Onlar için zanaat, emek, tutku, sevgi, aile, aşk demek
Zeytinyağı pek çokları için lezzet, sağlık, şifa, yemek gibi dilden düşmeyen kalıplaşmış kelimelerle tariflenirken bu hikayenin sahipleri için çok daha fazla anlam yüklü. Onlar için zeytinyağı:
* Zanaat demek, emek demek.
* Tutku demek, sevgi demek.
* Aile ve aşk demek.
Şerif Hasan (Kurucu)
1953 yılında ailenin zeytinyağı yolculuğunun temelini attı.
İzzet Üzden (2’nci kuşak)
1960’da devraldığı yağhaneyi taş baskı sisteme geçirdi. Şimdi oğlu, torunu ve eşinin yaptığı yenilikleri seyrediyor, deneyimleriyle rehberlik ediyor.
Erdinç Üzden (3’üncü kuşak)
Doğduğundan beri zeytinyağı öğreniyor. Zeytinyağı onun zanaati. Bu hassasiyetle 2000’de yağhaneyi modernize etti. Şimdi bu zanaati ailenin son nesline aktarıyor.
Özgür-Çerağ Bilgin Üzden (4’üncü kuşak)
Araştırıyor, okuyor, öğreniyor ve uyguluyorlar. İyi üretim pratiklerini üretime entegre ederek Orfion markasını zeytinyağı tutkunlarının beğenisine sunuyorlar.