‘Özen’li yağ mühendisleri
Özen ailesinin zeytinyağı yolculuğu Yatağan’a bağlı Turgut’ta (eski adıyla Leyne) üç kuşak önce dede Ali Rıza Bey’le başlamış. Beldenin merkezinde yer alan büyük taş evin bahçesinde İtalyan ustaların kurduğu pres sistemle öncelikle kendi zeytinlerini sıkmak için başlattığı hikaye, Ali Rıza Bey’in işletmenin makinelerini satmasıyla soluklanmış. Yıllar sonra oğlu Mehmet Özen, zamanının modern bir tesisi olan iki taş değirmen, iki pres ve manuel bir seperatörden oluşan fabrikasıyla genetik kodlarına işlenmiş bu tutkusuna şekil vermiş. 10 yıl kadar sonra büyük oğlu Durmuş Özen de önce pres sistem ve sonrasında gelişen teknoloji ile kontinü sistemlerle donatılan üç ayrı tesisiyle ailenin üçüncü kuşağını temsilen zeytinyağı üretimine devam etmiş.
ANNE SÖZÜNE KULAK VERDİ VE KALDI
Küçük oğlu Uğur Özen’in hikayesi ise 1994’te İTÜ İnşaat Mühendisliği’ni bitirip Turgut’a, eve dönmesiyle başlamış. İTÜ ve Boğaziçi’ne yaptığı master başvuruları kabul edilmesine, Kazakistan Başkanlık Konutu’nun yapımında inşaat planlama mühendisi olarak çalışma teklifi almasına rağmen, annesinin, “Oğlum uzağa gitme, bu sene zeytin çok, fabrikamızı işlet” demesiyle Türkiye’de kalmış. O sene gerçekleşen ve muhtemelen tarihin en büyük zeytin rekoltesi genç bir mühendisin üretim ve ticaretle tanışmasına, işi büyütme çabasına vesile olmuş.
Çocukluğumla ilgili anılarda evimizin bahçesindeki zeytinyağı fabrikası çok büyük bir yer tutuyor. Sabaha karşı ustaların tesisi açarak taş değirmenleri çalıştırmaları, henüz gece denilebilecek saatte birbirlerinin üzerlerinde yuvarlanarak zeytini öğüten koca taşların uyuyan köy sakinlerine sanki, ‘Burası Ege, zeytin ve bereket zamanı, uyanın artık’ diye bağırmaları, tüm gün çalışan tesiste vardiya başlama ve değişim zamanını haber veren siren ve o bahçesi taze pirina, içerisi ise burcu burcu zeytinyağı kokan fabrika... ‘Zeytinyağı tutkusu kişinin genetik kodlarına işlenir’ denir ya, muhtemelen işlenme yolu da bu” diyor.
KAMYONA YÜKLEYİP BELDE BELDE GEZDİ
Uğur Bey, 1994’teki o yoğun geçen ilk zeytin sezonunun ardından pres sistemlerinin sonrasında yeni nesil zeytinyağı üretim teknolojisi olan kontinü sistem makinelerinden satın alarak önce ağabeyi ile ortak olarak, daha sonra da kendi başına zeytinin peşinden koşmaya başlamış. Öyle ki; makinelerin borçlarını ödeyebilmek için o yıllarda daha yoğun yaşanan zeytinin ‘var yılı–yok yılı’ sıkıntısını aşabilmek amacıyla üretim tesisini kamyonlara yükleyip Akdeniz, Ege ve Çanakkale’nin zeytin beldelerine götürmüş. 1995’te ilk durağı Antalya, Kaş, Kalkan’ın Çayköy köyü olmuş. Ertesi yıl Ege’de zeytinin var yılı olduğu için Muğla, Milas ve Aydın, Karpuzlu, Ektirli köylerinde iki farklı tesisi işletmeye açmış. Bir sonraki yıl yine Kalkan, ardından Milas, sonraki sene ise Çanakkale Eceabat... Tüm bu yerlerde tesisleri kurabilmek için öncelikle çalışmayan eski nesil zeytinyağı binalarını kiralayıp onların altyapılarını kullanmış. Zeytinyağı tesisi olmayan yerlerde ise elektrik trafosu kurulmasından bina tadilatı yapmaya varana kadar inşaat mühendisi olmanın avantajıyla tadilatlarını yapmış.
