Doç. Dr. Levent Köstem, sadece İzmir’in değil, Türkiye’nin tanıdığı ortopedi ve travmatoloji uzmanı. Aynı zamanda bir zeytin aşığı. Bu uğurda tam 15 yılını ve varını yoğunu harcamış biri. İzmir Urla’nın Uzunkuyu köyünde kurduğu dünyanın en büyük zeytinyağı müzesinde yok yok! Türkiye’nin ikinci sanayi müzesi özelliğini de taşıyan mekanın üst katında önümüzdeki dönemde Sabun ve Hijyen Müzesi de açılacak.
Türkiye’nin önde gelen spor yaralanmaları ve diz cerrahisi uzmanı olan Doç. Dr. Levent Köstem’in zeytinyağı müzesine giden yolu İzmir Buca’da zeytinliklerin içinde geçen çocukluğuyla başlamış. Yaklaşık 20 yıl önce Urla’ya taşındığında zeytinle yolu tekrar kesişmiş. Zaman içinde zeytin bahçeleri edinmeye başlamış. Boş tarlalar alıp binlerce zeytin fidanı dikmiş. Zeytin hakkında okumaya, araştırmaya başlamış. Dünyadaki zeytinle ilgili müzeleri tek tek gezmiş. Bu kültür onu çok etkilemiş. 2000’lerin başında kendi zeytin müzesini kurma kararı almış. Yer arayışına girdiğinde eski İzmir-Çeşme Karayolu’nda, Urla’nın Uzunkuyu köyünde (şimdilerde mahalle) yolun hemen kenarında, içinde şu an müzeye dönüştürülmüş olan yapının da bulunduğu araziyi görmüş. Ve böylece bir mobilya tesisi için inşa edilen bine ve çevresini zeytin müzesi olarak dönüştürme süreci başlamış.
TEK KURUŞ DESTEK ALMADAN KURDU
“Gerekli izinleri almak için geçen o uzun hazırlık döneminde bir yandan da eşim Güler’le birlikte nasıl bir müze olması gerektiğine dair kafa yorduk. Dünyada bilinen ilk zeytinyağı üretiminin yapıldığı Klozamenai kazılarını yürüten Prof. Dr. Güven Bakır’la sık sık görüş alış verişlerinde bulunduk. Bu süreçte Ege’yi adeta karış karış dolaşarak müzede sergilenmek üzere malzemeler topladık. Müzenin mimari çizimini endüstriyel dönem mimarisini örnek alarak iç mimar Selina Kazazoğlu çizdi. Tüm eski sistemlerin teknik çizimlerini ise Ali Ertan İplikçi hazırladı. Yatırımın tamamını kendi birikimimle yaptım. Alsancak’taki evimi bile bu müze için sattım. Yunanistan’da kurulan benzeri müzeler AB fonlarından yararlanmış. Biz yararlanamadık. İzmir Kalkınma Ajansı’na da başvurduk. Ama desteklemeye değer bulunmadı” diyor.
Müzenin ileriki yıllarda da yaşamını sürdürebilmesi için eşi ve çocuklarıyla birlikte Köstem Kültür, Eğitim ve Müzecilik Vakfı’nı kurduğunu söyleyen Levent Bey, “Müzemiz 21 bin metrekare toplam alan içinde 5 bin 650 metrekare kapalı alana sahip. Anadolu topraklarında bugüne kadar kullanılan tüm zeytinyağı ezme sistemleri bire bir ölçekte mevcut. Zaten müzeyi kurarken yapmak istediğim de bu sayede yurtdışındaki çok gezilen zeytinyağı müzeleri arasında genellikle hemen hiç bahsedilmeyen ülkemiz, özellikle Ege ve Urla Yarımadası zeytinciliği ile kültürünün aslında neleri içerdiğini göstermekti. Bunu da başardığımızı düşünüyorum” diye konuşuyor.
