Zeytini pırlantaya çevirebiliriz
Doç. Dr. Mücahit Taha Özkaya: İhraç ettiğimiz 40 bin ton zeytinyağının yarısını gıda takviyesi olarak litresi 100 eurodan satsak, 10 eurosunu üreticiye versek ağacını kuş sütüyle besler.
Hayatını zeytine adamış olan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mücahit Taha Özkaya, sektörde bugün yaşanan sorunların başında üreticinin para kazanamamasının geldiğini söylüyor. “Bütün insanlar zeytinyağı yemeli deniyor” diyen Doç. Dr. Özkaya, rakamlara baktığımızda durumu şöyle özetliyor:
“Dünyada 200 milyon ton bitkisel yağ üretiliyor. Bunun sadece 3 milyon tonu zeytinyağı. Buna karşılık 75 milyon ton palm yağı var. En büyük zeytinyağı üreticisi İspanya. Dünyada üretilen toplam zeytinyağının yüzde 51’i bu ülkeye ait. Onu İtalya takip ediyor. Onun da üretimi ortalama İspanya’nın yarısı kadar. Bu iki ülkenin ardından Yunanistan ve Tunus geliyor. Türkiye ise 5’inci sırada. Biz sadece 200 bin ton üretebiliyoruz. Türkiye’nin ihtiyacı olan bitkisel yağ 2.5 milyon ton. Bunun 1.5 milyon tonunu ithal ediyoruz. Bugün devlet, ‘Zeytinyağı dışındaki yağlar yasak’ dese 2 milyon 250 milyon ton ithal etmemiz lazım. Dünyada zeytinyağı üreten bu 5 üreticiye ek olarak 5 Akdeniz ülkesi, dünyanın tükettiği zeytinyağının yüzde 95’ini üretiyor.”
Bu ülkelerin ürettikleri zeytinyağının yüzde 75’ini de tükettiğine dikkat çeken Doç. Dr. Mücahit Taha Özkaya, “Diğer yüzde 25’i ABD, Avrupa, Çin ve dünyanın geri kalanını tüketiyor. En büyük ithalatçı 300 bin tonla ABD. Dünyada zeytinyağı yok yani! Demek ki zeytin endemik bitki gibi ortada duruyor. Ama bir özelliği daha var. Tek meyve yağı. İçinde minör bileşen var. Yani politenoller, aroma maddeleri var. Çekirdeği de var, ama asıl zeytinyağı yediğimiz etli kısımda yer alıyor. Örneğin; fındık yağı, mısır yağı, ayçiçeği yağı dediğimizde bunlar tohumdan elde ediliyor. Ama zeytinyağı rafinasyonu aynı şey değil. Sadece zeytinyağı kendine özgü fabrikalarda işlenebiliyor. Zeytinyağı ile ayçiçeği yağını aynı fabrikada üretemezsiniz” diyor.
AĞACINI KUŞ SÜTÜYLE BESLER
Ürettiğimiz 200 bin ton zeytinin 160 bin tonunu tükettiğimizi, kalanını ise ihraç ettiğimizi paylaşan Doç. Dr. Özkaya, oysa ihtiyacımızın daha fazla olduğunu aktarıyor. “Türkiye’de herkese zeytinyağı yedirebiliriz, potansiyelimiz var. Ama nasıl üreteceğiz? O kadar işlem var ki maliyeti artırıyor. İspanya’da o denli büyük kooperatifler var ki bir tanesi 300 bin ton zeytinyağı üretiyor. Biz bin 700 fabrikada 200 bin ton üretiyoruz. Peki, ne yapacağız? İtalya örneği var. Yüksek kalitede zeytinyağı üretiyorlar, ‘Premium’ deniyor. Böyle bir sınıf yaratabilmek için kamu desteği lazım, devlet desteklemeli. Bizdeki zeytinlikler küçük, maliyetimiz çok yüksek. En güzeli üst sınıf yaratmak. Asıl hedeflerimizden biri natürel sızma zeytin yağını farklı gruplara ayırmak. Biri de sağlık için zeytinyağı üretmek olmalı. Yurtdışında marketlerde değil, gıda destek grubu satan merkezlerde satışa sunulur. Şu anda amazon’da litresi 100 dolar. Zeytin meyvesini bir elmas olarak tanımlayalım. Pırlantaya çevirmek için usta ellere teslim etmek lazım. Değeri 10 kat artar. İhraç ettiğimiz 40 bin tonun yarısını gıda takviyesi olarak litresi 100 eurodan satsak 2 milyar euro elde ederiz. Üretici de memnun olur. Litre başı 10 euro alırsa ağacını kuş sütüyle besler” diye konuşuyor.
DAĞ TAŞ ZEYTİNLİK OLMALI
Türkiye’nin 1 milyon ton zeytinyağı üretme potansiyeline sahip olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Mücahit Taha Özkaya, şöyle devam ediyor: “Üreticiye dönen miktarı düşünseniz, ağaç sayısını artırmak için dağ taş zeytin olur. Benim istediğim işte bu. Sahra Çölü’nde bile zeytin yetişiyor. Zeytin ağacını dağlara taşlara ekseniz 1 milyon ton zeytinyağı alırsınız. Yunanistan, İngiltere’de sağlık için zeytinyağı yarışması düzenliyor. Yani, ‘Ben sektöre girdim’ diyor. Dünyada 3 milyon ton üretiliyor ya, yüzde 25’ini, 800 bin ton zeytinyağını sağlık için üretseniz taleplere yetişemezsiniz. Devasa bir pazar var. ABD’nin tükettiği bitkisel yağ miktarı 15 milyon ton. İthal ettiği sadece 300 bin ton. ABD gıda takviyesi olarak raflarda görse kimse tutamaz.”
GENLER KORUNMALI
Zeytinin anavatanındayız. Cudi Dağı’nda bin 700 metreye çıktık, zeytin bulduk. Gabar Dağı’nda 4 bin yaşına yakın zeytin ağacı var. Hepsi gen kaynağı. Tek tek üzerinde çalışmamız, kayıt altına almamız, korumamız lazım. Örneğin, ‘Kilis Yağlık’ bugüne kadar önemsenmemiş bir zeytin çeşidi olarak varlığını sürdürmüş. Oysa içinde barındırdığı özel aromalar ve içerdiği yüksek fenolik bileşenlere bakılınca dünyada eşi benzeri yok. İçinde bir baharat acılığı var, inanılmaz! Acaba hangi hastalığa iyi geliyor bilmiyoruz. Zeytinyağı analizleri açısından dünyanın en iyisi kabul edilen İspanya Cordoba Üniversitesi’nden gelen raporda Antalya’nın ‘Tavşan Yüreği’ zeytininden elde edilen zeytinyağının içindeki oleokantal oranıyla dünyadaki diğer çeşitler arasında en yüksek orana sahip olduğu belirlendi.