Anadolu’nun antik çağı Zeytinli Tepe’de hayat buluyor
Delice zeytinin anavatanı Kuzey Mezapotamya. Samiler zamanında bu topraklardan tüm Akdeniz’e yayılmış. Şimdilerde kendi anavatanında unutulsa da Gaziantep’in Sırasöğüt köyünde Özbiçki ailesi tarafından yaşatılmaya çalışılıyor. ‘Zeytinli Tepe’nin öyküsü, Ekrem Özbiçki ile başlıyor. Ekrem Bey, Sırasöğüt’te doğmuş, köyde ailesine ait zeytinlikleri varmış, dolayısıyla zeytinle hep iç içe bir yaşam sürmüş. Ege Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni bitirip mali müşavir olmuş ama hiçbir zaman topraktan ayrı kalmamış. Yıllarca köyün zeytinyağı kooperatifini işletmiş. O zamanlar kontinü makineler yokmuş ve zeytinyağı çıkarmak çok zahmetli bir işmiş. ‘Masmala’ denilen pres sistemleriyle elde edilirmiş. Ekrem Özbiçki, bu kadar zahmetli olmasına rağmen zevkle yaparmış. Çocukları Özlem ve Barış da bu konuda kendisinden çok etkilenmişler.
BRÜKSEL’DEN ÇİFTE ALTIN YILDIZ
Ege Üniversitesi Dişhekimliği mezunu olan Özlem Hanım, İzmir’de fakültede okurken, ailesi zeytin ve zeytinyağıyla uğraşan bir arkadaşı sayesinde bu sektöre dair çok şey öğrenmiş. Makine mühendisi kardeşi Barış Bey ise okulunu bitirip Avustralya’da yüksek yaptıktan sonra döndüğü ata ocağında babasıyla birlikte son sistem kontinü makinelerle 2006’da Aközler Ltd. Şti. olarak köylerine 30 ton kapasiteli Barış Zeytinyağı Fabrikası’nı kurmuş. Zaman içinde zeytin&zeytinyağı konusunda okudukları ve araştırmaları sayesinde kendini geliştiren Özlem Hanım da, “İyi tarım konusunda bir şeyler yapabiliriz” diyerek, 2015’te ‘Zeytinli Tepe’yi yaratmış. Özlem Özbiçki Akbaba, “Artık bir markamız vardı. Babama dedesinden kalma zeytin bahçemizden ürettiğimiz zeytinyağını bu markayla tüketiciye sunmak istedik. Analiz sonuçları çok iyi geldi. ‘Bu güzel yağla neden bir uluslararası yarışmaya katılmayalım?’ dedik. 2017’de, merkezi Brüksel’de bulunan ITQI (Uluslararası Üstün Lezzet Ödülü) yarışmasına ‘Zeytinli Tepe Naturel Zeytinyağı’ ile katıldık. İki altın yıldızla ödüllendirildik. ‘Zeytinyağı’ denilince ülkemizde akla her zaman Ege geliyor. Bu ödülle bizim bölgemizden de kalite zeytinyağı üretilebileceğini tüm dünyaya gösterdik. Çabalarımızın evrensel boyutta kabul görmesi, en üst noktada konumlandırılmış olması ülkemiz adına müthiş bir duyum oldu. Törene bütün aile hep birlikte katıldık. Babamın gururunu ve mutluluğunu kelimelerle ifade etmek mümkün değil. Çabasının, emeğinin, zeytin sevgisinin karşılığında alınan bu ödül onun haklı gururu. Ailemizin birlik ve beraberliğinin bir sonucu” diyor.
A’DAN Z’YE HER ŞEYDE ONUN İMZASI VAR
Markanın bütün tasarımlarını Özlem Hanım yapmış. İnternet sitesinden tutun da ürün fotoğraflarına, şişelerin seçiminden tanıtım etiketlerine, “Anadolu’nun antik çağı zeytinyağında hayat buluyor” sloganına kadar her şey onun eseri. 2 yıldır yemek fotoğrafçılığıyla da ilgilenen ve özel dersler alan Özlem Özbiçki Akbaba, Zeytinli Tepe’nin tüm fotoğraflarını da bizzat kendisi çekmiş. Basım aşamasına gelen Anadolu’da zeytinyağı ve zeytinyağlı lezzetler üzerine kitap yazıp, hazırladığı tarifleri de tek tek fotoğraflamış. “Zeytinli Tepe butik bir marka. Yıllardır sadece iyi tarım uygulaması yaptığımız bahçemizdeki 90 senelik zeytinleri elle toplayıp aynı gün beklemeden soğuk sıkım yapıyoruz. Ürettiğimiz zeytinyağını kaliteyi bozmadan dostlarla paylaşıyoruz. E-ticaret sitemiz www.zeytinlitepedukkan.com üzerinden de tüketiciye ulaşıyoruz. Babam, kardeşim ve ben paramızı mesleklerimizden kazanıyoruz. Zeytinyağı gönül işimiz, tutkumuz, uğraşmaktan mutlu olduğumuz ve mesleğimizi daha iyi yapmamıza vesile olan hobimiz. Hiçbir ticari beklentimiz yok. Belki doğduğumuz topraklarda butik zeytinyağı üretiminin öncüsü olur, insanları özendiririz. Belki, zeytinliklerin imara açılması gibi yasa tasarılarının konuşulduğu ülkemizde çorbada bizim de tuzumuz olur. Hedefimiz gastronomi kenti Gaziantep’in zeytinyağı konusunda da kabul görmesi” diye konuşuyor.
GÖLGESİNDE OYUNLAR OYNADIĞI, DALLARINA ÇIKIP ZEYTİN TOPLADIĞI ANILARDAKİ TEPE
Özlem Özbiçki Akbaba, her zaman yapabileceğinin en iyisini yapmaya çalışmış. Hayallerine inanmış. Hobisini, tutkusunu markaya dönüştürmek, beğeni görmek, yerel kültürünü, coğrafyasının zeytinyağını evrensele taşımak onun için tarifi imkansız bir mutluluk ve gurur kaynağı olmuş. Çocukken gölgesinde oyunlar oynadığı, dallarına çıkıp zeytin topladığı, anılarındaki tepeyi ‘Zeytinli Tepe’ markasıyla ölümsüzleştirmiş. Doğduğunda adına zeytin fidanları diktiği, şimdi 9 yaşında olan oğlu Egehan’a da aşılamış tabiat sevgisini. Eşi Murat Akbaba da marka oluşturma sürecinde ona son derece büyük destekte bulunmuş. “Onlar olmasa hayalim gerçeğe dönüşmeyebilirdi. İyi ki varlar” diye de ekliyor.