Cumhuriyet Bulvarı No: 82 Erboy 2 İş Merkezi

Bu sözler Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye ait. Geçen 26 Eylül’de, İzmir’de, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi’nin (UZZK) koordinatörlüğünde Zeytin ve Zeytinyağı Rekoltesi Ulusal Resmi Tespit Heyeti’nin 2018-2019 Zeytin Rekolte Tahmini Toplantısı’nda konuşan Pakdemirli, 81 ilin ve birçok ürünün Bakanı olduğunu söyledi, “Eğer ürünlere özellikle de zeytine sorulsa, ‘Kimin Bakan olmasını istersin?’ diye; herhalde, ‘Bekir Pakdemirli’ derdi. Zira ben bu işin her aşamasında bulundum. Hem ihracatını, hem satışını yaptım. Zeytin çok önemli bir ürün. Barışı, uzun ömrü temsil ediyor. Kutsal kitapta geçen bir meyve” dedi. Türkiye’nin sofralık zeytinde İspanya’dan sonra dünyada ikinci, zeytinyağında ise dördüncü sırada olduğunu hatırlatan Pakdemirli, “Zeytin üretimi 600 binden 846 bin hektara gelmiş, bana soracak olursanız yeterli değil. Ben 20 senenin üzerinde bu işin içindeyim, daha hızlı büyümemiz lazım” diye konuştu.

İHRACATA KAFA YORMALIYIZ

Son 16 yılda 500 milyon lirayı geçen mazot ve gübre desteği verdiklerini belirten Bakan Pakdemirli, 40 bin ton civarında olan zeytinyağı ihracatını bu yıl biraz daha artırmak, 100 bin tonun üzerine çıkarmak istediklerini kaydetti. “İhracatta lider de olabiliriz. Bu amaçla zeytini tekrar ele almalıyız. Zeytinyağı farklı bir ürün. İnsanlara anlatmamız lazım. Bir İzmirli olarak bakıyorum, İzmir dışında zeytinyağından anlayan insan sayısı çok az. Kalite arayışı arttı ama hala zeytinyağından anlayan yok. Bilen, anlayan, kalitenin peşinden koşan çok az. Zeytinyağı okur-yazarlığını artırmalıyız. Çok değerli bir ürün olarak yaklaşırsak tüketimi de artırırız. Yağlı tohumlar için gereksiz yere yurtdışına dünya para veriyoruz. Ağacı korumalıyız. Ağacın korumanın yanında zeytin tarımı dünyada nasıl yapılıyorsa biz de aynısını yapmalıyız. İntansif tarımla ilerlemezsek ömür boyu ikinciliğe mahkum oluruz. Artık klasik, anadan babadan kalma yöntemleri bırakıp, ambalajlı ihracata kafa yormamız gerekiyor. Biz de teşviklerin artmasına vesile oluruz” görüşünü dile getirdi.

TAĞŞİŞE CAYDIRICI CEZA

Zeytinyağında ölçüm yapmanın zor olduğunu anlatan Pakdemirli, hata oranının yüzde 2-3’lere indirilmesi gerektiğini savundu. Zeytinlik alanların madenciliğe ayrılmasına kesinlikle karşı olduğunu dile getiren Bakan9 Pakdemirli, “Tağşişte cezaların artmasıyla ilgili çalışmalarımız var. Cezalar caydırıcı olacak. Günlük rantlara kapılmamalı, bunun karşısında olmalıyız. Zeytinde dekar başına elde edilen geliri bin 500-2 bin liralara ulaştırmanın yolunu bulmalıyız. Bunu artırırsak zeytin ağacı dikimini artırmış oluruz. Bazı ürünlerde liderliği ele alıp dünyada söz sahibi olursak fiyat yapıcı hale geliriz. 1.5 milyon ton rekoltemiz var. Dünyayı doyuran, dünyanın lideri olacak. İnanıyorum ki, Türkiye kolaylıkla dünya lideri olur” dedi.

UZZK Yönetim Kurulu Başkanı Ümmühan Tibet, Türkiye genelinde toplam zeytin ağacı sayısının geçen yıla göre yüzde 5.4 artış göstererek 177 milyon 930 bin 731’e ulaştığını belirterek, ağaç başına ortalama 10 kilo zeytin elde edildiğini söyledi. Toplam zeytin dane üretiminde geçen yıla göre yüzde 36 azalma ile 1 milyon 500 bin 467 ton ürün alındığını aktaran Tibet, şöyle konuştu: “Sofralık zeytin geçen yıla göre yüzde 7.6 azalma ile 423 bin 644 ton olarak tahmin edildi. 1 milyon 76 bin 823 tonun yağlığa ayrılacağı, bundan da 1/5.6 randımanla 193 milyon 613 bin ton zeytinyağı elde edileceği öngörüldü. 15 yıldan beri Tarım ve Orman Bakanlığı’nın desteğiyle dikilen ağaç miktarı sayesinde Türkiye, İspanya’dan sonra dünyanın en büyük ikinci üreticisi konumuna geldi. Ülkemiz zeytincilik sektörü yeni dikilen fidanların meyve vermeye başlamasıyla birlikte sürekli bir gelişim içine girdi. Ancak son 4-5 yıldır yaşanan küresel ısınma ve olumsuz hava koşullarının etkisiyle bu gelişim üretim rakamlarına tam yansıtılamadı. Buna karşın geçen yıl 2 milyon 40 bin ton dane zeytin üretimi ile İspanya’dan sonra dünya ikinciliği hedefini yakaladık.”

İŞTE BEKLENTİLER

Gelecek yıllarda ağaç sayısına göre rekoltede de daha çok artış olacağını dile getiren Ümmühan Tibet, stratejik ürün olması nedeniyle zeytinyağı prim sisteminin sadece zeytinyağına değil, ham dane zeytin veya AB’de olduğu gibi sofralığa da uygulanması gerektiğini savundu: “Bu çerçevede AB’de 1 euro/kg olan zeytinyağı priminin ve 20 cent euro/kg olduğu bilinen sofralık zeytin priminin ülkemiz koşulları da dikkate alınarak hiç olmazsa bu miktarların yarısı karşılığına tekabül eden miktarlarda (yani zeytinyağı priminin 3.5 TL/kg ve sofralık zeytin için ise 70 kuruş/kg) olması sektörel üretimin ve ticaretin sürdürülebilirliği için son derece önemli ve gerekli. Sektörümüzün büyümesine paralel olarak talebimiz lisanslı depoculuk ve Vadeli İşlemler Borsası gibi stok müesseselerinin kurularak sanayicimizin ve ihracatçımızın ihtiyacı olan kaliteli hammaddenin temini ile ulusal ve uluslararası pazarlarda rekabet edilebilirliğinin sağlanması. Tüketicimizin kaliteli zeytin ve zeytinyağına ulaşmasını teminen caydırıcı cezaların acilen devreye girmesine de ihtiyaç duyuluyor. Kontrolsüz ve markasız zeytinyağı satışlarıyla tüketicimiz aldatılıyor ve sektörde haksız rekabet artıyor. Bu bakımdan markalaşmaya destek verilmeli. Hem ulusal, hem de uluslararası ölçekte daha fazla Türk markasının marketlerde yer bulması için ortam hazırlanmalı. Taklit ve tağşişle etkili mücadele edebilmek için uygulanacak cezaların acilen çıkarılmasına da ihtiyaç var.”