Cumhuriyet Bulvarı No: 82 Erboy 2 İş Merkezi

Son yıllarda artan küresel ısınmanın sonuçları ‘sürdürülebilirlik’ kavramını ortaya çıkardı. Bu kavram sadece tarımda değil, tüm sektörlerde kullanılır olmaya başladı. Bununla ilgili toplantılar, çalıştaylar yapıldı, yapılıyor. Firmalar sürdürülebilirlik raporlarını internet sitelerinden paylaşıyor ve karbon ayak izlerini açıklıyorlar.
Agroekoloji, ekonomik anlamda kârlı ve sosyal açıdan adil bir sürdürülebilir tarım ve gıda sistemleri yaklaşımıdır. Ekolojik ve sosyal ilkelere dayalı, yerel bilgi ve uygulamaları bilimle birleştiren, doğal döngüler ve süreçlerle uyum içinde bir çiftçiliği savunan, gıda bağımsızlığını siyasi bir yaklaşım olarak ele alan agroekoloji, besleyici ve kültürel anlamda kabul edilebilir gıdaya erişme ve üretme hakkını tanır.
Onarıcı tarım, tarımsal üretimin yapıldığı arazide/bölgede, ekosistem süreçlerinin iyileşmesini (onarımını) sağlayan yöntemler, uygulamalar ve yaklaşımlar bütünüdür. Zeytin bahçelerinde yabancı otlar diğer sebze-meyvelerde olduğu gibi belirli dönem ve şekillerde zarar yapmaktadır. Dönemsel olarak değişmekle birlikte besine ve suya ortak olma, hasat zorluğu, hastalık ve zararlılara konukçuluk etme ile kuruduklarında yangın tehlikesi oluşturma gibi zararları mevcuttur. Yabancı otlarla değişik şekillerde mücadele edilmektedir. Bu mücadele yöntemlerinden en çok kullanılanları ise kimyasal mücadeleyle sürümdür.
Özellikle organik tarımda mücadele yönteminin alternatifsiz olması maliyetleri artırmaktadır. Fazla sürüm yapmak erozyon tehlikesini de beraberinde getirmektedir. Sürüm yapılmayan arazilerde ise yabancı otlar biçilmek suretiyle savaşım yapılmaktadır. Yabancı otların toprağın ana unsuru olduğu düşünüldüğünde rekabet etmek çok zordur. Bu yüzden zeytin bahçelerinde yabancı otlarla uygun şekilde mücadele edilip, maliyetleri çok yükseltmeden onlarla zararsız bir şekilde yaşamayı becerebilmeliyiz.
KURUMALARA YOL AÇABİLİR
‘Yabancı ot’ diye, bahçe ve tarlalarda istenmeyen, hastalık ve zararlılara konukçuluk eden, kültür bitkisinin su, besin ve ışığına ortak olan, eğer mücadele edilmezse kültür bitkisini öldüren veya zarar veren bitkilere denmektedir. Yabancı otlar doğaları gereği kültür bitkilerine göre daha dayanıklıdır. Zeytin bahçelerinde yabancı otlar diğer sebze-meyvelerde olduğu gibi belirli dönem ve şekillerde zarar yapmaktadır. Zeytin ağacı fidan döneminde ise mutlaka yabancı otlarla mücadele edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde kurumalara neden olmaktadır. Zeytin ağacı belli bir boy ve yüksekliğe geldiğinde ise zararları daha az olmaktadır. Dönemsel olarak değişmekle birlikte, besine ve suya ortak olma, hasat zorluğu, hastalık ve zararlılara konukçuluk etme ile kuruduklarında yangın tehlikesi oluşturma gibi zararları mevcuttur. Ülkemizde bu zararlarına karşılık zeytin bahçelerinde düzenli olarak herbisit kullanımı daha azdır. Zeytin bahçelerinde yabancı ot mücadelesi erozyona da neden olan sürümdür.
Yabancı otlarla değişik şekillerde mücadele edilmektedir. Bulaşmayı önleyici önlemler bahçemize dışarıdan gelmesi olası yabancı otları veya tohumlarını engellemeyi hedeflemektedir. Hayvan yemi olarak kullanılan otların mutlaka yeterli düzeyde fermente edilmesi ve içinde canlı yabancı ot tohumu içermemesi önemlidir. Çünkü bu otları tüketen hayvanlar sindirim sisteminde yabancı ot tohumlarına zarar veremezler. Böylece zeytin üreticisi organik madde miktarını yükseltmek amacıyla hayvan gübresi attığında fermente edilmemiş ve yabancı ot tohumu içeren gübreyle birlikte bahçesine ot yayılımı yapmış olmaktadır. Yabancı otlarla fiziksel mücadele de ise yabancı otların tohum bağlamadan elle sökülmesi veya çapalanması gerekmektedir. Biçme bir diğer fiziksel mücadele yöntemidir. Son yıllarda artan oranlarda diğer kültür bitkilerinde kullanılan malçlama da zeytin bahçelerinde yabancı otla mücadelede kullanılmaktadır. Biyolojik mücadele de ise genellikle hayvan otlatma kullanılmaktadır. Hareketli seyyar ağıllarda küçükbaş hayvanlarla kazlar bu noktada kullanılmaktadır. Bu mücadele yöntemlerinden en çok kullanılanları ise kimyasal mücadeleyle sürümdür.