SADECE ÜRETMİYOR BİLİNÇLENDİRİYORLAR
Uğur Özen anlatırken yorulduğu bu hareketli yılların ardından Milas’ı merkez olarak belirleyip, 2000’de iki yıl önce inşaatını yaptığı ve halen kullanmakta olduğu binasına kalıcı olarak yerleşmiş. “Ailemin farklı bahçelerde ve çoğunluğu memecik türü ağaçlardan oluşan yaklaşık 300 dönüm zeytinliklerinin Turgut’ta olmasına rağmen tesisimi Milas’a kurmayı seçme nedenim sahip olduğu olağanüstü yüksek zeytin sayısıyla kıyaslandığında o yıllarda zeytin sıkma tesislerinin beni çok şaşırtacak şekilde sayısının çok az olması olmuştu” diye anlatıyor o süreci.
Uğur Bey, işletmesinde harita mühendisi eşi Rabia Özen’le birlikte yağ mühendisliği yapıyor. Özen çifti, faaliyete geçtikleri ilk günden bu yana zeytin yetiştiriciliği, zeytin zararlıları ve hastalıklarıyla mücadele, doğru zeytinyağı üretimi ve saklanması gibi konularda üreticileri bilgilendirmeye çalışıyor, takvimlerinde bile bu konuları işliyorlar. Uğur ve Rabia Özen, günlük 80 ton zeytin işleme kapasiteli HAUS makinelerine sahip tesislerinde ‘Uzunyuva Milas’, ‘Çekişte’ ve ‘Oliozen’ markalarıyla soğuk sıkım dahil olmak üzere naturel sızma üretim yapıyorlar.
3 MARKA: UZUNYUVA, ÇEKİŞTE, OLİOZEN
“Markalarımızı oluştururken öncelikle Türkçe, yerel ve zeytinle ilgili olsun istedik. Milas’ta ortaya çıkartılan ve dünyanın yedi harikasından biri olan Halikarnassos Mausoleumu’nu yaptıran Karia Kralı Mausolos’un babası Kral Hekatomnos için yapıldığı saptanan 2 bin 400 yıllık anıt mezarın bulunduğu bölgenin ismi olan ‘Uzunyuva Milas’, Türkçe ve Milas’a özgü bir marka ismi arayışımızda ilk tercihimiz oldu. Beraberinde zeytinle ilintili bir marka arayışımızda karşımıza anlamı ‘taşla kırılarak tatlandırılan yemeklik yeşil zeytin’ olan ‘Çekişte’ çıktı. Bölgemizde bile ‘çekiçte, çekişge, çekişte’ şeklinde birkaç değişik söyleyişle ifade edilen bu yemeklik zeytinin en doğal halinden en çok hoşumuza giden ‘Çekişte’, ‘Zeytinyağının en doğal hali’ sloganıyla marka tercihimiz oldu. Uluslararası pazarlarda kullanmak üzere ise hem aile ismimizi, hem de ‘İyilik’ anlamına gelen ‘Zen’i hoş bir biçimde birleştiren ‘Oliozen’ markasını yarattık. Markalarımızdan ‘Uzunyuva’yı soğuk sıkım ve sızma zeytinyağlarımızı, ‘Çekişte’yi ise butik olarak ürettiğimiz kekik, limon, portakal, mandalina ve bergamot çeşnili sızma zeytinyağlarımızı pazarlamakta kullanıyoruz. Ürünlerimizi daha çok Bodrum’daki otel ve restoranlara veriyoruz. uzunyuva.com.tr isimli internet sitemiz de pazarlama yollarımızdan biri” diye konuşuyorlar.
HEDEF EN GÜZEL ZEYTİNYAĞINI ÜRETMEK
2017-2018 sezonunun zeytinyağı kalitesi açısından çok güzel bir yıl olarak yaşandığını belirten Uğur Bey, ekliyor: “Milas genelinde Şubat 2018’e kadar üretilen zeytinyağlarının neredeyse yüzde 80’i sızma ve yüksek kaliteli olarak gerçekleşti. Coğrafi işaret tescilini de aldığımız ilçemize özgü memecik zeytinlerinden üretilen bu doyumsuz yağlarla firma olarak hedefimiz ihracat başta olmak üzere yeni pazarlar ve müşterilere ulaşmak. Çünkü Milas memecik zeytinyağını tadan hemen herkesin ilk tepkisi böylesine bir lezzeti daha önce hiç tatmadıkları yönünde. Ürün etiketlerimizde de vurguladığımız gibi zeytinyağlarımızı en güzel zeytinyağını üretme çabasıyla tarih ve zeytin cenneti Milas’ın en özel bölgelerinde yetişen zeytinlerin ‘Özen’le işlenmesiyle sofralara sunuyor ve bundan büyük keyif alıyoruz.” İşini ‘özen’le yapan üreticiler arttıkça Türk zeytinyağının dünyanın zirvesine oturması içten bile değil!