İspanya ve İtalya’ya karşı ne yapabiliriz
Dünyada üretilen yaklaşık 194 milyon ton bitkisel yağın 3 milyon tonu zeytinyağı. Kişi başı yıllık 10 litre tüketim hesabıyla sadece 300 milyon kişiye yetecek kadar az olan bu ürünün üretiminin yaklaşık yüzde 90’ı Akdeniz kuşağında yer alan ülkelerde yapılıyor. Bunlardan en önemlileri sırasıyla İspanya, İtalya, Yunanistan, Tunus, Türkiye, Suriye, Fas ve Portekiz diye devam ediyor ki, bunlar yüzde 75’inden fazlasını üretiyor. Uluslararası Zeytin Konseyi verileri incelendiğinde bu üretici 8-10 ülke (yaklaşık 400 milyon nüfus) 3 milyon ton zeytinyağının yüzde 75’ini tüketiyor. Dünyanın geri kalan ülkelerine ise bu 3 milyon tonun yüzde 25’lik kısmı kalıyor.
YAKLAŞIK YÜZDE 50’Sİ İSPANYA’DAN
İspanya dünya üretiminin yaklaşık yüzde 50’sinden fazlasını karşılarken, ikinci sırada yer alan İtalya, onun neredeyse yarısı kadar bir üretime sahip. Türkiye ise yaklaşık 200 bin ton üretiyor. Ülkemiz ihtiyacı olan 2 milyon ton bitkisel yağın yaklaşık 1.5 milyon tonu ithal ederken, 160 bin tonunu zeytinyağından karşılıyor.
İspanya’da zeytincilik Endülüs’te yoğunlaşmış durumda. Burada tarımın neredeyse tamamı monokültür olarak zeytinciliğe dayanıyor. Planlı dikimler ve planlı kooperatifleşme ile daha ucuza zeytinyağı üretiliyor. Ancak hedef nitelik yerine nicelik olunca, tek başına 300 bin ton zeytinyağı üreten kooperatifler var. Son yıllara kadar zeytinyağı İtalyan firmalar tarafından pazarlanan İspanya’da yüksek kaliteli zeytinyağı üreten küçük büyük firmalar ortaya çıkmış. Ancak dünyada halen ucuz zeytinyağı üreticisi ülke olarak biliniyor. Kooperatifler dışında markalaşma hızla yaygınlaşıyor.
İTALYA’DA TEK HEDEF VAR: KALİTE
İtalya’da zeytincilik sadece zeytinyağına dayanıyor. Yani İspanya, Yunanistan ve Türkiye gibi hem zeytinyağı, hem de sofralık zeytin üretip tüketen bir ülke değil. Ancak üretimde tek bir hedef var, kalite! Gurme sektörüne hizmet edecek şekilde bölgesel ve yöresel farklılıklarla monovaryete odaklı üretime odaklanılmış. ‘İtalyan mutfağı eşittir zeytinyağı’ olan bir kültüre sahipler. Bunu bütün dünyadaki İtalyan mutfakları ve hatta Hollywood filmleriyle gösteriyorlar. Bu nedenle ‘Toscana zeytinyağı’, ‘Sicilya zeytinyağı’ gibi bölgesel farklılıklar ve lezzetler ortaya çıkmış.
İtalya’da zeytinyağı kültüründe yöresel zeytin çeşidinin yeri çok önemli. Hiçbir bölge farklı bir zeytin çeşidinin kendi bölgesine girmesini istemiyor. Bu yüzdendir ki, coğrafi işaret büyük önem taşıyor. Dünyada İtalyan zeytinyağı kaliteli zeytinyağı imajını taşıyor ve gurme sektörünün baş tacı konumunda yer alıyor. Zeytinyağında markalaşma en üst düzeyde. Öyle ki, otel ve restoranlarda masaya gelen şişe o bölgede üretilen bir veya iki markaya ait. Şarap gibi zeytinyağı da markasıyla servis ediliyor.
KOMŞU’NUN FAZLASINI İTALYA ALIYOR
Yunanistan dünyada üçüncü sırada olduğu halde ürettiği zeytinyağının büyük kısmını tüketen bir ülke konumunda. Son yıllardaki ekonomik kriz öncesi, hatta 1960’lı yıllarda neredeyse sadece zeytinyağı tüketen bir ülke konumundaydı. Kooperatifçilik ve buna bağlı birlikler çok kaliteli zeytin ve zeytinyağı üretiyorken, ekonomik kriz sonrası kapandıkları ve küçük küçük firmaların veya bizdeki gibi zeytinyağı fabrikaların ortaya çıktığı görülüyor. Tüketim fazlası zeytinyağlarını genellikle İtalyan firmalar toptan satın alıyor. Markalaşma ekonomik krizle sekteye uğramış durumda.
EN BÜYÜK 2. ZEYTİN ÜRETİCİSİYİZ
Türkiye, İspanya’dan sonra dünyanın en büyük sofralık zeytin üreticisi olduğu halde aynı zamanda en büyük siyah sofralık üreticisi ve tüketicisi. Zeytinyağı üretiminde ise neredeyse 1980’li yıllara kadar raflarında natürel sızma zeytinyağı olmayan bir üretici ülke konumundan, markalaşmaya, hatta butik üretim yapan markalara kadar kalite odaklı üretimi hedefleyen bir ülke konumuna gelmek üzere. Ancak dünya pazarında yer alabilecek miktar ve kalitede ihracatı bulunmuyor. Bu nedenle halen Yunanistan ve Tunus gibi İtalya’ya dökme satış yapıyor.
YENİ PAZARLARA ODAKLANMALIYIZ
Dünya zeytinyağı ticaretine konu olan miktar yaklaşık 700-900 bin olduğu halde ithalatçı ülkelerde zeytinyağının tüketimini artırmaya yönelik Uluslararası Zeytin Konseyi’nin promosyon çalışmaları var. 1980’li yıllarda başlayan bu faaliyetler sayesinde ABD’de neredeyse sıfır olan tüketim 300 bin tonlara kadar çıkmış. Bu promosyon faaliyetleri sayesinde ABD, Japonya, Çin, Kanada, Brezilya, Rusya gibi ülkelerde zeytinyağı tanıtımı yapılıyor. Ancak bu gibi ülkelerde pazara ilk girenler İspanyol ve gurme İtalyan zeytinyağları olmuş.
Türkiye bu pazarlarda yeni bir kulvar açıp zeytinin anavatanı olma avantajını da kullanarak polifenolü yüksek sağlık bileşeni zengin natürel sızma zeytinyağı üreterek “sağlık için zeytinyağı” adında bir pazar oluşturmalı. Ancak bu, üretimden pazarlamaya ulusal bir strateji olmalı. Elbette bütün gen kaynaklarımızın üstün özelliklerini tespit etmiş ve bunlara coğrafi işaret almış olmamız gerekiyor.