AYNI ZAMANDA BİR EĞİTİM MERKEZİ
Bahçenin peyzajını düzenlerken bir arboretum oluşturma mantığı içinde bölgede ve yerel toprakta yetiştirilebilen tüm ağaç türlerini diktiklerini (500’ün üzerinde ağaç dikimi yapılmış) belirten Levent Köstem, şöyle devam ediyor: “Özellikle ilköğretim çağındaki çocukların bu alanda tarım, bitki, toprak ve doğayı öğrenmesini amaçladık. Bu kapsamda müzenin yakınındaki 12 bin ağaçlık Köstem Organik Zeytin Çiftliği’ni de bu eğitim sürecine katkı sağlayacak şekilde organize ettik. Müzenin önemli bir alanını eğitim bölümü olarak ayırdık. Bu anlamda ‘BİSTAM’ olarak adlandırdığımız ‘Bilim Sanat Tasarım Merkezi’ oluşturulmaya çalıştık. Bu alanda özellikle çocuklarla eğitici çalışmalar yapmayı planlanıyoruz. Bu anlamda özellikle çocukların ve okulların bilim sanat kollarının kamp yapabilmelerine imkan sağlayacak alanı çimlendirip güvenli bir alan yarattık. Eğitim alanının kapalı bölümlerinde uzun zamandır topladığımız kitaplarla ‘Müze Kütüphanesi’ oluşturduk. Bu alanda bir ‘Müze Ahşap Atölyesi’ mevcut. İsteyen müze dostları burada hocalar eşliğinde budamayla kesilen zeytin ağaçlarından yaş kategorilerine uygun ahşap oyuncak ve hediyelik eşya yapabiliyor.”
37 müze arasında
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Tarihe Saygı Yerel Koruma Ödülleri kapsamında 2018’de ‘Koruma Dalı’nda ödüle değer görülen Köstem Zeytinyağı Müzesi, aynı yıl Uluslararası Zeytin Konseyi’nce (IOC) zeytinyağı müzeleri listesine de alındı. Listede İspanya’dan 19, İtalya’dan 6, Fransa’dan 5, Yunanistan’dan 3, Türkiye’den 3 ve İsrail’den 1 olmak üzere toplam 37 müze yer alıyor. Ülkemizdeki diğer iki müze Küçükkuyu Adatepe Zeytinyağı Müzesi ile Akhisar Egea Zeytinyağı Müzesi.
Sabun ve Hijyen Müzesi de yolda
Levent Köstem, “Aslında burada iki müze olacak. Şu anda açtığımız Zeytinyağı Teknoloji Müzesi. Burası, Koç’un açtığından sonra Türkiye’nin ikinci sanayi müzesi. Ama sadece Zeytinyağı Müzesi olarak açtık. Bütün amacım burada çocuklara eğitim verebilmek. Burasını bir eğitim kurumuna dönüştürmek istiyorum. Zeytin, sanat, kültür, tarih ve el becerilerini geliştirmeye yönelik bir çalışma hedefliyorum. Burası sadece müzeden oluşmuyor. Zeytinyağı fabrikası, sanat atölyeleri, satış dükkanları, restoran ve dinlenebileceğiniz güzel bir kafe de var. 7 dönümlük çocuk tarım bahçesinin yanı sıra bir butik otel ile çocuklar için beceri salonu da yer alıyor. Önümüzdeki süreçte üst katta Sabun ve Hijyen Müzesi’ni açacağız. Burası zeytin türleri, zeytin hastalıkları, sağlık ve zeytin, zeytin tarımı özellikleri, din ve zeytin, söylenceler ve zeytin gibi bazı bölümleri içerecek” diyor.
Müzenin girişi Ege’deki bir köyün meydanı olarak hayal edilmiş. Levent Köstem’in doğup büyüdüğü ve yaşamında önemli yerleri olan kişilerle anıları da katmak amacıyla Buca’dan bakkal, kahvehane, kaporta tamirhanesinin isimleri üzerine dükkanlar da oluşturulmuş.
Köstem Zeytinyağı Müzesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi Engelsizmir Kırmızı Bayrak Yönetmeliği’ne uygun olarak yapılmış. Dolayısıyla, ‘Engelsiz Müze’ kapsamında.