Çakmak ailesinin zeytin yolculuğu babalarının emeklilik projesi olarak Muğla Ula’ya bağlı Akyaka’ya yerleşmesi ile başlamış. 2007 yılında kayalık yapıya sahip, üzerinde çokça ‘Delice’ türü zeytin ağaçlarının bulunduğu bir arazi satın alınmış. Düz ve toprak bir arazide yetiştiriciliğe göre dezavantajlı olmakla birlikte kışın güneş alma miktarının ve yazın esintinin çok olmasının avantajından yararlanılmak istenmiş. İlk yıl arazinin içinde ulaşım yolları açılmış, etrafına çit çekilmiş ve ağaçların çevresi açılarak bir sonraki sene yapılacak aşı uygulaması için temizlenmiş. 2008’de 2 binden fazla ‘Delice’ye yörenin ‘Memecik’ çeşidi ile aşı yapılmış. Zeminin kayalık olması nizami ağaçlandırma çalışmalarına çok imkan vermediği için mümkün olan yerlere de ağaç dikimi gerçekleştirilmiş.
ODTÜ’LÜ ÜÇ KARDEŞ DE İŞE DAHİL OLDU
2014 yılında kızı ve iki oğlu da projeye dahil olmaya karar vermişler. Kızı ODTÜ’de işletme okumuş. Büyük oğlu aynı üniversitede metalürji ve işletme eğitimi almış. Küçük oğlu da yine ODTÜ’de maden mühendisliğini bitirmiş. Üç kardeş fazlasıyla detaylara ve bilgiye önem veren insanlar olarak, zeytin yetiştiriciliği ve zeytinyağı konusunda hiç bilgilerinin olmadığı bilinciyle öncelikle bu eksikliklerinizi gidermenin yollarını aramışlar. Balıkesir Üniversitesi Edremit Zeytincilik ve Zeytin İşleme Teknolojileri Meslek Yüksekokulu’nda Öğretim Görevlisi Mücahit Kıvrak tarafından verilen eğitime katılmışlar. Zeytin yetiştiriciliği ve zeytinyağı ile ilgili kulaktan dolma bilgilerle yapılan yanlış uygulamaları, kaliteli ürünün nasıl olması gerektiğini, bu ürünü elde etmek ve korumakla ilgili proses detaylarını öğrenmişler. Ayrıca, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden Doç. Dr. Mücahit Taha Özkaya’dan da işin inceliklerine ilişkin çeşitli tavsiyeler almışlar.
ÜST ÜSTE İKİ KEZ EN İYİ 500’E GİRDİLER
Edindikleri bilgiler doğrultusunda da markalarını oluşturma sürecine girmişler. İsim ve görsel tasarım süreci 8 ay kadar sürmüş. Zeytinliklerinin bulunduğu ‘Yava’ köyünün ismini markaları olarak belirlemişler. 2015’te Olive Japan IOOC’de gümüş madalya kazanmışlar. Flos Olei’de de en iyi 500 marka içinde yer almışlar. Bir sonraki yıl her iki başarıyı tekrarlamışlar. Kendi üretim imkanlarını oluşturmadıkları sürece yarışmalarda kazandıkları dereceleri yükseltme şanslarının olmadığına karar vererek daha sonraki senelerde yarışmalara katılmamışlar. Kardeşlerden Oğuz Bey, artık proseslerini standartlaştırdıklarını ve her yıl aynı kalite ile zeytinyağı elde etmeye devam ettiklerini söylüyor ve ekliyor:
YAKIN HEDEFTE KENDİ SIKIM TESİSLERİ VAR
“Tek bahçe zeytinliğimizden erken hasat döneminde elle topladığımız zeytinlerimizden soğuk sıkım yöntemi ile zeytinyağımızı elde ediyoruz. Cam şişede ambalajladığımız ürünümüzü 19 derecede, teneke ambalajda sunduğumuz zeytinyağımızı ise 27 derecede sıkıyoruz. Ağaçlarımızın genç olması ve sadece soğuk sıkım prosesiyle ürün elde etmemiz nedeniyle kapasitemiz düşük. Şu an yıllık 1.5-2 ton civarında. Ürünlerimizi kendi çevremizle oluşturduğumuz ve markamızın sosyal medya sayfaları sayesinde bizi tanıyan müşterilerimizin tüketimine sunuyoruz. Kapasitemizin şu an için ulaştığı seviye daha hacimli satış kanallarını zorlamamıza imkan vermiyor. Daha hacimli satış ve ihracat için araştırmalarımız ve çalışmalarımız oldu ama bu durumda başka zeytinliklerden ürün temin etmemiz gerekeceği ve kaliteyle ilgili sıkıntılar çıkabileceği için bir girişimde bulunmadık. Yakın hedeflerimiz içinde öncelikle kendi sıkım tesisimizi oluşturmak var. Bunu gerçekleştirdiğimizde prosesimizde dışarı bağımlılığımızı yok etmiş olacağız. Bu da kaliteyle ilgili olası hata risklerimizin ortadan kalkmasını sağlayacak