Bitmeyen senfoni
Rivayet odur ki, büyük tufan sırasında Hz. Nuh’un gemisi Ağrı Dağı’nın zirvesine oturur. Günlerce süren yağmur ve fırtınadan sonra Nuh peygamber tufanın bitip bitmediğini öğrenmek için gemisindeki hayvanlardan güvercini salar. İlkinde boş dönen güvercinin ikincisinde ağzında zeytin dalı ile gelmesi üzerine doğanın normale döndüğünü, toprağın görünür olduğunu anlar. İşte, insanoğlu o gün bu gündür barışın simgesi olarak zeytin dalını kullanır.
Ülkemizde ise ne yazık ki, 750 bin ailenin ve yaklaşık 10 milyon insanın geçimini sağladığı zeytin ağaçları şanssız bir şekilde turizmle imara, kömürle termik santrale boyun eğiyor. Gün geçmiyor ki, ‘zeytinin ölüm fermanı’ diye nitelenen yeni bir gelişme olmasın! Bunun son örneği geçen yılın haziran ayında yaşandı. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın 1 yıldır üzerinde çalıştığı Üretim Reform Paketi’nde yer alan zeytinliklere sanayi tesisi yapılmasına ilişkin düzenleme kamuoyundan gelen yoğun tepkiler üzerine tam 7’nci kez Meclis’ten döndü. 3573 sayılı Zeytinciliği Koruma Kanunu’nda değişiklik öngören tasarıda düzenlemeler ve itirazları bir kez daha hatırlamakta yarar var. Zira, reddetmekle sorun çözülmüyor. Zeytinlik sahalarla ilgili yeni bir tanımlama ve yapılanma ihtiyacı giderilmezse bu düzenleme 17 defa da, 27 defa da TBMM’ye gelebilir.
TASARIDA NE VARDI?
* Hükümet yasanın 20’nci maddesindeki değişiklikle zeytincilikle sanayi yatırım alanlarının çakışması durumunda hem zeytin sahalarının zarar görmesinin önlenmesi, hem de sanayi yatırımlarının ekonomik açıdan değerlendirilmesine imkan tanınmasını amaçlıyordu.
* Düzenlemede zeytin sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede kimyasal atık oluşturacak, toz ve duman çıkaran tesis yapılamayacağı hükmü korunuyordu. Bu madde, “Ancak” denilerek özetle şöyle devam ediyordu. “Kamu yararı kararı alınmış, konut, konaklama tesisi, turistik tesis hariç yatırımlar için zeytinlik sahalarında yatırım yapılmasına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca izin verilebilir. Bakanlık bu yetkisini gerektiğinde valiliklere devredebilir.”
* Zeytinlik olan her ilde vali başkanlığında 11 üyeden oluşan koruma kurulu kurulacaktı. Kurul, zeytinlik sahada yatırım talebini uygun bulursa Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın iznine sunacaktı. Bakanlık bu yetkisini gerektiğinde valilere devredebilecekti.
* Hükümet düzenlemeyle sadece zeytinlik vasfını kaybetmiş, üzerinde yatırım bulunan ancak resmiyet kazanmamış tesislerin yasal hale getirileceğini savunuyordu.
* Yine kamu yararı kararı alınması halinde meralarda endüstri bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri, serbest bölgeler, OSB’ler ve sanayi siteleri kurulabilecekti.
KİM, NİYE İTİRAZ ETTİ?
* CHP’li, MHP’li ve bazı AK Partili milletvekilleri ile zeytin üreticileri, sanayici, ihracatçı, tüccar ve sivil toplum örgütleri temsilcileri değişiklikle zeytinliklerin çimento fabrikası dahil maden ve sanayi yatırımına açılacağını öne sürdü.
* Zeytinliklerin korunmasına dair yasanın omurgası olarak kabul edilen 20’nci maddedeki ‘ancak’ ifadesiyle kamu yararı durumunda zeytinliklerde çimento fabrikası, maden dahil gibi yatırımlara, hatta organize sanayi bölgesine bile izin verileceği iddia edildi.
* Koruma Kurulu’nun zeytinlikleri koruyamayacağı savunularak, “İlk sözü de son sözü de siyasi atamayla göreve getirilen vali söyleyecekken, zeytinliklerin katledilmemesi mümkün değil” denildi.
* STK’lar düzenlemenin zeytinin ölüm fermanı olduğunu, 115 milyon ağacın kesilmesine neden olacağını söyledi.
* Çevre örgütleri ise BM’nin raporundaki 2025’te dünyanın büyük bir kuraklıkla karşı karşıya kalacağı uyarısını hatırlattı.