Ben bir zeytin ağacıyım
Siz hiç köksüz, aidiyetsiz, vatansız kaldınız mı?
Gidecek, yaşayacak yeriniz yurdunuz olmadığını, kalmadığını düşündünüz mü hiç?
Böyle bir ihtimal geldi mi hiç aklınıza?
Veya ülkesi, vatanı kalmamış; ülkesine gidemeyen bir arkadaşınız, tanıdığınız oldu mu?
Bilir misiniz ne yaşar, ne hisseder o insanlar?
Ülkene kızarsın, sevmezsin, kaçıp gitmek istersin ama o bir tercihtir.
Ve bu kararından vazgeçtiğin an, “Bir yurdum var, anavatanım var” der gelebilirsin.
İnsan elinde olanı kaybetmeden bilmez değerini.
Kanıksamışsındır her Allah’ın günü içinde olduğun zenginliği.
Öyle kanıksamışsındır ki, fakirsindir artık.
Göremezsin sana cömertçe neler neler verdiğini.
4 mevsim mesela...
Mesela bereketli bir toprak...
Türlü çeşit meyve sebze...
Deniz, dağ, ova, koy, ormanlar, su...
17 yıldır gurbetteyim Dubai’de.
Bir küçük bahçemiz var.
Nane, biberiye, domates, reyhan yetiştiriyorum saksıda.
Toprak ithal, torbalarla alıyorsun.
Su, ben vermezsem yok.
O da denizden reosmoz.
Hava desen yangın alevi.
Bir incir ağacı gördüm, çok üzüldüm saksıda diye aldım, yaşatmak için verdiğim çaba akıllara zarar ama mutlu değil hiç.
Dallarından can çekişiyor, verdiği meyve zehir zemberek, çünkü doğuramıyor bu toprakta ve havada.
O ölmek istiyor, ben yaşatmak için deliriyorum.
4 tane de zeytin ağacım var.
Allah biliyor, gözümden iyi bakıyorum.
Bahçemdeki en minik bitkiyi, her ağacı yaşatmak için neler yaptığımı yakınlarım biliyor.
Zeytin ağaçlarımız yaşıyor, ama meyve veremiyor.
Zeytin kadındır biliyor musunuz?
Annedir...
Çiçeğinden meyvesine 9 ay 10 gün geçer...
O kadar dişidir.
Ancak Dubai’de tam çiçek zamanı kavuran bir sıcak başlıyor.
Cayır cayır yanıp kuruyor daha çiçek açmadan.
E çiçek açamayınca zeytin de olamıyor.
Her bitki, her ağaç aslında kendine bir anavatan seçiyor.
Her canlı, doğmak için kendine bir yaşam alanı seçiyor.
En iyi o biliyor nerede yaşar ve verimli olur.
Nerede neslini devam ettirebilir ve nasıl oraya bir katkısı olur ancak doğa en iyi biliyor.
İnsan doğadan üstün değil.
İnsan doğadan öğrenir hayatı ve ancak doğa yaşatır insanı.
Seni kökünden, toprağından, anavatanından ederlerse hayat durur!
Kolun kanadın kesilir.
Kalbin sızlar, sızlar, sızlar ve atamaz olur.
Köklerin çürür toprağından ayrı düşersen...
Zeytin ağacı, Anadolu’yu seçmiştir anavatanı olarak.
Zeytin senden hiçbir şey beklemez!
Kurakta da dayanır, fırtınada da!
Su vermezsin, o bekler yağmuru.
Sabırlıdır, dayanıklıdır, kudretlidir.
Yine çiçek açar dalında, yine meyvesini verir zamanında.
Hem de senin benim en göremediğimiz köşesinde de yapar bunu Anadolu’nun!
Karşılıksız sever memleketini!
Kolunu kanadını kırarlar, söküp yol kenarına atarlar, yine yeşerir kökü toprağa değdi mi!
Öylesine bağlıdır vatanına, toprağına.
Öylesine ölmek için değil, yaşamak için yaşar.
Ondandır ona “ölmez ağaç” denmesi.
Anadolu’dan alır bu gücünü!
O yüzdendir ki, bu ülkenin her vatandaşı köklerine sahip çıkmalı, korumalıdır onu.
Hayattır zeytin!
Öldürmek için değil, yaşatmak için yaşamayı öğrenmemiz gerek.
Bu ülkenin çok kanıksadığımız ve fakat eşi benzeri olmayan en büyük zenginliği toprağıdır, kendiliğinden var olan zeytin ağaçlarıdır, doğasıdır.
Bu doğal zenginlik her yerde böylesine yok!
Bir insan bile isteye en büyük doğal zenginliğini yok ederse hayır gelmez köklerine...
Çocuklarına internetten göstermek zorunda kalma bu canım ağacı!
Yerine yapılacak şey sadece seni, çocuğunu sağlığından eder.
Uyan, aldanma.
Yaşadığı alana, toprağa, insana, hayvana can verendir zeytin ağacı!
Budanırken içinden hem güneş, hem kuşlar kanat çırparak özgürce geçecek şekilde budanır zeytin ağacı.
Hayata izin verir, saygı duyar, ‘Özgürlük’ der, barışı temsil eder.
Anadolu’nun zeytin ağaçlarına tutunmaya, sahip çıkmaya, hak ettiği ilgi, sevgi ve saygıyı vermek için direnmeye devam etmemiz gerekiyor.
Bunca kök salmış, toprağında kökdaş olduğun zeytinden alıyorsun gücünü, bunu düşün...
Zeytinlerini koruyarak hayatını kurtar.
Kurtardığın o hayat sana da döner, yaz bir köşeye.
İşte bu yüzden, zeytinin ömrüme kattığı ölmez ağacı ruhundan, Yalıkavak’ın ıssız kayalık bir köşesinde 10 tane zeytin ağacım var, bahçemizde...
Gözümden sakındığım, kalbimden daha iyi baktığım...
Bakarken ailemden her biri adına diktiğimiz için her birimizi sonsuz kıldığım...
Zeytin ağacıyla kendime yeni kökler saldım Ege’de.
Denize doğru kökler saldım kalın kalın, sımsıkı.
Dallarımdan sürekli meyve verdiğimi, birilerine hayat verdiğimi düşünür oldum.
Hayatımı her zor koşulda denizin dalgasına, fırtınanın rüzgarına karşı yüzlerce yıl devam ettirebildiğime inandım.
Ben artık bir zeytinim.
Yemyeşil dallarımda zeytinler dolu.
Güçlü, dimdik duruyorum dalgaların karşısında.
Ne rüzgarlar esiyor, ne tuzlu deniz suları vuruyor ruhuma, bana mısın demiyorum hayata.
Ölümden korkmuyorum.
Yaşıyorum bir zeytin gibi.
Kendi dalımda.
Şanslı ve özgür.
Benim adım Yonca, 4 Yapraklı Yonca...
Bir minicik yeşil zeytinim dalında...
Yonca
“zeytin dalı”