Kozak Yaylası’nın bereketli topraklarında doğan Mehmet Gündoğan, zeytinin beyaz çekirdekleriyle başlayıp, yeşile, neftiye ve sonra siyaha dönen renklerini izleyerek büyümüş. Zeytin ağacıyla arasındaki hikayenin güçlü temellerini Yeniköy’de sevdiklerinin temel gıda ve günlük ihtiyaçlarını karşılayan cömert bir aile üyesi olduğunu fark ettiğinde atmış. Zeytin ağacı, zeytiniyle, yağıyla, sabunuyla, hatta gölgesiyle hayatlarının her anında bir aile büyüğü gibi yanı başlarındaymış.
BU TUTKUYA KARŞILIKSIZ KALMADI
Hayatın doğal akışıyla kendisini bambaşka bir sektörde çalışırken bulduğunda bile zeytin ağacı sırtını dayayabildiği bir yol arkadaşıymış. Hala cömert nimetleriyle evlerine şifa ve lezzet katıyor, yakınlarındaki dostlarına dahi ikram edebildikleri armağanlar sunuyormuş. Bu armağanları çok beğenen ve devamlılığını sağlaması için teşvik eden Cunda Çataltepe’deki dostları sayesinde, zeytin ağaçlarından oluşan ailesini büyütme kararı vermiş. Aileye yeni katılan zeytin ağaçlarıyla birlikte artık bu tutkuya karşılıksız kalamayıp tüm hayatını zeytin ve ağaçlarına göre şekillendirmeye başlamış. Zeytin ağacıyla arasındaki bu bağın artık işi de olması gerektiğini anladığında da ortaya ‘Nefti’ çıkmış.
HER ZAMAN DAHA İYİ, DAHA ÖZENLİ
Halen farklı bahçelerde 4 bin civarında zeytin ağaçları var. Bu bahçelerden topladıkları zeytinleri güvendikleri bir fabrikada sıktırıyor, ardından depolarındaki krom tanklara boşaltıyorlar. Doğal pamuk filtreden geçirip paketledikten sonra da satış mağazaları, internet siteleri ve e-ticaret kanalları üzerinden satıyorlar. Tamamen butik çalışan bir aile işletmesi olarak hizmet veriyorlar. Şimdilik yurtiçi piyasasına dönük çalışıyorlar.
Mehmet Bey, “Zeytin ağaçlarımızın her birine aile üyemiz gibi baktığımız eşim Nurşen ve oğullarım Murat ile Serhat’tan oluşan küçük ailemizin nasıl büyük bir aile gibi hissettiğinin hikayesini hiç unutmadan, her zaman daha iyi, özenli bir şekilde üretmeye söz veriyoruz” diyor.