Yakından takip ettiği gazeteci, televizyon programcısı ve ekonomist Cem Seymen’in ‘Para Dedektifi’ ve ‘Başka Bir Dünya Mümkün’ programları Murat Atacan’ı çok ama çok etkilemiş. Seymen’in, “Dünyadaki en genç nüfusa sahibiz, umutlarını kırmak yerine onların önünü açacak bir yapı kurmalıyız. Tarım olmadan kalkınmamız mümkün değil. Tarımsal hammadde olmadan sanayi toplumu, sanayi toplumu olmadan da ileri teknoloji toplumu olamayız” sözlerinden yola çıkmış ve ata yadigarı zeytin üzerine kitaplar okumaya, yerli-yabancı kaynakları taramaya başlamış. Bu araştırmalarda zeytinin mucizevi yönüne tanık oldukça ona olan sevgisi aşka dönüşmüş. Ve, 2014’te bahçelerine kendisi bakma kararı almış. Atacan, o süreci şöyle anlatıyor:
BÜYÜKBABA MİRASINA SAHİP ÇIKTI
“Ailemizin zeytin ve zeytinyağı yolculuğu rahmetli büyükbabam Murat İnce’ye dayanıyor. Başlangıçta sadece kendi ihtiyacımızı karşılamaya yönelik olarak düşünerek üzüm bağlarımızın arasına memecik cinsi zeytin ağaçları dikmiş ve delice tipi olanları da aşılamış. Memleketimiz Muğla Ula’da, Salih Uğurtan’ın işlettiği yağhanede geleneksel sulu baskı sistemle bunları sıktırarak yıllık yağımızı elde etmiş. Sonrasında babam Ali Atacan, 1990’lı yılların sonuna doğru zeytin üreticiliğindeki geleceği görerek bahçelerimizdeki zeytin varlığını artırmış. Yaklaşık 15 yıl boyunca burada ‘ortakçı’ diye tabir edilen çiftçilerle çalışmış. Genel bakım karşılığı olarak elde edilen yağın yarısını onlara vermiş. Sonra sürece ben dahil oldum. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisat Bölümü’nü bitirip Muğla Üniversitesi’nde de işletme yüksek lisansımı tamamladım. Bir yandan kendi işimiz olan lastik ticaretiyle ilgilenirken, diğer taraftan da zeytinliklerimize sahip çıkmaya karar verdim.”
BİNİ AŞKIN ZEYTİNLERİ MEVCUT
Tabii, bu kararını ailesiyle paylaştığında başlangıçta pek de normal karşılanmamış. Ancak ne kadar kararlı biri olduğunu bildikleri için, başta baba Ali Atacan olmak üzere herkes destek olmuş. Böylelikle Murat Atacan’ın zeytin yolculuğu da başlamış. Ailenin zeytinliklerinin tamamı Ula’da. Toplamda 30 dönüm. Biri 15 dönüm olmak üzere 5 bahçeleri var. Ağaçları ağırlıklı olarak Gemlik. Aralarında dilmit, domat ve Ayvalık’la beraber rahmetli büyükbabasının can suyu verdiği 70 yaşlarında memecikler de mevcut. Bini aşkın ağaçtan yılda 3 bin ile 4 bin ton arası zeytinyağı, 20-23 ton da zeytin alıyorlar. ‘Ula’ markalı ürünlerini bugüne kadar eş, dost, akraba aracılığıyla satmışlar. Bundan sonraki düşünceleri butik bir üretim tesisi açarak daha tanınır hale gelmek ve daha çok kişiye ulaşıp onlara gerçek zeytinyağı deneyimi yaşatmak.
FABRİKADAN ÇOK EĞİTİM YUVASI
“Butik bir üretim tesisi açmakla ilgili girişimlerimizi başlattık. Hedefimiz kendi yağımızın yanı sıra güvendiğimiz çiftçilerle çalışarak onların da mahsulünü işleyip piyasaya sunmak. Zeytindostu Derneği’nin desteğiyle üreticiler arasında farkındalığı artırmak ve daha kaliteli, besin değeri yüksek zeytinyağı elde edilmesi için çalışmalar yürütmek de yine hedeflerimiz arasında. Yani bir fabrikadan çok eğitim yuvası bizim hayalimiz” diyen Murat Atacan, son söz olarak ise kendisi gibi gençlere sesleniyor:
“Türkiye zeytin varlığı açısından dünyada sayılı ülkelerden biri olmasına rağmen üretim kalitesi ve verimlilik konularında ne yazık ki rekabetçi değil. Bu sadece zeytin için değil, daha birçok tarım ürünü için de geçerli. Üretimde ve kalitede rekabetçi olabilmek için daha bilinçli, eğitimli ve genç girişimcilere ihtiyaç var. Ben genç kardeşlerimi bu konu üzerine eğilmeye davet etmek istiyorum. Ellerini kirletmekten korkmasınlar. Toprak kir değil, bereket. Çiftçi olmak gurur duyulacak bir meslek. Ülkemizin kalkınmasının ve ilerlemesinin yegane yolu ziraatten geçiyor. Çünkü ancak üreten ve sağlıklı beslenen toplumlar kalkınabilir.”
MDA Yapı-Murat Atacan
Ula
Muğla Ula