FAZLASI EROZYONA DAVETİYE
Özellikle organik tarımda mücadele yönteminin alternatifsiz olması maliyetleri artırmaktadır. Fazla sürüm yapmak erozyon tehlikesini de beraberinde getirmektedir. Ülkemizin en önemli tarım sorunlarından biri olan erozyonun önlenmesi amacıyla fazla ve derin sürümden zeytincilerimizi bir an evvel uzaklaştırmak gerekmektedir. Zeytinliklerin daha çok eğimli arazilerde olduğu düşünüldüğündeyse sürümün tehlikesi çok fazladır. Herbisit organik tarımda kullanılmamaktadır. Organik herbisit bulunmaması organik zeytin üreticisinin sürümden başka bir alternatif yokmuşçasına hareket etmesine neden olmaktadır.
Sürüm yapılmayan arazilerde ise yabancı otlar biçilmek suretiyle savaşım yapılmaktadır. Biçmede en önemli unsur arazinin otlu kalması nedeniyle yangın tehlikesi oluşturmasıdır. Yangın tehlikesinin olmadığı yerlerde biçme yaparak otların arazide kalması sağlanmalıdır. Böylece yabancı ot artıklarından malç elde etmiş olunmaktadır.
Yabancı otların toprağın ana unsuru olduğu düşünüldüğünde rekabet etmek çok zordur. Bu rekabeti kültür bitkisi lehine çevirmek için mutlaka mücadele etmek veya yabancı otların gelişimlerini bozmak gerekmektedir. Malçlama iş gücünü artırmasına rağmen organik tarımda kullanılabilir olması nedeniyle tercih edilmektedir. Malçlama yabancı otların çıkış yapabilmesini, çıkış yaptıktan sonra ışık almasını engelleyen bir yapıya sahiptir. Malç materyali toprak üzerine yabancı otların güneşini engelleyecek şekilde serilmelidir. Malç materyali olarak polietilen torba, ponza taşı, mısır sapı, buğday sapı, mısır koçanı, odun talaşı ve malçlama kağıdı gibi materyaller sıkça kullanılmaktadır.
PEKİ, NELER YAPMAK LAZIM?
Yabancı otlar, yetişmiş zeytin ağaçlarına hasat zorluğundan başka pek fazla zararı olmamaktadır. Bu yüzden zeytin bahçelerinde yabancı otlarla uygun şekilde mücadele edilip, maliyetleri çok yükseltmeden onlarla zararsız bir şekilde yaşamayı becerebilmeliyiz.
Peki, sürdürülebilir tarımda yabancı ot mücadelesi ne şekilde olmalıdır?
* Ekolojik tarımın, toprağı canlı bir varlık kabul etmesi ve üretimin her kademesinde toprağın korunması…
* Sentetik kimyasallarla doğaya yabancı maddelerin kullanılmaması…
* Düşük enerji kullanılması…
* Pestisit, herbisit, gübre ve hormon kullanımının bırakılması…
* Yabancı otların elle veya çapalama ile yok edilmesi…
* Toprak sağlığı, ekim nöbeti, dayanıklı çeşitler, uygun bitki sıklığı uygulanması…
* Organik ürün standartlarının öngördüğü bitki koruma maddelerinin kullanılması…
Örtü bitkisi gerek meyve bahçelerinde, gerek diğer kültürlerde kullanılır. Örtü bitkisi, toprak koruma, biyolojik mücadele, su kaybını engelleme, toprak koruma gibi diğer tekniklerde de yabancı ot yönetimine destek verir. Örtü bitkilerinde genellikle yonca, fiğ, üçgül ve korunca gibi baklagiller kullanılmaktadır. Örtü bitkisi kullanılması sulama miktarını artıracaksa burada sürdürülebilirlikten bahsetmek zor olur. Su yönetimi ile birlikte örtü bitkilerini birlikte düşünmek gerekir.
Koyun ve kaz&tavukların kullanıldığı sistemde ise seyyar kafeslerle otlatma yapılarak yabancı otlarla mücadele edilebilmektedir. Koyunlar 1.5 dekarda bir, kaz ve tavuklar da 1 dekarda bir adet olmak üzere bahçeye konulmalıdır. Etrafı kapalı olmalıdır. Kanatlı grubunun özellikle yırtıcı kuşlar tarafından kaçırılabileceği konusu atlanmamalıdır. Küçükbaşların arazide serbest dolaşmaması gerekir. Arazi sahibinin mülkiyet hakkı gözetilmeli, izinsiz girilmemelidir. Meyve ağacı veya sebze varsa zarar verilmemelidir. Sürü olarak küçükbaşlar salınmamalıdır. Küçükbaşlar doyduktan sonra boşa bekletilmemelidir. Alt dallar yedirilmemelidir. Boyun bağı kullanılmalıdır.
Sürdürülebilir bir dünya için daha az herbisit kullanmalıyız. Son yıllarda artan yem maliyetleri nedeniyle küçükbaş yetiştiriciliğinde yabancı otları yem bitkisi olarak kullanmalıyız. Yem bedava olunca süt ve et kazanç olacaktır. Kanatlılar girdikleri alanda yabancı ot bırakmadıkları için küçük alanlarda kullanılabilir. Yem bedavaya geldiği için eti ve yumurtası kazanç olur.